1️⃣7️⃣

301 45 33
                                    

Ağlayarak piyanist filmini izlerken kapının çalınması ile filmi durdurdum. Eve pek kimse gelmediği için şaşırdım ve film keyfim bozuldu diye sinir olmuştum.Abim ve kardeşim olmazdı çünkü onlar hem anahtar ile eve giriyorlar hem de bugün eve gelmeyecekler diye biliyordum. Arkadaşlarım da pek sürpriz yapacak tipler değildi. Neyse, çok düşünmeden kapıyı açmalıydım.

"Kim o ?"

"Baban"

Bir an nefesssiz kaldım. Yutkunamadım ve gözlerim dolmaya başladı. Donakaldım o an. Onu çok özlemiştim. Benim ilk kahramanımdı. Heyecandan heceledim konuşurken.

"Y-yanlış geldiniz sanırım. Çünkü benim babam yok."

"Yanlış gelmedim oğlum. Lütfen kapıyı açar mısın?"diyerek tekrar kapıyı çaldı.

Sesi o kadar kibar ve güzeldi ki anlatamazdım bunu. Küçükken bu yüzden hep şarkı söyletirdim ona uyumadan önce. Babam sarkı söylemeden uyuyamazdım.Şimdi ise neden geceleri zor uyuyordum. Sanırım bu yüzdendi. Kapıyı açtım hızlıca. Bana acıyla bakıyordu, ağlayacak gibi oldum.

"Babam yok demiştim"dedim acı bir şekilde gözlerinin içine bakarak.Sesim titriyordu.

"Seni bulmak için ne kadar uğraştığımı bilmiyorsun."

Onunda sesi titremeye başlamıştı. O kadar belli oluyordu ki bu...

"Kimi aradığınızı bilmiyorum. Ama galiba yanlış kişiyi buldunuz."

"Ben hayatımda bir kez yanlış kişiyi seçtim ve onunda bedelini ağır ödedim."

Evet, annemi sevmek ile en büyük hatayı yapmıştın ve benim senin gerçek oğlun olmadığını anlamayacak kadar kördün.

"Tanımıyorum sizi."

Gözlerini devirdi ve saçlarıyla oynadı sinirden.

" 1 senedir kaçıyorsun benden. Ama artık konuşmalıyız."

"Çünkü babam değilsin"

Bu cümlem o kadar kalbimi ağrıtmıştı ki anlatamazdım. Çünkü dünyaya kaç kere gelirsem geleyim hep onun babam olmasını isterdim. Kabullenemiyordum asla.Benim için gerçek bir babaydı.

Annemin ve psikiyatrist şerefsizin ihanetini kabullenemiyordum. Yıllarca babamı kandırmalarını aslan yediremedim. Yıllarca annemle beraber gittiğim klinikte bana düşman gibi bakan oruspu çocuğunun gerçek babam olmasını kabullenemiyordum.

Geçmişte bana ve jisoo'ya zorbalık yapan kişinin gerçek babam olmasını kabullenemiyordum. Jisoo'nun bu yüzden benden istemeden de olsa uzaklaşmasını kabullenemiyordum. Babalarımızın ayrı olması zoruma gidiyordu.

"O puşt mu senin baban?"diyerek gözlerini kocaman açtı.

"Malesef"

"Benim suçum bile yok ama benden uzaklaştın" diyerek bağırdı.

"Çünkü utanıyorum. Bana her baktığında annemin ihanetini hatırlayacaktın. Sana bu kötülüğü yapmak istemedim."

"Benden uzaklaşarak en büyük kötülüğü yapıyorsun farkında mısın?"

"Annem benden nefret ettiğini söyledi."

"Ve annenin sözüne inandın?" diye bağırdı sinirli bir şekilde. Kolunun ucuyla hızlı bir şekilde akan göz yaşlarını silmeye başladı.

"Annem dediği için inanmadım. Mantıklı gelmişti çünkü beni gördüğünde ihanet aklı-"

"Annenin yaptığı kötülüğü sana ödetmem.Sen benim oğlumsun. Ne olursa olsun hep öyleydin. Biyolojik olmaması bir şey değiştirmez ve seni görünce nefret edecek değilim."

Sözleri beni ağlatmaya yetmişti. Göz yaşlarımı silmeye çalışırken merdivenden yürüme sesleri geldi. Namjoon abim ve Jisoo, bize doğru yürüyorlardı. İkisi de şaşkın ve babamı gördüğü için mutluydu.

Jisoo, gülümseyerek babama sarıldı.

"İnanmıyorum çok mutlu oldum."diyerek sıkıca sarıldı babama.

Hayır, kıskanmadım tabii ki. Umurumda bile değillerdi.

"Neden geldin buraya kadar? Biz gelirdik."

" Çocuklarımı görmeye geldim, özledim çünkü."dedi babam gülümseyerek.

"Ya senin tek çocukların ben ve namjoon abi değil mi ? Biz gelmesek haberimiz bile olmayacaktı senden."

Jisoo neden? Jisoo cidden neden bunu söyleme gereği duydun? Ben senin kardeşin değil de düşmanın mıydım? Neden benim canımı yakacak o cümleyi kurdun. Sinirden deliye dönmemek için kapıyı onların üstüne kapattım.

"Madem tek çocuklarısınız gidin şimdi özlem giderin"diyerek kapıyı kilitledim.

"Taehyung, yapma şunu!"diyerek kapıyı vurdu namjoon abim.

"Lütfen gidin"diyerek bağırdım ve odama doğru gittiğimde Jisoo'nun ağlama ve babamın bağırma sesleri geliyordu. Umurumda değilsiniz.

Çok sinirliydim ve o sırada Jungkooktan mesaj gelmişti. Onu terslememe rağmen hâlâ sabırla yazıyordu. Delirecektim ve onu kırdığım için de çok üzgündüm. Gerçekten bir bu eksikti. Onca şey arasında ona aşık olmam da hayatın bana bir oyunuydu.

Bizim eve gelmişti. Gerçekten bu çocuk deliydi sanki ben değil de o aşıktı. Kim gecenin bu saatinde gelirdi ki anlamıyorum.

Onu balkondan gördüğüm de ağlayasım gelmişti. Onu çok seviyordum ve yaralı halimle zarar vermek istemiyordum. Gerçekten ölsem de kurtulsam...

Kötü hissediyordum ve bu durumda benden uzaklaşsa benim için daha iyi olurdu sanırım...

Dayanamadım ve biraz kendimi belli etmiştim. Ona aşık olduğumu yani. Anlamış mıydı emin değildim.

En sonunda onunla bir oyun oynamak istedim. Bakalım gerçekten beni gecenin köründe ağrı kesici bulacak kadar düşünüyor muydu? Veya seviyor muydu?

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum

my sister's psychiatrist: vkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin