5

159 20 35
                                    

Yeniden evlerine geldiğimde salonda oturmuştuk, bayan jung markete gittiği için oturuyorduk, ona yaklaşarak kafamı göğüsüne koyduğum da kollarını boynuma sardı.

"Okula gidiyor musun?"

"Açıktan okuyorum, edebiyat öğretmenliği"

"Okula gitmek istermiydin?"

"Aslında evet, güzel olurdu ama büyük annem uygun zamanın şuan olmadığını söyledi"

"Anladım, zamanı geldiğinde ben halledicem"

"Mesleğini merak ediyorum hyung"

"Bu biraz karışık ama şirketim var, okullarım ve hastanelerim, otellerim var"

"Ne, bu kadar zengin olduğunu bilmiyordum, çok havalı"

"Aslında değil, huzur istiyorum, mal varlığın ne kadar çok olsa da yanında hayatını birleştirip sevmediğin biri yok ise hepsi boş geliyor"

"Eminim o kişiyi bulucaksın ya da o kadın seni bulacak, eminim"

Kafamı sallayarak gözlerine baktım, gülerek bakıyordu, hep yunhei ye bezettiğim kahve gözler aynı değildi, iri, kızıl toprak rengi gözleri, yunhei ye nazaran biraz daha çekik göz şekli, çok farklıydı ve güzeldi.

"Hiç aşık oldun mu?"

Sorum ile gözlerini kırpıştırdı, daha sonra kafasını salladı.

"Hayır, küçük iken jimin'e aşık olduğumu sanardım ama aslında hayranlık duyduğumu anladım, yani hiç olmadım"

"İstermiydin peki"

"Bilmem, hiç düşünmedim"

"Sence nasıl bir şey? Düşününce"

"Yeniden mi aşık olmak istiyorsun? Baştan başlamak?"

"Belki, olabilir"

"Ama unutman gerek, kalbin onu gömmeli, sadece anıların kalmalı, kalbin hala onu severken başkasına aşık olmazsın hyung"

"Sende onu görüyorum"

Gözlerim dolarken sesim çatladı.

"Sende onun  gibisin, sözlerin, hareketlerin ama aynı zamanda çok da faklısın, seni tanıdıkça ona benzettiğim huyların hareketlerin ayrılıyor, bir o kadar aynı ve farklısınız"

Gözlerini kaçırdığında konuşmaya devam ettim.

"Gözlerini ona benzetirdim ama farklı olduklarını anladım, beni en çok şaşırtan şey de buydu, sevdiğim kadına benzettiğim gözler bam başka birinin, kabullenemiyorum"

Kafasını eğdi.

"Üzgünüm hyung"

"Hayır, ben kendimi kaptırdım, ben üzgünüm"

Kapı açıldığında geri çekilerek gözlerimi sildim, bayan jung, jimin ile geldiğinde kalktım.

"Gitsem iyi olucak"

Hoseok kafasını salladığında ceketimi alarak evden çıktım, motorun anahtarını çıkartarak taktım, kaskı takarak yutkundum ve gaza basarak ilerledim.

Mezarlığa geldim, motoru kilitleyerek içeri girdim, ilerideki mezarının yanına oturdum, yutkunarak kafamı eğdim.

"Seni özledim, dediğin gibi hoseok ile ilgilenmeye çalışıyorum, ama onda seni görüyorum bazen, iyice baktığımda ise sen yok olurken sadece o kalıyor, sana ihanet etmişim gibi hissediyorum yang'ım özür dilerim, bu kadar kısa sürede nasıl böyle bir şey yaptım bilmiyorum, çok.. Çok özür dilerim"

Bir süre sessizce kaldım, derin bir nefes aldım.

"Sana ihanet edersem beni uyarırmısın? Mutluysan kelebek olup gel, ihanet ettiğimi düşünürsen kuş olup gel, üzülürsen ve bir şeyler yapmamı istersen yağmur gibi yağ üstüme, yeter ki bir şeyler yap, beni uyar"

Adım sesi duyduğumda kafamı kaldırdım, jin'i görünce geri toprağa baktım, jin yanıma oturdu.

"İyimisin yoongi, aramalarıma bakmadın, merak ettim"

"İyiyim, sadece onun ile konuşmaya ihtiyacım vardı"

"Seni bekleyeceğim"

"Sen git, ben arkandan gelirim"

Kalkarak konuştuğumda sarıldı.

"Hayat devam ediyor yoongi"

"Biliyorum"

Gözlerim dolduğunda kafamı boynuna sakladım, saçlarımı okşayarak öptüğünde biraz daha öyle kaldık, geri çekildiğimde ilerledik, hayat devam ediyor, bir şekilde devam ediyor.

/

sope : yuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin