BÖLÜM ON BEŞ: Krallık

1K 102 66
                                    

Bir cuma klasiği olamayacak çünkü söz verdiğim gibi bölümü yazar yazmaz atıyorum. 

Aslında bölümleri yazarken şarkı koymamamın sebebi bir bölümü yazarken her duyguyu az buçuk yaşıyor oluşum ama bu bölüm nedense hep Can Bonomo - Yan dinleyip durdum. 

Neyse keyifli okumalar.❤️‍🔥


"Efendim bir şey oldu, krallıklar endişeleniyor. Bu sabahtan beri sur boyunda bir ateş yandığını söyleyip duruyorlar ve bu eski haritalardan baktığımızda Ateş Krallığı'nın topraklarının yeri."

Aldığım nefes boğazımda tıkanırken bir an bacaklarımın boşandığını düşündüm. Ayakta zor duruyordum, biri dokunsa oturup ağlardım o derece.

"Gidip baktınız mı?" diye soran Luther halen bizi fark etmemişti.

"Hayır efendim, halktan duyduk sadece."

"Muhafızlardan bir kaçını gönder, baksınlar. Ateş'in toprakları yeniden uyanmış olabilir," dediğinde heyecandan ellerimin titrediğini hissettim.

"Emredersiniz," diyen muhafızın sözünü titreyen sesimle kestim.

"Ben de geleceğim," dedim aceleyle.

Luther'ın gözleri bana dönerken derin nefesler alıyordum.

"Muhafızlarla ben de gidip bakmak istiyorum."

Uyandırmış mıydım? Göldeyken başarmış mıydım?

"Perla," dedi Luther ne diyeceğini bilemiyormuş gibi.

"Muhafızlar gidip baksın, senle yarın gideriz. Saat gerçekten çok geç."

Hayır, gitmek istiyordum. Yerimde duracağımı sanmıyordum. Krallığımın toprakları bulunmuş olabilirdi ve ben uyuyacak mıydım? Onları bir kere daha görmek için her şeyi yapabilecekken bir gece daha bekleyeceğimi sanmıyordum.

"Olmaz Profesör, izin ve-"

"Muhafızlar gidip baksın, ne olduğu belli olmaz. Yarın seninle geleceğim, merak etme varisim."

İstemiyordum, istemiyordum. Gerekirse kaçardım ve gidip kendi gözümle bakardım.

"Söz veriyorum varisim, lütfen odanıza çıkın. Ben size her şeyi haber edeceğim."

Muhafızlara gitmeleri için eliyle işaret yapan Luther akademinin muhafızlarını gönderdi.

"Odanız katınızın sağ kanadındaki ilk oda olarak ayarlandı. Bir iki gün orada kalın."

Bana oda diyor, sabır. Ben bugün oraya gitmeden duramazdım. Niye anlamıyor?

"Profesör, ben de gideyim. Lütfen."

Artık yalvaracaktım. Bir at verseler yeter bana, belim kopsa da bacaklarım uyuşsa da yine de o attan inmeyip giderdim.

"Olmaz, varisim. Lütfen ısrar etmeyin. Odanızın şifresi aynı."

"Yürü varis, odana çık," diyen karanlığın efendisine patlamamak için kendimi sıktım. Kendini ne alakadar ederdi, onun değil benim krallığım yok edilmişti.

"İyi geceler," diyen Luther yanımızdan ayrılmaya başladı.

Sinirle dişlerimi sıkarken derin bir nefes aldım.

"Gidelim varis."

Sabır, sabır.

Kaçacaktım, bu kadar basitti. Beni bugün burada tutamazlardı.

Cehennem Ateşinin VarisiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang