BÖLÜM YİRMİ YEDİ: Taht

513 47 33
                                    

Merhaba, nasılsınız bakalım kayıp krallıkların varisleri? 

Yeni bölümü yazmışken sıcak sıcak okuyun. Keyifli okumalar. 


Ölme," diyebiliyordum sadece, bunu kimin için dediğimi bilmesem de. Dizlerimin üstüne çökmüş yardım ister gibi "Ölme," diye mırıldanıyordum.

Aklım benimle oynuyordu. Düşünemiyordum.

Sesler vardı, sadece sesler. Kılıç sesleri, bağırışlar, kendi bağırışım ve "Sabaha kalmaz ölür," diyen bir kadının sesi.

Kulaklarımdaki çınlama büyürken istemsizce gözümü kapattım. Ellerim başımı sıkıca tutarken saçımı çektiğimi hissettim. Başıma biri çekiçle vuruyor gibiydi.

"Perla," diyen sesle hafiften gözlerimi araladığımda Rex acıdan buruşmuş yüzüyle dirseklerinden yardım alarak doğruldu ve ben sadece kendimi duymasam da halen "Ölme," diyordum.

"Bir şey yok, iyiyim. Yemin ederim iyiyim," dedi sanki yüzümdeki ifade onun canını daha çok yakıyormuş gibi.

Bize doğru koşan Luther'ı görüyordum, içimdeki bu sonsuz güç yüzündendi. Kendimi bir anlık kaybetmem onu öldürebilirdi. Böyle olsun istememiştim.

Ben sanki sesleri engelleyecekmişim gibi kulaklarımı tutarken Rex bir anda kolumu tutup beni kendine çekti.

"Perla," dedi kokusu burnuma dolarken.

"Bir şey yok," diye mırıldandı ben başımı onun göğsüne yaslarken.

"Korkma," dedi buz gibi eli saçlarımı okşarken.

"Ölmedim kraliçem, seni asla bırakmam. Bir daha asla," deyip sustu.

Ölme, diye mırıldanmayı bıraktığımda biraz olsun sakinleşmiştim.

Az önce duyduğum saçma sesler beynimi ele geçirecek hatta beni kontrolden çıkaracak kadar güçlüydü. Öyle derin seslerdi ki sanki görmediğim bir olayı tekrardan yaşıyor gibiydim.

Ateş onu sadece geri püskürtmüştü yakmamıştı, ölmeyecekti peki ya benim zihnimdeki ses kim için ölme diye yalvarıyordu.

Her ne kadar geri çekilmek istemesem de, kokusunu sevdiğimi kendime itiraf etmek istemesem de geri çekildim. Karanlık gözleri tam gözlerimin içine bakıyordu.

"Tekrardan özür dilerim," deyip ayağa kalktım.

Luther'a döndüğümde yüzünde telaşla karışık anlamsız bir ifade vardı. Elini bana doğru uzattığında kaşlarımı çattım.

"Elinizi uzatır mısınız kraliçem?" diye sorduğunda istemsizce başımı dikleştirdim.

"Neden?"

"Gücünüzü ölçmek istiyorum," dedi hiç düşünmeden.

Gücümü ölçmek mi? Bu bedende kontrol dahi edilmesi zor bir güç vardı bu belli değil miydi zaten?

Sağ elimi Profesör Luther'ın eline doğru hareket ettirdiğimde karşımdaki adam hızlıca elimi tuttu. Ben kaşlarım çatılı bir şekilde onu izlerken o sanki ateşe dokunmuş gibi birden elini çekti.

"Bu ne böyle?" dedi yüzüme bakarken.

Ne demeliydim? Tanıştırayım elim ve sonsuz gücüm. Memnun oldunuz mu?

"Akıl dışı," dedi gözleri şaşkınlıktan aralanırken.

"Bu nasıl mümkün olabilir?"

Rex omzunu tutan eliyle ayağa kalktığında tek kaşını usulca havaya kaldırdı.

Cehennem Ateşinin VarisiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang