3.Bölüm ~ Wright'lar

293 240 26
                                    

Genç kız bir türlü uyanmıyordu. Ya da bunu yapmak istemiyordu.

Gözleri aralandığında karanlık olduğunu ve çevrede bir kaç kalın mum yandığını gördü.

"Öff anasının nikahı ya al işte cehenneme girdim, ne bekliyordum ki? Ama ben Hana'yı uyarmıştım, son zamanlar fazla tanrı esprisi yaparak beni çok güldürüyordu. Ama.. ama Tanrım, vallahi o güldürdü ben ne yaptım ki?!" diye içerlerken, koyu dalgalı saçlı, kara gözlü, beyaz tenli, uzun boylu bir beyefendi odaya girdi. Bu galiba mekanda şöminenin yanında gördüğü beydi. Lara'nın panikli halleri onu neşelendirmiş olmalı ki 2 saniye kadar hafif gülümsedi ve yerini tekrar ciddi bir beyefendilik aldı. Önce genç kıza içecek bir şeyler teklif etti. Daha sonra esas konuya değindi;

"Sen oraya.. partiye neyle geldin?" diye sordu genç hala soğukkanlılığını koruyarak. Peki bizim saf Lara ne cevap verse iyi?;

"Şu lanet çocukla taksiye binerek..."

3 saniyelik sessizlik gerçekleşti. Genç kız düşünmeden cevapladığını fark etti. Bir an ironi yaptığını söyleyerek durumu kurtarmak istedi ancak beceriksizce rol yapıp kendini daha fazla rezil etmekten vazgeçti;

"Ha bundan bahsetmiyor muydun?" diye mırıldandı hızlıca, elini saçına daldırarak.

"Hayır." diye cevap aldı. Lara soruların kendisine değil çocuğa sorulması gerektiği kararına vardı ve ardına gelen sorularla boğmaya karar verdi;

"Davetiyeyle geldim. Bir kutu gelmişti... Sanırım okuldaki bir arkadaşım gönderdi ama partide o yoktu. Bunun kimin yaptığını biliyor musun? Parti, ev, davetiye... kimindi?"

"Varsayalım ki biliyorum. Bu yine de çok önemli bir bilgi değil." dedi kızın gözlerinin içine dümdüz bakmaya devam ederken.

"Ama orası bilerek cinayet için hazırlanmış bir ortamdı farkında mısın?" diye şaşırdı Lara.

"Hayır zannetmiyorum."

"O adam.. zehir kattıktan sonra biriyle telefonda konuşuyordu. Ve ne tuhaftır ki mekanın sahibini hiç kimse tanımıyordu! Bu nasıl olabilir?"

"Fazla kafaya takıyorsun." dedi duygusuzca.

Genç kız fark etmeden sinirlenmeye başlayınca ses tonu kendiliğinden yükseldi;

"Fazla mı kafaya takıyorum? Sen ciddi misin? Herhalde 15 kişiden fazla insan zehirlenerek öldürüldü ve devletin, yetkililerin hala bundan nasıl haberi olmayabilir?!" Acıyla yutkundu; "Üstelik bu üstü örtülen cinayette ben de ölebilirdim.."

"Ama ölmedin." dedi umursamazca genç.

Kız, sabrının taştığını hissetti. Gencin bu kusursuz hatlı suratının ortasından Osmanlı tokatı yapıştırmamak için kendi yanağını ısırdı. Böylece kendisini sakin tutmayı başaradı ve tokatın yerini, histerik bir kahkaha aldı;

"Benimle dalga mı geçiyorsun?! Yani analiz becerilerin ancak bu kadar mı bay zeka? Hayır merak ediyorum bu kafayla nasıl yaşıyorsun, nasıl bu yaşına kadar hayattasın? Yoksa bu kafayı elde etmek için bir şey mi kullanıyorsun?"

"Ben biraz sakinleşmeni istiyorum sadece." diye üsteledi genç, o da hafif sesini yükselterek.

Genç kız çocuğun dediği her lafa daha da sinirlendiğinden dolayı kendisini sakin tutmaya çalıştı. Elinden bir kaza (bkz: Osmanlı tokatı) çıkmadan bu evden derhal gitmeliydi;

"Pekala öyleyse.. beni kurtardığın için sana minnettarım ama ben artık kalkayım, zaten sanıyorum ki beni ya fazla itici buluyorsun ya da karakterin bu şekilde tam çözmüş değilim ki benimle konuşmak sana eziyet gibi geliyor." diyerek ayaklanan Lara'yı bileğinden tuttu... Bilek. Bileğinden...

İkizler ArasındaOù les histoires vivent. Découvrez maintenant