Savaş Meydanı

40 10 53
                                    

"Bana karışma Daniel, abilik yapma hakkın yok önce ben doğdum"

Daniel, gülmeye başladı "şunu söylemeyi bırak ben daha uzunum"

"Her neyse dur bir saniye konuyu dağıtamayız az önce şu kızı rahatsız etmeyi bırakmamı mı söyledin sen?"

"Evet kalk oradan şimdi"

"Daniel!"

"Zuri!"

"Bu ne itici bir kardeş kavgası"

"Sus Tina!"

"Sus Tina!"

Tina aynı anda bağıran ikiliye göz devirip Rinnie'nin yanına gitti. Rinnie ise gerçekten sıkılmıştı artık.

"Selam"

Rinnie cevap vermedi.

"Çizimin güzelmiş"

Rinnie yine sustu

"HEY!"

Rinnie kalemi masaya sertçe fırlatıp döndü "NE VAR!"

Rinnie korkup gitmesini beklemişti ancak Tina "sohbet muhabbet işte ne olsun" diye cevap verince gerçekten laftan anlamayan biri olduğunu anlamıştı.

"Bak, gerçekten kaldıramam. Başka zaman gel ve alay et"

Karşısındaki kızın gülmesi Rinnie'yi iyice sinirlendirmişti "Ne alayı, gerçekten sohbet! Kiss dinler misin bu arada? Ben çok severim! Sporla aran nasıl, futbol sever misin veya basketbol, voleybolla çok aram yok ama seviyorsan ondan da bahsedebiliriz. Ne tür filmler sevdiğini de konuşabiliriz ama animeyi çok sevme-"

"Tamam Tina hadi onu darlamayalım"

Renjun sakince omuzlarından tutup Tina'yı ne zaman üzerine oturduğunu bilmediği masadan kaldırıp sırasına götürdü ve omuzlarından hafifçe itip oturttu.

"İt misin Renjun konuşuyoruz"

"Sen konuşuyorsun o sabır çekiyor"

"Öyle mi dersin" Tina Renjun'a sırıtıp arkasındaki kızı gösterince Renjun da şaşırmıştı.

"Sporla çok aram yoktur ama izlemen için birkaç dizi ve anime önerebilirim"

Tina hızla Renjun'u kenara itip Rinnie'yi önündeki sıraya oturttu ve Renjun'un dışlandığı derin bir sohbete başladılar, Renjun da halinden epey memnundu Leroy ve Loey'nin yanına gitmişti.

"Onlar napıyor!"

"Arkadaş ediniyorlar Haruto?"

"Sana sormamıştım Junghwan!"

"Ama arkadaş edindikleri doğru cevap?"

"Hayır, seviyelerini düşürüyorlar"

"Zuri!"

"Junghwan!"

So Junghwan, o Zuri ve Haruto'nın yanında olmak istemiyordu ama ailesi istiyordu. Ailesi korkunçtu Junghwan'ın, babasının işlediği suçlar yüzünden para alıp onun yerine hapishanede yatan insanları say say bitmezdi. Annesinin ağzını ise bıçak açmazdı, sessiz bir kadındı her zaman susardı. Susar ve gülümserdi.

Çıkış zili. Zil sesini değiştirmelilerdi belki de, her okul çıkışı okulda yankılanmalıydı 'War Is Over' çünkü bu ihtişamlı, süslenmiş, son derece pahalı çocuk hapishanesi tam bir savaş meydanıydı.

Hayır tabii ki tüm okullar böyle değildi Yang Koleji'ne özel bir savaştı bu, silahları para olan çocuk savaşçılar savaşıyordu. Kağıt keskindi, kağıt paralarla kesiyorlardı birbirlerini.

Kanemoto Yoshinori, her tarafında görünmeyen kağıt kesikleri olan bir çocuktu, mutluluğu doyasıya yaşayamamıştı. Onu mutlu eden tek şey hayatını kurtardığı ve uğruna çok çalışıp bu okula geldiği yaşıtı kız Lily'di

Lily ile iki sene önce tanışmışlardı, kaybolmuştu ve Yoshi'nin yaşadığı mahalleye düşmüştü Lily. Üzerinde pahalı kıyafetler ve mücevher takılar vardı, bunları taşımak pek tekin değildi bu mahallede.

Yoshi, Lily köşeye sıkıştırılmışken babasını ve abisini çağırıp kurtarmıştı onu. Lily'nin ailesi Yoshi'ye o günden beri sahip çıkıyordu ve Yoshi onları hayal kırıklığına uğratmamak için ülkenin en iyi lisesini burslu kazanmıştı. Lily'nin kalbini kazanması ise çok daha zor olmuştu ancak bunu da başarmıştı, sadece tüm okuldan saklaması gerekiyordu.

"LILY!"

İki genç, okulun kimsenin olmadığı terasında birbirlerine sarılmışlardı, çok masum bir çocukluk aşkıydı. Paranın, ailenin, arkadaşların onların arasında söz hakkı yoktu onlar seviyorlardı birbirlerini.

Ve arkadan bir ses geldi, bir kalem düşmüştü. O an Lily ve Yoshi'nin dünyaları başlarına yıkıldı. Biri onların beraber olduğunu okuldakilere söylerse hayatları biterdi. Bitecekti de.

⋆  diseaseWhere stories live. Discover now