Sır

30 5 45
                                    

Sonraki gün bir kıyametti Lily ve Yoshi için, herkes öğrenmişti. Bir gecede bütün okula yayılmıştı bir virüs gibi. Sırları iki kişi arasında değildi, sırları sır değildi artık.

Ailesi Lily'ye kızmamıştı, biliyorlardı zaten ancak ailesi yerine arkadaşları daha çok kızmıştı. Yoshi'yi anlatmaya bile gerek yok, bir cehenneme uyanmıştı o gün.

"Bu kaotik ortam çok şüpheli görünüyor"

Herkes kapıdaki tek omzunda çantası, dağınık saçları ve yamuk yakasıyla gelmesinden daha yeni uyandığı belli olan çocuğa dönmüştü.

"Ren!"

"Özlediniz beni değil mi?"

"Tina bu kim?"

"O Ren, Rinnie. Ren Theon Vailant. İngiliz Prensi olarak tanıyorlar ailesi hakkında hiç konuşmaz, İngiltere'deler burada dayısının yanında kalıyor. Hakkında tek bildiğim bunlar. Ha bir de, kızlar seviyor onu, o da bu ilgiyi seviyor"

"Kapayın çenenizi artık siz birilerinin parasına aşık olabilirsiniz, Lily olmamış? Sizi ilgilendirmez"

Ren, Lily'nin yanında onu tebrik ederken herkes ağzı açık onu izliyordu.

"Cidden mi?"

"Evet Zuri ciddili, para bazen her şey olmuyormuş demek ki"

"Sen hallerinden iyi anlarsın değil mi Tina"

"Kapa çeneni Haruto"

Bu bir intihar mektubuydu resmen, bunlar Rinnie'nin belki de son sözleri olabilirdi. Haruto'ya 'kapa çeneni' demek? Bu oldukça pahalıya patlardı ona ve Rinnie'nin ödeyecek parası yoktu bunu.

"O ne dedi?"

"Şaka yapıyor olmalı!"

"Cidden söyledi"

"Haruto'ya dedi değil mi?"

Fısıldaşmalar her yerde yayılırken Haruto burnundan soluyordu, Mark her ne kadar onu sakinleştirmeye çalışsa da başarabilecek gibi değildi.

Haruto pek de sakin görünmeyen adımlarla Rinnie'nin oturduğu masaya doğru ilerledi, Tina, Renjun, Ren, Junghwan hepsi durdurmaya çalıştı onu ama gözü kararmıştı bir kere.

Ellerini masaya koydu ve Rinnie'ye doğru eğildi "Kim Rinnie, ücretini ödeyemeyeceğin laflar söylememelisin. Bizim ailelerimizin verdiği burslar sayesinde bu okulda kalan biri için çenen çok düşük, dilin çok uzun. Eğer böyle büyük konuşmaya devam edersen susturmak için senin ve o diğer, okulun karanlık tarafı dört arkadaşının dillerini kesmekten hiç çekinmem. Benim yaptıklarımı ödeyecek kadar param var çünkü."

"Para yarışı mı yapıyoruz Haruto? Emin ol benim seni dövecek kadar param var kızı rahat bırak"

"Zamane kızları direnişi biraz fazla abartıyor! Tina neden sessizce izlemiyorsun herkes gibi?"

"Ben izlemeyeceğim" ve Daniel'ın bunu demesiyle Haruto'nun burnunun ortasına sağlam bir kafa atması bir oldu. Kısa süre sonra ise bir kaos ortamı.

Sınıf bir rönesans tablosuna dönüşmüştü aniden, herkes birbirine giriyordu. Bu bir savaştı, ilk defa bir para savaşı değildi ilk defa güçlerini yarıştırıyorlardı. Bu sefer paranızla dövemezdiniz, bu savaşta zengin veya fakir değildiniz. Dayanıklı veya dayanıksızdınız. Bu savaş bu okulda dönen ilk ve son hakkaniyetli savaş olacaktı. Ve en korkunç savaşları kızıştıracaktı. Hayatları cehennem olacaktı, zebaniler etraflarında dört dönecekti. Kurtuluşları yoktu artık bu cehennemden, kendilerini ateşe atmışlardı. Kimse diğerini uyarmamıştı yapmaması için, hep birlikte yapmışlardı. Çok kirli bir savaş olacaktı bu, savaş meydanı zaten hiç temiz olmamıştı.

Bu savaş bir şeyleri öğretecekti onlara ama öğrendiklerinde çok geç olacaktı. Çoktan serginin kenarında gözüne yaş çizilmiş bir resme dönüşmüş olacaklardı. Yaşı silerlerse resim anlamsızlaşır, silmezlerse hüzünle dolardı. Anlamsızlığı kabul edenlerin ise ellerinde silecek malzeme olmayacaktı ki.

⋆  diseaseWhere stories live. Discover now