dört

61 19 0
                                    



Elimdeki Aksel ve benim fotoğrafımı sıkarken evine daha da yaklaşmıştım. Her adımımda sanki yanıyordum.

Ben ona gidiyordum. Ben Aksel'e gidiyordum.

Ne göreceğimi bile bile akıllanmadan tekrar gittim.

Onları görmek bana acı verse bile deli gibi onu görmek istiyordum.

Aksel yanındaki sözlüsünün elini tutunca durdum. Yine aynı sahne başlamıştı.

Koşarak çalılıkların arkasına geçtim. Onları izlemek istiyordum.

Yine ve yeniden...

"Aksel?"

Aksel sözlüsünün sesini duyunca gülümseyerek ona döndü.

"Efendim güzelim?" Yerinde durdu ve tam karşısına dikildi.

"Şey diyorum..." dedi cilveyle. Aksel hafifçe o cennet gülüşünü sergiledi ve ona yaklaştı. "Ne diyormuş benim güzelim?" dedi şevkatle saçını okşayarak.

Acıyla yutkundum. Dudaklarıma gelen tuzlu tatla ağladığımı farkettim.

"Acaba... Evlenme tarihini bugün mü alsak?" dediğinde Aksel'in gözlerinin parladığına an ve an şahit oldum.

Sanırım benim gözlerimdeki umutlar da ışığını kaybediyordu.

Hızla sözlüsüne sarıldı ve saçlarını koklayarak öptü.

"Senin kokuna ölürüm." dediğinde sözlüsü de kıkırdadı ve Aksel'e sarıldı.

Koşarak ayrıldım ordan. Hıçkırıklarla, ağlayarak, düşe kalka, dizlerimi kanatarak ayrıldım ordan.

Her düştüğünde elinden tutacağım ve acından öpeceğim diye söz vermiştin bana. Düştüm ve dizlerim kanıyor. Nerdesin sevgilim?

gökyüzündeki hatırlarTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang