on altı

40 8 0
                                    



''Gülce saçlarını yoldurtacaksın artık bana. Bıktım evin her köşesinden saç toplamaktan!'' diye bağırdım içeriye doğru. Ses gelmediğinde daha da şiddetli bağırdım. ''Kız kime diyorum ben?!''

''Tamam anne toplarım birazdan.'' diye karşılık vermesiyle göz devirip elimdeki saçları banyoya götürüp çöpe attım. Lavabo aynasının karşısına geçtiğimde gülümsedim. Beğenmedim başka bir türlü gülümsedim. Sürekli değişik şekillerde gülümsedim.

Çünkü birazdan Aksel'lere gidecektim ve onu gördüğümde nasıl davranmam gerektiğini bilemiyordum. Biz neydik? Arkadaş olacak kadar yakın değildik. Sevgili? Ah, onu uzun bir süre önce sonlandırmıştık.

Fark ettiğim ayrıntıyla kaşlarımı çattım. İkimiz de birbirimizden ayrılmamıştık o zaman hala sevgiliydik. Ama Aksel her ne kadar şuan ayrılmış olsalar da başka birisiyle sözlenmişti. Yani Aksel beni aldatmıştı.

''Neden aynaya öldürecekmiş gibi bakıyorsun?'' Gülce'nin sesiyle ona döndüm. ''Gülce, sence Aksel beni aldatmış sayılıyor mu?''

Bir süre bana baktı. Sanırım ciddi olup olmadığımı çözmeye çalışıyordu. En sonunda yüzünü buruşturdu. ''Aksel'sizlik beynine yan etki falan yaptı herhalde? Çocuk hatırlamıyor, ne aldatması?''

Tekrar aynaya döndüm, az önce gülümserken şimdi durup dururken moralim bozulmuştu. En iyisi gidip Aksel'i göreyim ve günümü güzelleştireyim.

Gülce'ye cevap vermeden banyodan çıktım ve odama yürüdüm. Çoktan hazırladığım çantamı elime aldığımda içindeki telefonum çalmaya başladı. Arayana baktığımda gördüğüm isimle gülümsedim ve cevap verdim.

''Efendim Selma Teyze?''

''Nasılsın kızım?'' Sesinin durgunluğuyla kaşlarımı çattım. ''Ben iyiyim de sen iyi misin? Sesin neden kötü geliyor?''

Kısa bir sessizlik oldu ardından derin bir nefes verirken konuştu. ''Bugün bize uğrayabilir misin?''

Huzursuzlukla çantamı omzuma taktım ve koşar adımlarla odadan fırlayıp kapıya ilerledim. ''Ben de tam size geliyordum. Ama nedense içimden bir ses gitmemem gerektiğini söylüyor.''

''Gel kızım, gel burada konuşalım.'' Kısa bir vedalaşmanın ardından telefonu kapatıp dolaptan ayakkabılarımı çıkarttım ve giyerken içeriye doğru seslendim. ''Gülce ben çıkıyorum.''

''Bu kadar çabuk mu? Hani evi birlikte temizleyecektik? Yine bana kakaladın.''

İsyanını umursamadan konuştum. ''Selma Teyze aradı az önce. Sesi çok kötüydü.'' Yüzü ciddi bir hal aldı. ''Ne olmuş?''

''Bilmiyorum gelince konuşuruz.'' Evden apar topar fırlayarak bir taksiye atladım ve evin adresini verdikten sonra arkama yaslanıp geçen yolu izlemeye başladım.

Yaklaşık yirmi dakikalık bir yolculuğun ardından evlerinin önünde inerek kapıya yaklaşıp hiç beklemeden çaldım. İçimde çok büyük bir huzursuzluk vardı. Bu evden kırık bir vaziyette çıkacağıma emindim.

Kapı açıldı ve Selma Teyze göründü. Bana sarıldığında ben de karşılık verdim. ''Hoş geldin kızım.'' Cevap vermemi beklemeden beni içeriye sokup kapıyı kapattı.

Alışık olduğum salona önden yürürken boğazımı temizleyerek kısık bir sesle sordum. ''Aksel evde mi?''

''Hayır yok.''

Salona girerek ikili koltuğa oturdum. Birkaç saniye içinde o da yanıma oturup bana döndü ve ellerimi tuttu. Beklemeden söze girdi. ''Sen çok güçlü bir kızsın Dolunay. Bunu öylesine söylemiyorum, öyle olduğun için söylüyorum.''

gökyüzündeki hatırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin