yedi

53 17 0
                                    



"Dolunay bunu yapmak istediğine emin misin?" Gülce'nin sesiyle dönüp ona baktım. "Hayatımda yapmak istediğim tek şey bu."

"Biliyorum kardeşim ama eğer hatırlamazsa üzülen yine sen olacaksın."

Omuz silkip burukça gülümsedim. "Yapmadığım için pişman olacağıma, deneyipte pişman olmak istiyorum."

Derin bir nefes alıp onayladı.

Eteğimi biraz aşağı çekiştirdim. Onunla tanıştığımızda üzerimde olan elbiseyi giyimiştim.

Biraz darlaşmıştı, biraz da kısalmıştı. Koskoca beş sene geçmişti üzerinden, normaldi.

Saçlarımın uçlarına maşa yaptım. Hafif bir makyaj da yapıp çantamı aldım ve aynada kendime baktım. Tıpkı o günkü gibiydim.

Aynaya gülümseyip odamdan ayrıldım ve salona ilerledim. "Gülce ben çıkıyorum."

Anında mutfaktan çıkıp yanıma koştu. "Dolunay bunu gerçekten yapmak istediğine emin misin?" diye sordu.

"Evet Gülce. Bin kere sordun." dediğimde dolu gözlerle bana sarılıp şans diledi. Onun gibi bir arkadaşa sahip olduğum için çok şanslıydım.

Evden ayrılıp sakin adımlarla Aksel'in evine ilerlemeye başladım. O sözlüydü, onun sözlüsü vardı, o başka birisine aitti. Yapacaklarım belki yanlış şeylerdi ama artık dayanacak takatim kalmamıştı.

Çok geçmeden Aksel'in ailesiyle beraber yaşadığı evin önüne geldim. Gözlerim istemsizce bahçe kapısına kaydı. En son buradan ikisini gördüğümde ağlayarak ayrılmıştım.

Bu kez farklı olacaktı, umudumu kaybetmemeyi kafama not ederek eve yürüdüm.

Aksel'in annesi Selma Teyze beni tanıyordu ve sevdiğini de biliyordum. Uzun zamandır konuşamamıştık ama beni yine de güler yüzle karşılayacaktı.

Derin bir nefes alarak zili çaldım. Güler yüzlü ol Dolunay.

Birkaç saniye içinde kapı açıldı. Selma Teyze'yi beklerken kapıda beliren Aksel'le donup kaldım.

"Buyurun?" Beni tanımadığı için sesi sorgular bir biçimde çıkmıştı. Boğazımı temizleyip gözlerimi kaçırdım. Ah! Onu o kadar özlemiştim ki...

"S-Selma Teyze evde mi?"

"Dolunay?"

Aksel'in arkasından beliren Selma Teyze'ye tebessüm ettim. Gözleri bir süre üzerimde gezindi. En son gözlerime geldiğinde gülümsedi ve Aksel'in arkasından çıkıp bana sarıldı.

"Canım benim." derken sesinin titremesiyle içimde bir şeyler hareketlenmişti. Sözlerinde buram buram özlem vardı.

Ben de ona sarılarak karşılık verdim. Yüzüm hâlâ Aksel'e dönüktü ve üzerimizdeki şaşkın bakışlarını hissediyordum.

Selma Teyze benden ayrılıp ellerini yüzüme koydu. "Ne kadar güzelleşmişsin bir tanem."

"Sizin yanınızda lafı mı olur?" dedim gülerek. Bir yandan onu süzüyordum. Fazla zayıflamıştı, saçlarında birkaç tane beyazı seçebiliyordum, göz kenarları kırışmaya başlamıştı.

Her gün güzellik salonuna gidip kendisine bakım yaptıran Selma Teyze gitmiş, yerine yorgun, buruk bakışlı bir Selma Teyze gelmişti.

"Özlem gidermenizi balla kesebilir miyim?" Ah onu söylerken çıkan ses tonu...

Selma Teyze arkasını dönerek benden biraz uzaklaştı ve elini kaldırıp beni işaret etti.

"Bu Dolunay." Bana döndü. "Manevi kızım."

Aksel'in kaşları havaya doğru kalktı ve bana yaklaştı. Attığı ilk adımla cehennemin ortasında kalmış gibi hissettim.

Bana uzun bir zaman sonra ilk defa gülümsedi. Allah'ım bana bu günleri tekrardan gösterdiğin için şükürler olsun.

Tanışmak için elini uzattı. Elini tutamam sevgilim. Eğer tenlerimiz birbirine değerse bende yarattığın etkiyi anlaman zor olmaz.

"Ben Aksel, annemin manevi kızı Dolunay." dedi gülerek. Zorlukla bir tebessüm edip titreyen ellerimi ellerine götürüp sıktım.

Birbirine temas eden tenimizle gözlerimi kapatmamak için zor duruyordum. Onu hissetmeyeli o kadar uzun bir zaman olmuştu ki, şuan yaşadığım özlemle oturup ağlayabilirdim.

Ellerimizi maalesef geri çektiğimizde Selma Teyze yaşadığım duyguyu anlayarak destek olmak için elini belime koydu ve beni içeri yönlendirdi.

İçeri girdiğimde Aksel'in kapıyı kapatıp arkamızdan geldiğini biliyordum.

Üzerimdeki kıyafetlere rağmen hiç mi bir şey hatırlayamadın sevgilim?

gökyüzündeki hatırlarWhere stories live. Discover now