19 | Yüzük

684 47 1
                                    

Yaklaşık 1 buçuk yıl önce, düğün günü;

"- Hazır mısın küçük güneş?"

Değildim. Hem de hiç.

Odamın kapısının tıklatılmasının hemen ardından Marlon'un sesi gelmişti.

Hızla inip kalkan göğsüme bakarak yutkundum ve kapıya ilerledim.

Yarım saat önce odamdan çıkan babam yüzünden makyajım bozulmuştu çünkü beni ağlatmıştı. O yüzden kendi düğünüme biraz geç kalmıştım.

Kapının ardında ki Marlon'la göz göze geldiğimde önce bana gülümsemişti. Ardından bedenime kayan gözleriyle birlikte gülüşü yüzünde donmuştu.

Onun tüm bedenimi süzen alev alev yanan gözleri yanaklarımın pembeleşmesine neden olmuştu.

Dudaklarını o kadar yavaş yalamıştı ki kalbime bir sancı girmişti. Bedenimden tekrar yüzüme çevrilen bakışları gözlerimde durduğunda midemde fillerin tepişmesine yol açacak o sözleri söylemişti.
"- Melekleri kıskandıracak kadar güzel görünüyorsun sevgilim. Her halinle kalbimi hızlandırsan da şu an ayrı bir güzelliktesin. Gözlerinde ki mutluluk yüzüne yansımış olacak ki ışıl ışıl parlıyorsun." Dudaklarını birbirine bastırdı. "- Seni hakedecek ne yaptığımı bilmiyorum."

Bana doğru bir adım atıp ellerimi tuttuğunda çoktan yüzüme koca bir gülümseme yayılmıştı bile.
"- Abartma Marlon. O kadar'da harika değilim-" işaret parmağını dudaklarıma bastırıp sözümü böldüğünde yutkundum.

"- Harika değilsin evet. Böyle bir söz seni tanımlayamaz. Sen bir nimetsin bebeğim, bana verilen lütufsun. Evrenin en güzel armağanısın. Doğduğun güne şükrediyorum. Çünkü neden bilmem, sanki benim için doğmuşsun gibi. Her şeyinle gönlümü hakeden tek varlıksın."

Tam o anda, sözleri biterken ve benim kalbim maraton koşarcasına hızlanırken uzanıp dudaklarını dudaklarımın üzerine bastırmış ve ilk öpücüğümüzü gerçek kılmıştı.

Ben şaşkınlıkla ilk birkaç saniye kalakalmışken dudaklarını alt dudağıma sarmış, nazikçe beni öpüyordu. Geri çekildiği kısacık anda dudaklarımı açmamı söylemişti. İstediğini yapmıştım.

Kıyamıyormuş gibi şefkatle dudaklarımı çekiştirirken dilini devreye sokmuştu. Alt dudağımı diliyle yalamış, ardından onu ağzımın içine sokmuştu. Birleşen dillerimiz inlememe yol açtığında bu bir şeyleri tetiklemiş olacak ki öpüşü sertleşmiş, darbeleri hızlanmıştı. Günlerce çölde kalmışta ben bulduğu bir damla suymuşum gibi öpüyor, dudaklarımı tüketiyordu.

Şişen göğsüm göğsüne çarpıyor, ellerim kollarındaki kasları sıkıyordu. Sıkıca kavradığı belimi kendine o kadar çok çekmişti ki tek bir bedenmişiz gibi hissediyordum. Her zerrem her zerresine yapışmıştı sanki.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Ruhsuz Düşes CanlandıWhere stories live. Discover now