40

292 43 3
                                    

Koca bir çölün ortasında ben, kocam, kocamın babası ve kocamın kızı zannettiğim annesiyle birlikte develerin üzerinde ilerlerken kocamın erkek kardeşinin gizli evini arıyorduk.

Marlon'un erkek kardeşi Fernandez, meğer bir vahada yaşıyormuş. Ama ne ağabeyi ne de babası evinin tam adresini biliyordu. Bu yüzden çöl çöl gezip kayıp prensi arıyorduk.

Tamı tamına bir hafta geçmişti. Göbeğim gittikçe büyüyordu. Doğum yakındı ve ben korkuyordum. Doğumda ölme ihtimalim çok fazlaydı çünkü her geçen saniye vücudumda ki enerji bebeğim tarafından emiliyordu. Ve ben bu gerçeği kocamdan saklamak için kırk takla atıyordum. Çünkü biliyordum. Marlon, bebeğimin bana zarar verdiğini öğrenirse onu anında bir hekimle aldırırdı.

Hamile olduğumu öğrendiğim günden beri hekime görünmemiştim. Bir doktor gizli sırrımı açık etmediği için bebeğimi korumak kolaylaşıyordu.

Ona bir zarar gelmediği için mutluydum ama ölebileceğim gerçeğinden de inanılmaz korkuyordum.

Ellerimle karnıma sıkıca bastırıp yaratıcıya dua ederken bir anda arkamda oturan kocamın iblis soyundan geldiğini hatırladım ve bu ironi beni güldürdü.

Göbeğimde ki elimin üstüne kendi elini koyan Marlon, boştaki elini belime sarmıştı. Saçlarımın arasına bir öpücük kondurduğu sırada altımızda ki deve hafifçe sallanmıştı. Sanırım bir taşa takılmıştı. Çölde taş olabileceğini daha önce düşünmemiştim ama vardı. Kumların altında gözükmeyen taşlar bazen denk geliyordu.

"- Neye gülüyorsun bakalım benim tatlı güneşim?"

"- Hiiiç." Diyerek tek omzumu kaldırıp indirdim. Tavırlarım fazla cilveli olacak ki Marlon'un belimde ki eli sıkılaştı ve boynuma tenimi yakan bir öpücük bıraktı.

"- Seni çok özledim." Boğazının derinliklerinden gelen sesi sıradan bir özlemekten değilde artı on sekiz bir şeylerden bahsettiğini anlamama yetecek kadar boğuktu.

O aşık olduğum müthiş sesi anında kasıklarıma bir sinyal göndermiş gibi karnımın alt kısmında bir yanma baş göstermişti.

Sırtımı tamamen onun bedenine yaslayıp alt dudağımı dişledim.
"- Ben de, ben de seni çok özledim."

Birlikte olmayalı aylar olmuştu. Bizi biraz yalnız bıraksalar bedenlerimiz aramızda ki elektrikten alev alabilirdi ama yalnız bırakmıyorlardı işte!

Bizden biraz ilerde ilerleyen Meredith ve iblis Leandro -ya da kaynanam ve kayınbabam mı demeliyim?- nereye gidersek gidelim hep etrafımızdaydı. Bu yüzden onlara ters bir bakış attım. Birkaç saat uzaklaşsalardı da kocamla hasret giderseydim! Ama ikisi de aşırı düşüncesizdi. Bu çocuklar aylardır görüşmemiş, biraz başbaşa bırakalım demiyorlardı.

Benden daha çok bu durum canını sıkıyor olacak ki derin bir iç çekti Marlon. Ardından tüm bedenini -onu net bir şekilde hissedebileceğim kadar- benimkine yasladı. Kalçalarımın biraz üzerinde hissettiğim sertliğe hazırlıksız yakalandığım için hafifçe inledim. İnlememle Marlon'un elinin ağzıma kapanması bir olmuştu.
"- Şşhh. Sessiz ol bebeğim."

Elinin altından nazlı nazlı sızlandığımda sadece benim duyabileceğim kısık bir kahkaha attı.
"- Tamam ateş topu, sakin ol. Fernandez'i bulduktan sonra direkt benim krallığıma ışınlanacağız. Orada bolca hasret giderirsin kocanla."

Utançtan kulaklarım bile kızardığı için sessiz kalmayı seçtim.

Dakikalar sonra önümüzden ilerleyen bay Leandro, devesini durdurunca biz de durduk. Geldiğimizi düşündüm ama etrafta hâlâ topraktan başka bir şey yoktu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 27 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Ruhsuz Düşes CanlandıWhere stories live. Discover now