4-Ay gibi parlak güneş gibi yakıcı

63 5 79
                                    

    

     Yolda internetten Japoncaya bakacaktı. Çabuk öğreneceğinden emindi. Ne de olsa o özel bir çocuktu. Japonya'ya girmeden önce kalacağı yeri de ayarlamalıydı. Japon Yeni ile karşılaştırdığında epey parası olduğunu fark etti yanında. Bir otel ya da oda bulmalıydı. Oteller epey pahalı geldi ona. Odalar çok küçüktü ama ucuzdu. Bu hoşuna gitti. Artık Japonya da yeni bir hayata adım atıyordu.

             ¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬

     Yibo, tuttuğu odanın üç aylık kirasını ve depozitini vermişti. Yanında çok eşya yoktu. Bir kaç kıyafet. Önce gece okuluna kayıt yaptırmalıydı. Ardında da iş bulmalıydı. Part time işler onu şimdilik geçindirebilirdi. Okulları bitirip üniversiteye girdiğinde yeni bir ayarlama yapabilirdi. Sihir gücü işe yarardı ama amcası bir kere düşüncelerinde sihiri herkesin yanında kullanamam dikkatli olmalıyım demişti. Yibo da temkinli olmalıydı bu konuda. Sihiri sınavlarda kullanmayacaktı. Kameralara yakalanabilirdi. Beyin gücü ve düşünce okuması ona yardım edebilirdi. Evet bu hileydi, kopyacılıktı. Ama hiç okul ve ders görmemiş Yibo için tek çareydi. Üniversiteye girince var gücüyle çalışacaktı. Zaten zor bir bölüm de seçmeyecekti. O dans etmek istiyordu. Bunu okulunda eğitim alarak yapmalıydı. Belki şan bölümünü de seçip şarkı da söyleyebilirdi. Bir çok idol vardı böyle. Ama o ünlü olmanın derdinde değildi. Ünlü olursa amcası onu kolayca bulurdu. Sessiz sedasız bir devlet dansçı olmalıydı. Bu düzenli gelir demekti. İlk sınavları gayet iyi geçiyordu. Konuyu okuması yetiyordu ona. Sihire, kopyaya ihtiyacı kalmamıştı. Bu ise dikkatleri üstüne çekecekti kısa sürede.

     Sınavı yapan öğretmenler Wang Yibo isimli öğrenciden şüphelenmeye başlamıştı. O kadar dikkatle izlemelerine rağmen hiç bir açık yakalıyamıyorlardı. Bu çocuk bunca zaman hiç açık vermediyse kesin dahiydi. Bir sürü bilim adamı onu sınava tabi tutmak için toplanmış, yılın önemli haberi haline gelmişti. Başkaları da bu habere çoktan dikkat kesilmişti. Lan Kai yeğeni kaybolduğundan beri izini bulamıyordu. Bağları bile işe yaramıyordu. Kai onun çok özelliğini bilmediği için kaçtığını değil Wuxian tarafından bulunup saklandığını düşünüyordu. Habere dikkat kesildi önce isim ve yüz kesinlikle o değildi. Lan Zhan yüz değiştirmeyi bilemezdi. Tek başına kaçamaz, izini saklayamazdı. Haberde bahsedilen kişinin Lan Zhan ile ilgisi yoktu kısacası. Şimdi Wuxian'ın hata yapmasını bekliyordu. Bir kere koruma büyüsünden çıkarırsa onu bulabilirdi. Çıkarmasa da yirmi beş yaşında ölecekti. En fazla bir yılı var diye düşündü. Lan Kai büyünün tamamını duymamıştı ya da unutmuştu. Lan Kai bir daha reankarne olduğunda onu  hemen bulacağını ve bu kez elinden kaçırmayacağını düşünüyordu. En büyük pişmanlığı onu yalnız bırakmış olmasıydı. Wuxian kesin bulmuştu onu. Lan Kai  dikkatini sadece bağlarına odaklamıştı.

     Diğer yandan Wuxian ve diğerleri de bu habere dikkat kesilmişti. Yaşlı usta onun büyü altındaki yüzünü gördü. Bu Wangji'ydi.
  
     "Bulduk. Nihayet bulduk. Hemen yanına gitmeliyiz. Sakın ürkütmeyin. Ne yaşadığını bilmiyoruz yine kaçabilir bizden."

     "Usta bu işi bana bırakın şimdi ben ona sponsor olan şirket gibi yaklaşacağım ve güvenini kazanacağım. Sadece yüz değiştirme ve gizlenme büyüsünü biliyor olabilir. Siz uzak durun düşüncelerinizi okuyabilir ve bunları yanlış yorumlayabilir. Ayrıca benim düşüncelerimi de okuyacaktır. Onun için bloklama büyüsü yapın usta. Bu işi de bana bırakın. Sadece onun göreceği  kendi yüzümle çıkacağım karşısına. Belki zamanla hatırlayabilir. Baktık olmuyor bir yol bulmalıyız. Wangji güçlü bir büyücü. Hala o güçlere sahipse işimiz zor demektir. Şimdi ben gidiyorum. Bir karşılaşma yaratmalıyım."

     Yibo heyetin karşısında şaşkındı. Dahi olduğunu söylüyorlardı. Sanıyordu ki bu özel çocuk demekle aynıydı. Wuxian odanın kapısını sertçe açarak içeri daldı.

Centuries later ~ Yizhan ~ Wangxian ~Asırlar sonra Where stories live. Discover now