9-Felakete sebep benim

51 7 25
                                    

    

     "Usta zor geliyorsa bu görev, ben yapabilirim."

     "Fabin ikimiz aynı anda hareket etmeliyiz. Bunu ben yapacağım sen onları uyandır ve derhal buraya gel. Aynı anda burada olacağımıza eminim. Artık gerisi onların savaşı olacak. Babalara karşı oğullar."

             ¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬

     Usta her şeyi ayarladığı için rahattı. Yine de endişeleri vardı. Wangji, Mei ve Wuxian'dan hala haber yoktu. Üç saat sonunda nihayet kapı açılıyordu. Wuxian önde, Wangji'nin kolunda Mei gülerek onlara doğru ilerliyorlardı. Mei ustaya yaklaştı saygıyla eğildi.

     "Beni oğluma kavuşturduğunuz için, çok teşekkür ediyorum usta. Bay Fabin size de sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Benimle ilgilenmişsiniz. Minettarlığımı anlatamam. Tekrar teşekkür ediyorum."

     "Bayan Lan Mei Li. Sizi yeniden  aramızda görmek onurdur. Lütfen artık bol bol oğlunuzla yani oğullarınızla vakit geçirin. Aslında sizleri kavuşturan Wei Zhang'dır. Asıl ona borçluyuz hepimiz."

     "Duydum oğullarım anlattılar herşeyi. Ben de eski günleri hatırlıyorum. İki canavar herkesi parçaladı. Ama asıl suçlulardan üçüncüsü benim ağabeyimdir. Birlik olunsaydı kimse bu kadar acı çekmezdi. Şimdi aileler dağıldı. Asırlar geçti. Abim, bizim de vampirlerin de hayatını mahvetti. Şimdi benim oğlum da o aileden ve hala itiliyor. Oysa benim oğlum da Wuxian oğlumda çok güzel kalplere sahipler. Umarım bundan sonra çok mutlu olurlar. Keşke Zhang'a yüz yüze teşekkür edebilseydim. Lütfen usta gördüğünüzde duygularımı anlatın."

     "Tamam artık şimdi biraz başbaşa olmanın tadını yaşayın. Wangji, Wuxian annenizi yemeğe götürün, şehri gezdirin. Sonra görüşürüz çocuklar."

     Wuxian ve Wangji Mei anneleriyle dışarı çıktılar. Aslında onlar çoktan buluşmuşlardı rüya dünyasında. Çok fazla konuşup her şeyi paylaşmışlardı. Bu onlara dinlenme zamanı da yaratmıştı.

             ¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬¬

             Dört saat önce

     Mei annem. Ben Wei Wuxian. Bak oğlunu getirdim sana onu kokusundan tanıyacaksın. Gel Wangji, annenin ellerini tut, sarıl ona."

     "Annee. Ben geldim oğlun Wangji. Bu ismi sen vermişsin bana. Seni çok özledim anne. Gözlerini açıp bana bakar mısın? Yine oğlum diye saçlarımı okşayıp koklar mısın?"

     Mei gözlerini yavaşça açtı. Onun çok özlediği koku vardı etrafta. Oğlunun kokusu. İnsanın içine işleyen, ferahlatan, nilüfer çiçeğinin, dağ esintisine karışmış hali gibiydi. Wuxian iyi hatırlamıştı bu kokuyu. İlk aşık olduğu kişinin kokusunu unutabilir miydi?

     Mei'nin karşısında iki genç vardı. Öyle ya oğlu hızlı büyüyordu. Kollarını açıp Wangji'ye uzandı.

     "Oğlum, bir tanem. Nihayet sana kavuştum."

    Anne oğul kavuştu evet. Bir süre birbirlerinin kollarında ağladılar. Wuxian sabır ve mutlulukla onları izledi. Sevdiği kişinin dileği olmuştu nihayet. Mei Wuxian'a dönerek onu da kollarına çağırdı. Şimdi üçlü sarılmanın içinde huzurluydular. Üç saat sürecek konuşmaya dalıp gitmişlerdi. Sonunda içeri girmek akıllarına geldi ve böylece diğer konuşmalar yapıldı.

     Şimdi anne ve iki oğlu mutluluk içinde yemeklerini yiyorlardı. Yemek sonunda bir otele geçtiler. Wuxian kendileri için oda tutmuştu. Birlikte kalacaklardı. Sonrası ne olacaktı kimse bunu konuşamıyordu. Kaç günleri vardı birlikte geçirecekleri.

Centuries later ~ Yizhan ~ Wangxian ~Asırlar sonra Where stories live. Discover now