AZİZE

30 4 0
                                    

Sevgili okuyucum. Hadi bu olayı en eski bağlarını ortaya dökerek nasıl şekillendiğini görelim asıl olay örgüsü burada yer alıyor. Üzerinde tekrar düzenleme yapılacaktır. İyi okumalar.


《■》

Kocaman kitaplığından bir kitap aramaya başladı. Ben de masasının karşısındaki oymalı ve kırmızı kumaşlı sandalyede oturuyordum ve etrafı inceliyordum. Haketa bir kitapla masasına geldi. Yerine oturdu
Haketa: Alera gel en temelden okumaya başlayalım. Hikayeni böyle daha iyi anlarsın
Alera: müdüre haketa ben anlamıyorum bütün bunlar çok fazla bana.
Haketa: işte herşeyi öğreneceksin böylece. Hadi başlayalım.
Haketa okumaya başladı. Okudukları şöyleydi. Tanrı ezeli ve ebedi yarattı. Sonra kendine yaverler yarattı. 6 yaver altı temel yapıyı temsil edecekti. Hestina ateş, aylida su, helois hava, rhea toprak, loreis doğa yaverleriydi. Bunlar tanrının yaşamı yaratığı zaman dengeyi sağlamalarla yükümlü azizlerdi. Tanrı bu yaverlere istedikleri kadar da yardımcılar androjenler yattı. Bu androjenler tanrının yarattığı cennette yaşar ve tanrıya şükürler ederlerdi. Her yaverin kendi cennetinde kendi androjenleri vardı. Hizmet etmede ve şükretmede görevliydiler .cenneti genişletmek ve daha iyi bir yer yapmak için. Androjenlerde Çoğalmak içün tanrıya yalvarmak yeterliydi. Tanrı Androjenlere evlat bahşederdi. Androjenlerin diğer yaver Androjenlerinden haberleri yoktu. Herkes kendi cennet alanı içinde var oluyordu. Androjenlerin haberi olmayan bir yaver daha vardı homeros yani kötülük yaveri. Tanrı bahşettiği cennetti hak eden ve hak etmeyenleri belirlemek istedi. Bilgeliğe ulaşan androjenler ebedde tanrıya ve tanrıyla birlikte olan 5 yavere şükretmeyi aksatmaya başladılar. Kendilerine bahşedilen elementlerin her şeklini kullanabilmeleri onları nankörlük sapkılığına düşürdü. Bunun sebebi homerosun bilgi adı altında tanrıyı unutturmaya çalışmasıydı. Çünkü Tanrı ve yaverler ebediyetteydi. Yanlarında olmamalarını homeros kullandı. Tanrı homerosa istediği cennete girebilme ve tatlı dil yetisi vermişti. Bir de ona karanlık kaosa hakim kıldı. Homeros bu yetiyi bilgi olarak androjenlere verdi. Yani sadece başka androjenlerin varlığını bildirdi. Androjenlerin çoğu bu bilgiyi reddeder. Biri hariç doğa yaverinin cebvetinden Roses. Androjen Roses bilgin biriydi. Şükrünü de ihmal etmeyen biri. Homerosun da odak noktasıydı. Rosese ektiği merak tohumlarını yavaş yavaş suladı. Homeros aynı tohumu su cennettinden ahtin e de ediyordu. Ahkin şükürden uzaklaşmış ve kendini mutsuzluğa sürükleyenlerdendi. Bir gün homeros bir kuyu oluşturdu rosenin bulunduğu cennete. Kuyu aslında bir geçitti. Ahtinin cennetine bir geçit. Homeros bir harita verdi rosene kuyuyu işaret eden. Rosen de merakına yenik düşüp tüm cevapları bulma ümidiyle kuyuya gitti. Kuyu roseni çağırdı. Atladı. Ama Kuyu onu geri püskütmüştü sanki. Hiçbir şey anlamdı. Kalkıp kendini toparlarken kendine bakan bir yabancıyı farketti. Aktin büyülenmişcesine bakıyordu ona. Beyaz elbiseli kumral tenli uzun saçlı ve keskin yeşil gözlü yabancı ne kadar da güzeldi. Rosen karşısındaki uzun boylu ve kaslarını dışarıda bırakan beyaz kuşaklı adamı izliyordu. Sonra birkaç adım attı ona doğru
Rosen: sen de kimsin
Akdin büyülenmişti. Cevap bile veremiyordu. Birkaç çabay Aktin diyebildi sadece
Rosen burası nere
Aktin cennet burası diyebildi kesik kesik
Rosen :Ama burası cennet değil burası farklı.
Aktin: buraya nerden geldin
Rosen: cennetten
Aktin ; seni daha önce hiç görmedim. Kuyuda ne işin vardı.
Rosen: doğru. Kuyu beni buraya getiren. Demek yazılan doğruymuş tanrım şükürler olsun.
Rosen: Kuyuya yöneldi. Tersini yaparsa geri dönebilecekti. Aktin anladı yapacağını roseni durdurmak istedi
Aktin: dur gitme. Gelişin benin avare halime heyecan kattı. Biraz daha kal. Rosen adamın tenine değen tenini hissetti. Homeros amacına ulaşmış ve ihtirası oluşturmuştu artık. Aşk tanrıdan olabilirdi ama itiras artık onundu. Rosen gidemedi. Aktinle vakit geöirdikçe bağlandı bağlandıkça hazlar edindiler. Birgün aktin içinden gelen ihtirasa karşı koyamadı ve roseni öptü. Cennetler sallanmaya başladı. Ama onlar bu yalnışa yormadılar. Hazları hergün artıyor birbirlerini tanıyor ve yakınlaşıyorlardı. Aktin ve rosen sonunda birbirlerinin
Olmuşlardı ikinci deprem bundan sonra olmuştu. Rosen insani yollarla hamile kalmıştı. Aktin onu çok seviyor ve mutlu ediyordu. Aylar böyle geçip gitmiş rosen bir kız çocuk doğurmuştu. İsmine esther koydular. Mutlulukları artık meyvesiyle de taçlanmıştı ki homeros o gece bebeği çaldı. Rosen bebeğini kaybetmenin acısına katlanamayıp kendini öldürdü. Aktin de bu acıya dayanamayıp canına kıydı. Bebek zamandan yosun homerosun elindeydi. İki elementin birleşimi bir canlı elindeydi. Gücünü kullanmayı arzuladı. Bebeği arafta bıraktı. Aynı şeyi ateş ve toprak alemlerine de yaptı. Toprak aleminden eranos ile ateş aleminden hestian dan bir erkek dünyaya getirmelerini sağladılar. Tam o bebeği de kaçıracakken hestia oğlunu aziz hestinaya sundu. Hestina onu cezalandırıp canını aldı. Eronos da kendi canına kıydı. Hestina bu durumdan diğer yaverlere iletti ve bebeği kendi yanlarında donmuş vaziyette tuttular. Azizler bu durumun farkına varıp homesosun cennetler arası geçişini yasakladı. Homesos planının bozulmasına sinirlenip cennetten çaldığı bebeği en alt kademe insanların dünyasına gönderdi. Onlar gibi aciz yaşayıp ölsün istedi. Gücünü kullanmaması için de koluna bir tılsım yerleştirdi. Böylece kız ölünce insanlar gibi yargılanacaktı. Tanrı homesosu bu yaptığından cezalandırıp yarattığı cehenneme gönderdi . Yaverlerine de şükretmeyenlerin onun yanına gideceğimi emretti. Yaverler androjenleri sınıfladılar. Yeni androjenleri cennetten kovup yaşama gönderiler. Dünyaya gönderilen androjenler 7 kıtaya bölüştürüldü. Karma şekilde dağıtılmıştı. Androjenler dünyada hazları ve şevki tattı. Ama sonları olacaklarını bilmiyorlardı. Farklı elementlerden üremeye başladılar. Bu üreme onların güçlerini yarıya indirdi. Kendi elementlerinden üreyenler güçlerini koruyabildi ve bugünkü Kadimleri oluşturdu. Diğer elementlerden oluşanlar kuşaktan kuşağa güçlerini kaybettiler. En son insan ırkına dönüştüler. Güçleri yoktu artık. Kendi beden ve kısıtlı zihin gücüyle hayatta kaldılar. Tanrı da bundan onları mesul tuttu ve ölünce cenneti ya da cehennemi vaat etti.
Öğrendiklerim karşısında şok olmuştum. İnsanlığın tarihi gerçekten bu mıydı. İnanamıyorum. Haketayla yaptığım okumadan bunları anlamıştım. Daha fazla kaynak vardı ve içinde daha fazla bilgi bulunuyordu. Benimle ilgili geçmişimle ilgili. Duygulanmıştım hatta ağlamak istedim. Haketa almamış olacak ki bugünlük bu kadar olsun dedi ve kitabı bıraktık.

Haketa: alera, senin hakkında çok saha fazla kaynak var bir bunları sınıflayacağız. Bilmem gerekenleri bileceksin. Ama ondan once gücünü kullanmayı öğrenmen gerek. Çünkü önümüzde büyük bir savaş olabilir. Senin ortaya çıktığından homesosun da haberi vardır ve o da ortaya çıkacaktır Kendini ve diğer herkesi koruman gerek. Belki şuan sindirmekte zorlanıyorsun ama kendini buna hazırlaman gerek.

İçime sinmemiş bişey hissediyordum daha fazlası olduğunu hissediyordum. Farklı bir ismim de vardı. "esther"
Alera: anlıyorum müdüre. Ama beni de anlayın lütfen. Şuana kadar öksüz yalnız bir kızdım. Beni bırakıp gittikleri için aileme çok kızdım. Şimdi onların aslında zor durumda kaldıklarını öğreniyorum. Hatta insan olmadığımı öğreniyorum. Bunları sindirmek kolay değil.
Haketa: bugün baya yoruldun. İstersen dinlen. En kısa zamanda derslerin başlayacak. Sana bir program hazırlayacağız
Alera: nasıl isterseniz.
Diyip çıktım. Hızlı adımlarla odama gittim. Üzerimdekilerden kurtulup uyumak istedim. Gözlerimin pusu buna izin vermedi. Başım resmen çatlıyordu. Kafamı gömdüğüm yatağım dönüp durmaya başladım. Olanlar ve kim olduğum zihnimde yeniden yaşanan bir film şeridi gibi tekrar tekrar oynuyordu. Şimdi ne olacaktı. O donmuş bebek neyi bekliyor olabilir. Benim onu kurtarmamı mı? Tanrım bana yüklediğin sorumluluk çok büyük. Homeros şuan nerede acaba. Düşünceler arasında kaybolmuştum uyuyana kadar.

ALERA RENYA: Cennet MührüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin