ALERA RENYA: Cennet Mührü

KOŞUL

İyi günler sevgili okuyucum. Baya ayrı kaldık. Seyrin gidişini hesaplıyordum. Ağırdan alıyoruz. Çünkü yeni bir düzen oluşturmak kolay değil ve etraflıca anlaman için çabalıyorum. Umarım beğenirsin. Yeni bölüm başlıyor...

《Z》
Solunda sessizlik hakimdi. Hemen hemen herkes şık uzun salonda bulunan büyük masanın etrafında yerini almıştı. Yemeği haketanın ayağı kaldırıp içeceğinin bulunduğu bardağın yanına bıçağıyla hafifçe vurmasıyla son buldu. Konuşma yapmak için yapılmış hareketini herkes anlayıp ona doğru çevirdi gözlerini. Dinlemeye koyulduk.
Haketa: sevgili Ilvermorny' in Kadim soy taşıyıcı öğrencileri. Açıklamamız gereken bir olay var. Hepimizi ilgilendiren bir olay. Biraz daha zaman geçmesini isterdim lakin olmadı. Yakın zamanda bir kasabaya kan cadıları ve gölgeler tarafından baskın gerçekleşmiş. Uzun zamandır görülmeyen gölgeler ve kan cadıları geri geldiler. Bilirsiniz ki konseyin ortak kararı ile hepsi yok edilmişti. Ama geri geldiklerini biliyoruz. Konuyu baştan anlatayım. Kutsal yazıtları hepimizin okuması gerekir. Yazıtlarda yer alan bir kehanet vardır. Cennetten çalınan bebek. Homeros'un androjenlerin kendi karışımlarından meydana gelen ilk bebeği çaldığı yazılıdır. İki bebek var olmuş biri hala cennette yaverlerin yanında ebediyette hala vardır. Ama diğerinin nerde olduğunu kimse bilmez. Homerosun öldürdüğü dahi düşünülür. Tanrı homerosu cehenneme zincirler. Bebeği çaldığı ve yok ettiği için. Yazıtlar bu bebeklerle homerosun dünyaya gelip bir savaşta karşı karşıya savaşacaklarını kazanan tarafın ya ışık ya da karanlık getireceğini yazar. Homeros bir insan evladının soyuna bu bebeği gizlemiş ve insan gibi yaşayıp öyle ölmesi için de mühürlemiş. Biz kadimler birleşerek yüksek aura gücümüzü kullanarak mührü açtık. Artık gücüne erişebilir ve kullanabilir. Evet Azize Alera kutsal bebektir. Ve yazılan savaş çok yakın. Bizler ve diğer bütün büyülü alemi aleranın yanında savaşmak için hazır olmalıyız. Bahsi geçen savaş sadece aleranın değil bütün insanlığın seyrini değiştirecek. Ondan dolayı savaş eğitimli derslere devam edilecek sadece teorik dersler kaldırılacak. Şuandan itibaren birer savaşçı gibi eğitilip hazırlanacaksınız. Sizlerin zaten sahip olduğu yüksek auralarınız sizi asla yarı yolda bırakmayacaktır. Savunma ve taarruz olarak sihir eğitimleri hızlı bir şekilde başlayacak. Sizlerden istediğim bunun bilincine varıp kendinizi savaşa hazırlamanızdır. Bugün dinlemenizi istiyorum. Yarından sonra zorlu bir süreç başlayacak.
Haketa öğrencilere uzun bir bakış attıktan sonra yerine oturdu. Yanındaki öğretmenlerin yüzlerindeki ciddi ifade de haketayı destekler nitelikliydi. Ardından ayaklanıp çıktılar. Ben ve roseline birlikte oturuyorduk. Bizde ayaklanıp çıkmak istedik. Ayağı kalktığımızda masada yer alan diğer öğrencilerin bakışları üzerimde toplandı. Bir mahcubiyet kapladı. Kendimden emin tavrımın altına sakladığım bir mahcubiyet. Kararlılığımı herkes görmeliydi. Yemek salonundan ayrıldık ve payelin bana verdiği yeni odaya doğru ilerledik.

Burası öğrencilerin bulunduğu doğu kanadının en üst katında bir odaydı. Neredeyse 3 tarafı camlardan oluşan siyahın hakim olduğu bir odaydı. Geniş ve ferahtı. Bir çalışma masası, gardırop ve banyo da bulunuyordu. Zaten yeterince ışık alan oda mumlarla aydınlatılıyordu. Roselinle birlikte odama girdik. Hayran hayran etrafıma bakındım. Çok güzeldi. Roselinein odasına hiç gitmediğim geldi birden aklıma.
Alera: hey Roseline. Sizlerin odası da bunun gibi mi?
Roselin; evet hemen hemen. Odalar bazıları 2 bazıları 3 kişilik sadece.
Alera: beni yalnız bırakmışlar.
Roseline: canım benim ben senin yanındayım her zaman unutmfa. Canı sıkılınca korkunca söyle gelip yanına kıvrılıp yatarım.

Güldürmüştü beni bu söylediği.
Alera; tamam söylerim.
Biraz durduktan sonra devam ettim
Alera: roseline sence ben o bekledikleri kişi kadar güçlü olacak mıyım.
Roseline: evet elbette.
Alera: yani bir savaş olacak. Herşey ona bağlı sonlanacak. Ya işler ters giderse ve ben kaybedersem. Homeros a karşı yenilirsem. Homeros bendeki gücü alırsa ne olacak.
Roseline: aslında ben sanırım biliyorum. Yani öğrendim. Elfler gerçekten de çok bilge bir topluluk. Tanrı onlara eski büyü yetisi vermiş. Yani büyülerinde çeşitlilik çok fazla. Onlar da bu çeşitliliği arttırmak için sürekli araştırmışlar. Yazmış çizmiş haritalar oluşturmuşlar. Biz Elf sarayındayken Haketayla eski yazıtları inceledik. Bizim bildiğimiz şeyleri farklı ifadelerle işlemişlerdi. Ama bunla kalmamışlar. İki tarafın bir savaşla karşı karşıya geleceği gün var oluştan beri beklenen şey. İlim sahibi elflerin kazanan taraflar hakkında yazdıkları birkaç kaynağı da taradık Haketayla. Yani senin kazanman demek artık Homeros cehenneme sonsuza kadar zincirlenecek ve kendi yardımcıları da cehenneme sürülecek. Cennet ve cehennemin kesin kapalı olmayan kapıları da kıyamete kadar kapanacak ve eşitlik hakim olacak dünyada. Ama Homeros kazanırsa dünyayı cehennemine kattığı bir toprak seni de hakimiyetini garantiye aldıracak güç yapacak. Cennetin kapılarını açıp şeytanlarına cenneti istila ettirecek bir güce sahip olacakmış. En güçlü öngörülerdi bunlar.
Alera: cennet ve cehenneme açılar birar kapı var o zaman. Ve ben de anahtarım. Bu savaşı kaybedemem. Ama içimde asla tamamlanmayan bir boşluk var roseline. Eskiden böyle hissetmezdim. Doğum lekem gittikten sonra bu histen kurtulamadım. Sanki bir yerde bir parçam eksik gibi. Sanki ruhum o parçanın özlemiyle yanıp tutuşuyor.
Roseline: bence azize sevgilisini özledi.
Alera: roseline bu his Liam ın yanında da var. Yani sevdiğim adamın yanında tam olmam gerekmiyor mu?
Roseline: tabiki öyle canım.
Alera: ahhh. Azize olmak hiç de kolay değilmiş. Yarınki derler umarım iyi geçer. Artık güçlenmek istiyorum.
Roseline: senin aura seninde doğa ve su ağır basmıştı. Sanırım onlardan başlarlar ilk. İçindeki gücü hissetmen ve ona hükmetmen gerek. O zaten sana itaat edecektir. Vahşi bir kısrak gibi düşün. Bir bağ kurup ehlileştirirsen o sana daima sadık kalır.
Alera; doğru diyorsun. Kendi gücümle bağ kalmalıyım.
Roselin bir parmak şıklatmasıyla kucağında 2 kitap belirdi.
Roseline: sana yardımcı olması için kütüphaneden en güçlü doğa ve su büyüleri kitaplarını aldım. Al bir göz gezdirirsin.
Alera: teşekkür ederim. Umarım anlayabilirim. Biraz Fransız kalıyorum bu duruma.
Roseline: yarın hocaların bizzat ilgilecek zaten göz gezdir yeter. Neyse ben de artık gideyim. Dinlenelim. Yarın büyük günlerin başlangıcı. Savaşçı eğitimleri başlıyor. Hazır olmalıyız.
Alera: evet. Başlıyoruz artık.
İyi geceler dileyip çıktı ve kendi odasına gitti roseline.
Üzerimi değişip yatağa girdim. Yanı başıma koyduğum kitapları aldım elime ve biraz göz gezdirmeye başladım. Aylidanların Güç tarihi kitabından herşeyde su olduğunu öğrendim. İnsanın vücudunda ya da havanın neminde dahil her şeyin içinde. Ejderhalardan güç alarak mevcut büyük büyüleri daha etkili yapabiliyorlarmış. Mesela bir girdap oluşturmak için çok fazla güç kullanılması gerekir ama bir ejderha ile kişi tek başına bile gemileri yutacak kadar büyük bir girdap yapabilirmişler. Tarihte büyücülere sefer düzenleyen ve onları katleden bir karşıt devlet donanmasını tek başına müdür Sgayel koca bir girdap oluşturup onları Atlas Okyanusuna gömmüş. Tarihte çok ikonik isimler yer alıyor. Belli başlı güçlere erişmiş ve bir etki için adım atmışlar. Kitaba göre ben girdabı ejderham olmadan bile oluşturabilirmişsim. Okyanusa sözümü fazlaca geçirebilirmişim. İçimde aktığını hissettiğim güç dalgalarının bunu yapabileceğini biliyorum. Doğa kitabını elime aldım. Güç tarihçesini anlatıyordu. Doğa yaşam demektir. İçinde yaşayanlar ondan en çok etkilenenler. Hayvanlar alemine hakimiyet de onların etki alanlarındandır. Hatta ilk ejderhaları eğitim kullanan grup onlar olmuş. Bir şeyin yaşamasına veya çürümesine hükmetmektir. Heryeri işitmek hatta görmek de denebilir. Uykum gelmişti. Gözlerim kitap elimdeyken kapanmış ve uykuya dalmışım