*132.BÖLÜM*

227 62 37
                                    

Kuşlar yüksek ses duyduklarında içgüdüsel olarak etrafa uçuşurdu, kurşun sesleri de buna dahil. Tepemizden kaç tane kuşun geçtiğini saymamıştım ama Blackjack'in son kez şaha kalkıp ardından yere devrilmesini ölene dek unutamayacağıma emindim. Hayatı boyunca tutsak edilmiş, belki de kısacık bir zaman özgürlüğü tatmış ve ardından yaşamı ellerinden alınmıştı, peki ne uğruna?

 Hayatı boyunca tutsak edilmiş, belki de kısacık bir zaman özgürlüğü tatmış ve ardından yaşamı ellerinden alınmıştı, peki ne uğruna?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yaşlı adam beni serbest bırakmıştı ama ben dizlerimin üzerine çökmüş yaşadığın şoktan dolayı hareket edemiyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yaşlı adam beni serbest bırakmıştı ama ben dizlerimin üzerine çökmüş yaşadığın şoktan dolayı hareket edemiyordum.

Kara Arı— Hahah hainlere ne olduğunu hepiniz görmüş oldunuz. Tolga cesedi hallet, bu akşam odamda olacağım kimse rahatsız etmesin!

Bastonuna yüklenip hiç bir şey olmamış gibi çekip gitmişti, az önceki olanlar onun eseri değilmişçesine ölen ata dönüp bakmamıştı bile. Tolga, Gölgeye verdiği tabancayı elinden alıp yere doğru kan tükürdü.

Tolga— Elin amma ağırmış lan!

Etraftaki korumalar kendi işlerine dönmeye koyuldu. O sırada Gölge kanayan yarasına elini bastırıp dudaklarını ısırdı.

Gölge— Seni öldürmediğime dua et Tolga, henüz.

Gözyaşları içinde ölen ata bakan bir tek ben miydim gerçekten? Öfkeyle yerimden kalkıp Gölgeye doğru koşturdum. Yaptığından dolayı belki de ömür boyu ondan nefret edecektim, seçeneği olmadığını bilmeme rağmen. Hayır, bu doğru değil, her zaman başka bir seçenek vardır, olmalı, olmalıydı...

Gölge— Mars sen iyi misin?

Ellerimi yumrum yaparak göğsüne vurmaya başladım.

Mars— Bunu nasıl yaparsın?!

Darbelerime karşılık vermedi ve ona vurmama izin verdi. Tekrar ve tekrar vurdum, içimdeki öfke dinene kadar ama dinmeyecekti. Parmaklarıma kan bulaşmıştı, belki onun kanıydı belki de vahşice dövdüğü adamlardan kalan izlerdi. Her kiminse kırmızı lekeleri ellerimde görünce parmaklarım titremeye başladı. Yine de atı vurduğu gerçeği değişmeyecekti, onu sertçe çitlere doğru ittirdim.

Mars'ın GölgesiWhere stories live. Discover now