8. Bölüm

252 23 6
                                    

Youtube Video —> Little Mix - DNA




" Sen hayatımın anlamı olan Oh Sehun'sun. Ve bende senin hayatının aşkı olan sevgilin Lu Han."

Karamel rengindeki gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Haklıydı. Kendisini bir anda tanımasına mı ? Yoksa sevgilisini (!) tanımasına mı ? Dahada önemlisi sevgilisinin bir erkek olmasına mı şaşıracaktı ?

"Biliyorum biraz ani oldu ama bunların cevabını bilmek istediğini düşünüyordum. Kaza yüzünden hafızanı kaybettin. Sana herşeyi teker teker hatırlatacağım ve eski mutlu yaşamımıza geri döneceğiz. İlk başta sana bizi hatırlatacağım."

Dalgın dalgın bana bakıyordu. Sanki bir şey sormak istiyorduda soramıyordu. Ortada sessizlik vardı. Soluk sesleri ve cihaz sesleri dışında. Hala elini tutuyordum ve birbirimize bakmaya devam ediyorduk.

Onu gerçekten seviyordum. Son olanlardan sonra bunun farkına varmıştım ama lanet olası bir ego ve gurura sahiptim.

"Lu-han" Demişti küçük olan sessizliği bozmak istercesine.

Elimi onun yüzüne götürdüm ve onu tanıdığımdan beri özendiğim teni nazikçe okşdım. Gözüne salkım gibi düşen saçlarını kulağının arkasına atarken

"Efendim." dedim.

Onun tapılası teninde parmaklarımı gezdirirken. Beyazdı, bembeyaz, süt beyazı gibi. Eminim tanrılar bile onun tenini kıskanıyordur.

"Bana bizi anlatır mısın ?"

"Peki ya sen, kendin ?"

"Ben sende kendimi bulmak istiyorum Lu. Bizi tanımak istiyorum. Seni hatırlamak istiyorum."

Kalbim teklemeye devam ederken vücudumun ısındığını hissedebiliyordum. Neden bu kadar safsın Sehun ? Sana dokunmaya bile kıyamıyorum ama ellerim bu düşünceye karşı hareket ediyordu. Çünkü sana dokunma isteğim bu duygudan daha fazlaydı.

Pembe dudaklara odaklanmaya başlamıştım. Parmaklarım dudağın kenarını yavaşça okşuyordu. Ve sanki başım hipnotize olmuş gibi dudaklara doğru ilerliyordu.

Şimdi nefesi dudaklarıma çarpıyordu. Soluklarımız birbirine karışmışken Sehunun kokusuyla mest olmuştum.

"Hatırlayacaksın. Bizim için var olan, olacak herşeyi."

Ve o anda odaya sert bir şekilde damlayan Tao'nun sesiyle iş yarım kalmıştı. Sehun'u öpeme iştim.

Tao ellerini kollarını sallayarak konuşuyordu.

"Şey- ı ben böldüğüm için şe- özür dilerim i-isterseniz çıkabilirim yani devam edebil-irsiniz." bir yandan da kapıyı parmaklarıyla gösteriyordu.

"Böldün bir kere." kafamı yavaşça ona döndürürken söylüyordum ve kafamı yukarı kaldırdığımda sözümde tam olarak bitmişti. Tao'nun gözlerine soğuk bir ifadeyle bakmaya devam ettim.

"Ne oldu ne vardı ?"

Tao arkamdaki bedene bakarak konuşmuştu.

"Ben şey senin şey olduğunu bil-"

"Ne var demiştim ! Bu sorumun cevabı değil !" diye sertçe konuştuğumda karşımdaki duygusal çocuk irkilmişti.

"Şe-şerif seni merkeze çağırıyor. Acilmiş."

"Tamam."

Geri arkama dönüp mükemmel varlığa bakmaya devam ettim. Ama bir şeyin varlığı beni rahatsız ediyordu. Tekrar arkama dönerek.

My StrawberryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin