13-can you help me numb the pain?

3.2K 270 21
                                    

like crazy - jimin

Aralık perdenin arasından sızan öğle güneşi yatağının ortasında cenin pozisyonunda kıvranıp duran bedenin üzerine yansıyordu. Gözlerini sıkıca kapamış, avucunun arasındaki beyaz çarşafı var gücüyle kavrıyordu. Dün gece neredeyse hiç uyuyamamıştı. Diğer elinin altında peluş bir ayı vardı. Ağlamaktan kuruyan gözlerini aralayarak baygın bakışlarını odasında gezdirdi. Yatağın içinde sürünerek sırtını başlığa yasladı. Mırıldanıp duruyordu kendince.

Derin bir nefes bırakarak bacaklarını araladı. Üzerindeki beyaz tişörtü göğsüne değin sıyırdı. Islanan şortunu görerek titreyen elleriyle onu dizlerine kadar sıyırdı.

Erekte ve çoktan sızdırmaya başlayan aletine ona nazaran daha soğuk elini sardığında tıslayarak dizleri birbirine değecek şekilde kapadı bacaklarını.

Kalçalarını istem dışı çarşafına sürttüğünün farkında dahi değildi. Islaklığını penisine yaydı titreyen elleriyle. Göğsü aldığı derin nefeslerle inip çıkıyordu sabırsızca. Gözlerinin önünde patronunun silüeti belirip duruyordu.

Kendini çekmesi yetersiz gelmeye başladı bir süre sonra, tek isteği rahatlamaktı. Doruğa ulaşamamak onu sinir ediyordu. Dişlerini sıkarak kafasını geriye attı. Dudakları arasından sızan inlemeleri tutma ihtiyacı duymuyordu, yalnızdı çünkü.

Ellerini yatağın iki yanına yerleştirerek altına yerleştirdiği yastığa sürtünmeye başladı. Çok yorgun hissediyordu, çabucak kurtulmak istiyordu bu histen. Beceremedikçe hırslanıp duruyordu. Yastığın sert kumaşının deliğine yaptığı baskı ile ayak parmakları içe kıvrıldı.

Zirveye ulaşmayı dakikalar sonra başardığında titreyerek geldi, ellerini çekerek rahatça boşaldı, hassaslığına rağmen yetmemişti bu. Birkaç dakikanın ardından tekrar kendini çekmeye başladı.

Çalan kapı sesin umursamadı önce. Oflayarak işine devam etti. Kapı durmaksızın çalınınca ayaklandı, şortundan belli olan kabarıklığa küfrederek tişörtünü düzeltti, çıplak ayaklarını sürükleyerek kapıya ulaştı.

Baygın gözleri kapıdaki bedene mahmur bir şaşkınlıkla bakıyordu.

Taehyung'sa kırmayı düşündüğü kapı gözleri şişmiş, saçları dağılmış ve feromon bombası sayılabilecek kadar yoğun kokan Jungkook'u görmesiyle tuttuğu nefesi bıraktı. Korkmuştu, bu yüzden ilk yaptığı Omega'ya sıkıca sarılmak oldu.

"Tanrıya şükür iyisin Jeon." diye söylendi ,kolları arasındaki omeganın saçlarını okşarken  buldu kendini. Kendini geri çekerek onun yorgun yüzüne baktı.

Jungkook'un gözleri dolmuştu anında. Hiç olmadığı kadar duygusal olurdu kızgınlıklarında. Duyguları camdanmışcasına kırılgan bir hal alırdı bu zamanlarda. O bile şaşırırdı kendine.

"Bay Kim, ben, ben bastırıcı almayı unutmuşum. Geç de olsa aldım ama çok az etki etti. " diyebildi parmakları ile oynarken.

Zaten kızgınlıktan ötürü kırmızı olan yanakları bu sefer kovulma korkusu ile daha da kızarmıştı.

Taehyung gereksiz hızlanan kalp atışlarını bastırmayı deniyordu o sırada. Jungkook hiç görünmediği kadar masum ve tatlı gelmişti gözüne. Yüzündeyse her zamanki ifadesinin olması Jungkook'un bundan bir haber olmasını sağlıyordu tabii.

"Bir daha olmasın- dur düşeceksin."

bir anda vuran kızgınlık dalgası ile dizlerinin bağı çözülüvermişti.

"Odan nerede?"

Hiç olmadığı kadar yumuşaktı sesi. Jungkook sadece ilerideki aralık kapıyı gösterdi. Ses tonu onu içten içe mutlu etmişti.

arabella // taekook // omegaverse // textingWhere stories live. Discover now