-

322 57 51
                                    

Yine aynısı.

Nikolai sabah kalktı ve aynı saatte nehir kıyısındaki ağaçta insani beklemeye başladı. Bunları her gün yapmaktan hiç sıkılmamıştı ve görünüşe göre sıkılmayacaktı.

Ağaçta oturmuş nehir kıyısını izliyordu. Güzel koku yine etrafı sarmıştı. Nikolai hala bu güzel kokunun kaynağını bulamamıştı.

Derin bir iç çekti ve tekrar insanın gelip gelmediğini kontrol etti.
Ağaçta yerini düzeltmeye çalışırken yanlışlıkla dengesini kaybetti ve ses yaptı. Tam o sırada insan ise nehir kıyısına gelmişti.

Sesin kaynağının geldiği yere kafasını çevirdi ve uzun uzun ağaca baktı.

"Birisi mi var?"

Nikolai onun sesini ilk defa duyuyordu. O kadar güzel, sakin ve dinlendirici bir sesi vardı ki..
Ama hala korkuyordu. Ondan değil olabilecek şeylerden korkuyordu.

Ağaçtan yavaşça indi ve ses vermeden gitmeyi denese de insan olduğu yere doğru gelmeye başlamıştı. Hızlı olsa bile ses çıkaracaktı ve belkide onu korkutacaktı.

Nikolai ne yapacağını bilememiş bir şekilde etrafına bakıyordu. Ondan kaçmak istemiyordu, ona zarar vermek veya korkutmak istemiyordu.

En sonunda yavaşça kafasını ağacın arkasından uzattı ve onun gözlerine baktı. İkisi göz göze gelmiş sadece birbirlerine bakıyordu. İnsan ne kaçmış çığlık atmıştı, ne de ona saldırmıştı. Kulaklarını biraz kaldırıp ona baktı. Hala ne yapacağını bilemiyor, vücudu ona buradan uzaklaşması için uyarı veriyordu.

"Merhaba..?"

Nikolai, insanın ona seslenmesiyle şaşırmıştı. Ona cevap vermek istiyordu, ama yapamıyordu. Kelimeler boğazında düğümleniyordu sanki tilkinin. Yinede en sonunda birkaç kelime söylemeyi başarabilmişti.

"Merhaba"

"Sen canavar değilsin ki?"

Nikolai duyduğu cümleyle kaşlarını hafif çattı ve karşısındaki nazikce gülümseyen insana baktı.

"Tabikide değilim!"

"Bu nehirin söylentisi sana mı ait?

Nikolai birkaç saniye sustuktan sonra cevap verdi.

"Evet.."

Siyah saçlı, nikolaiye birkaç adım atınca nikolai ise refleks olarak geriye doğru gitti. Ondan korkmuyordu ama yinede insanlara güvenmek istemiyordu.

"Sana zarar verecek değilim."

"Benden korkmamana şaşırdım."

Siyah saçlı duyduğu şeyle birkaç kere gözlerini kırpıştırdı ve tekrar ona döndü.

"Canavar falan değilsin. Senden korkmam için bir sebep yok. Kediye benziyorsun! Kedi misin?"

"Hayır ben bir tilkiyim."

"Biliyorum"

Nikolai kaşlarını daha çok çattı ve somurttu. Şimdiden onunla uğraşmaya mı başlamıştı bu insan?

"İsmim fyodor, fyodor dostoyevski."

"İsmin çok uzun"

Nikolai, bu ismi nasıl hafızasında tutacağını düşünürken aklıma mükemmel bir fikir geldi.

"Sana fedya diyorum o zaman!"

"Fedya..??"

Siyah saçlı kıkırdadı ve kafasını salladı. Bir tilkiden böyle bir isim almak.. düşünmemişti bile.

"Benim ismimde nikolai gogol."

"O zaman bende sana bir isim bulayım."

Nikolai heyecanla ona bulacağı isimi beklemeye başladı. Şu an ne hissettiğini bilmiyordu ama yalnızlık duygusu tamamen silinmişti.

"Kolya."

Nikolai gülmeye başladı ve sonrasında duraksayıp ona baktı.
Oda gülümsüyor, o güldükce gülüyordu.

"Yine gelecek misin kolya?"

Nikolai söyleyemedi. Ben her gün burdayım, her gün seni izledim, senin hakkında tahminler yaptım, seni bekledim diyemedi.

"Evet."

"O zaman yarın yine bu saatlerde gelicem. Yine buluşalım."

Nikolainin şu an kalbi bir başka hızlı atıyordu. Dışarıya duyulmasından korkmaya bile başlamıştı. Yutkunup cevap verdi.

"Tamam"

En sonunda ikiside birbirine el sallayıp ayrıldılar. Nikolai ise orada birkaç dakika daha beklemişti. O insan insan korkmamıştı, ona zarar vermemişti. Aksine sanırım... Sanırım arkadaş olmuşlardı. Sahi.. arkadaş neydi ki?

Fallendown | FyolaiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang