-

258 49 34
                                    

Dün gece babasıyla büyük bir kavga etmişti siyah saçlı.

Ona karşı çıkmıştı. Kavga büyüyünce ise köyden uzaklaşıp kendini güvende hissettiği kişinin yanına gitmişti. Onların tehlike dediği ama fyodorun tamamen güvende hissettiği tilki nikolainin yanına.

O... Hiç de canavar değildi ki? Ne fyodora saldırmıştı, ne ısırmıştı ne de güç kullanmıştı. Anlatılanlardaki gibi canavar değildi nikolai.

Babasına onu anlatmaya çalıştığında hiç beklemediği kadar büyük bir tepki aldı ondan. Hayatı boyunca saygı duyduğu ve hayranı olduğu o adam fyodora sert bir tokat atmış ve aşağılayıcı şeyler söylemişti.

Aslında doğruları söylemek gerekirse fyodor o nehirin yanına canavarı öldürmek için gitmişti. Babası ona bu canavardan bahsettiğinde onu öldürürse daha iyi bir konuma geleceğini düşünmüştü.

Nehire ilk gittiği gün kimonusunun altında bir katana saklıydı. Canavarı öldürüp kellesini babasına götürmeyi o kadar çok istiyordu ki tarif edilemez bir arzuydu.

Köydeki her kes fyodora saygı duyuyordu. Dediği şeyleri yerine getiren korkulan ve acımasız birisi olarak görünen biriydi o. Babasının oğluydu bir tanecik gururu.

Şimdi ise babasının suratını görmek bile ona acı verecekti.

"Sonunda evin yolunu bulmuşsun fyodor."

Fyodor ses geldiğinde kaskatı kesildi. İlk başta konuşamasa da lafları zihninde toplamıştı.

"Tilkiler bir canavardır fyodor."

Fyodor içinden söylendi.

Kolya bir canavar değil.

Yinede sadece babasına karşı başını sallamakla yetindi.

"Gel de sana biraz geçmişi anlatayim madem. Bak.. şimdiden o tilki senin beynini yıkamaya çalışmış fyodor. "

Fyodor yumruğunu sıktı. Şu an onun gözüne bakmak istemiyordu eğer bunu yaparsa tüm nefreti bir anda açığa çıkabilirdi.

"Geçmişte tilkilerle birlikte bizim halkımızı öldürmeye çalışan kişiler infaz edildi. Onlar hain fyodor. Tilkilerin tarafında olan kişilere bizim atalarımız hoş bakmazdı. Eğer.. eğer böyle yapmaya devam ederse annenin ruhu nasıl rahat edecek? Ölmek mi istiyorsun fyodor? Bana acı çektirmek mi istiyorsun? İsgence mi istiyorsun?"

Fyodor duyduğu şeylerle kaskatı kesilmişti. Annesi gelmişti aklına. Canından bile çok sevdiği annesi..
Tilkiler tarafından öldürüldüğü söylentisi ondan yıllarca saklansa da bunu 14 yaşında öğrenmişti.

"Bunu istemiyorum."

"Anneni öldürenlerin tarafında olacaksan gözüm görmesin seni fyodor."

Fyodor gözlerinin dolduğunu hissedebiliyordu. Avucuna tırnaklarını geçirdi ve derin derin nefes almaya başladı.

"Hatanı anladığını umuyorum oğlum."

Fyodor ifadesiz bir şekilde zemine bakıyordu. Şu an bir şey hissetmiyordu ama göz yaşlarının yanağından damladığını hissediyordu.

______________________________________

Fyodor dediği gibi o gün hiç gelmemişti. Nikolai de dediği gibi tüm gün boyunca onu nehir kıyısında beklemişti.
Hatta onun için meyveler bile toplamıştı. Hepsini özenle seçmiş, o kadar dikkat etmişti ki belkide saatler sürmüştü toplaması.

Kulübenin içine girdi ve sepeti yavaşça oraya bırakarak üzerine bir örtü bıraktı.

"Fedya yarın gelecektir. O zaman birlikte yiyebiliriz."

Gülümseyerek kulübeden çıktı ve her zaman ay ışığını izleyerek uyuduğu ağacın yanına uzandı. Bu sefer biraz daha sağa kaydı.

"Fedya sanırım buraya yatmıştı."

Kendi haline bile güldü o an. Sadece kendi halinde takılan biriydi işte. Gözlerini yavaşça kapattı ve uyumaya çalıştı.

Fallendown | FyolaiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora