-

324 58 27
                                    

O gün nikolai hayatında hiç olmadığı kadar mutlu gitmişti uyumaya. Artık yalnız hissetmiyordu. Ay ışığında bugünkü konuşmalarını tekrardan düşünmeye başladı. Uyuyana kadar tekrar, tekrar ve tekrar.

Sabah olduğunda ise büyük bir heyecanla yattığı yerden kalktı ve üzerini düzeltti. Saçındaki örgüyü çözdü ve tekrar örmeye başladı.

Buluşmalarına daha ne kadar vardı? Küçük bir çocuk gibi hayecandan yerinde duramıyordu ve vakit hiç geçmiyor gibi hissediyordu.

"Acaba bugün fedya hangi renk kimono giyer."

Ormanda terk edilmiş bir kulübede eşyaları vardı. Öyle çok büyük eşya değildi bunlar. Giyecek giyisileri falan vardı işte.

Beyaz kimonoyu üzerine giydi ve kuyruğundaki lekeye bir göz attı. Şu sn üzerindeki tek renk o küçük kırmızılık olabilirdi çünkü şu an gerçekten bir kar topuna benziyordu.

______________________________________

Nehir kenarına gittiğinde siyah saçlı, bugün daha erken gelmiş hatta nehirin yanında oturup onu bekliyordu. Nikolai bir çocuk edasıyla koşarak yanına gitti ve gülümseyerek yanına oturdu.

"Fedyaaa!"

"Ah, hoşgeldin kolya."

Fyodor gülümseyip ona döndü.

"Bembeyaz olmuşsun."

"Evet biraz öyle oldu"

Nikolai oturduğunda dizlerini kendine çekti ve kafasını dizlerine yasladı.
Birkaç dakika sessizlik olsa da yinede huzurlu geliyordu ona.

"Kaç yaşındasın kolya"

Nikolai kulaklarını bir kedi gibi yukarı kaldırıp bakışlarını fyodora çevirdi.

"21"

Fyodor duraksadı ve kaşlarını yukarı hafifçe kaldırdı. Şaşırmış bir ifade kaplamıştı yüzünü.

"Yarı tilkilerin daha uzun yıllar yaşadıklarını sanıyordum. Yani.. duyduğuma göre senin görünümünde olan bir tilki tam 400 yaşında bile olabiliyor."

"NE"

Nikolai sesini kontrol edememiş hafif bağırır gibi olmuştu. Asıl şaşırdığı şey fyodorun söylediği şey değil"tilkiler" kavramıydı. Kaç tane tilki vardı?

"Neden bu kadar şaşırdın kolya yoksa bilmiyor muydun?"

"Hayır! Sadece.."

"Sadece ne?"

"Başka tilkilerin olduğunu bilmiyordum."

Fyodor kıkırdamasını tutamadı ve bir elini nikolainin başına götürdü.

"Tabikide başka tilkiler var."

"Ben.. bunu bilmiyordum. Yani biliyordum ama hep bunun hayalini kurdum."

"Yalnız hissediyordun değil mi kolya?"

Fyodor, aynı bir kedi sever gibi nikolainin başını okşamaya başladı.

"Yalnız hissetmene gerek yok. Artık buradayım."

Nikolainin beyazlığına bir kırmızı renk daha eklendi. O renk ise yanaklarındaydı. Bunu fark eden fyodor gülümseyip önüne döndü.

"Sen kaç yaşındasın peki?"

"21"

Bu bir tesadüf müydü? Aynı yaştaydılar. Nikolai günlerce izlediği insana karşı ilgisi daha da artmaya başlıyordu.

"Peki sana bir şey daha sorabilir miyim fedya?"

"Tabi"

Nikolai tam cümlesini toplayıp dile getirecekken duyduğu ayak sesiyle panikledi. Fyodor ise hemen arkasını döndü.

"Kolya git."

Fyodor, son olarak onu kolundan yakaladı ve eline kırmızı, pofuduk bir şey bıraktı. Nikolainin bakmak için zamanı yoktu. Yakalanırlarsa bu fyodor için kötü olabilir, yeni bir söylenti yayılabilirdi. Sonuçta o bu nehirin söylentisinin yayılmasına sebep olan kişiydi.

Hızlıca oradan uzaklaştığında nefeslenmek için ağacın birinin yanında durdu ve avucunu açtı.

Kırmızı, yuvarlak pofuduk bir top. Bu genelde süs için kıyafetlere takılıyordu. Yani en azından nikolai gördüğü kişilerden birkaçında bu şeyi görmüştü.

"Kırmızı.."

Kuyruğunu kaldırdı ve onunla ne kadar uyumlu olabileceğini düşündü. Hemen gülümseyerek kimonosunun kemer tarafına taktı ve etrafında döndü.

"Teşekkürler fedya.."

Fallendown | FyolaiWhere stories live. Discover now