4.Bölüm: Aile sıcaklığı

773 44 16
                                    

ASLINDA DAHA ERKEN ATACAKTIM AMA KÜÇÜK İÇİME SİNMEYEN YERLERİ SİLDİM

YILDIZI PARLATMAYI UNUTMAYINNN🌟

SİZİ SEVİYORUM İYİ OKUMALARRRR🤍

"De bakayım yavrum Gülümser anne'" dediğine kahkaha attım. Annemi özlediğimi söylediğimden beri kendine anne dedirtmeye çalışıyordu. "Ta-tamam Gü-gülümser anne" dediğimle yumuşacık olan kadın "hadi ben mutfaktayım, açsınızdır şimdi." Biraz açtım ama burada yemeye çekinirdim. "Zahmet e-et-meyin, ben t-tokum z-zaten."

Kaşlarını çatmış bana bakmıştı kadın, yanıma adımlayıp bir elini karnıma atmış bastırıyordu. Ben ne yaptığını anlayamazken dahada çatıldı kaşları. "Hani toktun?! Tok karın dediğin taş gibi olur, bune böyle yumuşacık lastik gibi!" Dediklerine gülmemi tutamayıp kahkaha attım. Ben gülünce onunda yüzünde bi gülümseme oluştu. "Hadi ben mutfaktayım." Dedi ve yanımızdan kalktı.

O kalkınca bende kalktım. Kendi evimde 'her şeyi' ben yaparken burada sadece onun çalışması ve bunu benim için yapması kendimi kötü hissetmeme yol açardı.

Arkasından pıtı pıtı ilerlerken arkasına döndü. "Yavrum geçsene içeri." Omuz silktim.
"Ya-yardım e-edeceğim." Kaşlarını çatmış bakıyordu, bu kadın niye habire kaşlarını çatıyor. "Olmaz." Net bir ifadeyle söyledi ama bende Ege'ysem yardım edecektim. Kulağıma yaklaştım. "Size anne dememi istemediniz mi? Ben küçükken anneme hep yardım ederdim.." kadın anında yumuşarken hemen toparladı. "İyi gel bari." Kocaman gülüp arkasından ilerlemeye başladım. Kadının yüzünde bir gülümseme vardı.

"Al bunları oğlum." Salatayı ben yapacağım için önüme salata malzemelerini koydu. Teşekkür edip marulları yıkadım. Aslı tey-
Aslı anne içeride camış gibi yayılan Araf'a sahte bi sinirle konuştu. "Gel şurayadi biraz şu oğlanı örnek al, anca yat camış gibi!" Dediğine gülüp arkamı baktım. Araf arkamda durmuş "ne yapayım?"  Diye soruyordu. "S-sofrayı ku-kurar mısın?" Yanıma yaklaşıp yanağımdan makas aldı ve tabakların olduğu yere ilerledi. Bu haraketi neden kalbimi hızlandırmıştı?

Araf masayı kurmuş oturuyordu yaptığım salatayı masaya koyarken üzerimde hissettiğim gözler yine kalbimi hızlandırıyordu.. neden? Neden kalbim bu kadar hızlı atmaya başladı? Düşüncelerimi bölen Araf'ın konuşması oldu. "Anne, kaç yıllık oğlunum bir kere bile bana böyle bakmadın?!" Sahte bir kırgınlıkla kurduğu cümleyle sanki saçlarım uzunmuş gibi o'na doğru savurdum. Bu hareketime hepimiz güldük. Burası ev gibi hissettiriyordu.  Neden bilmem kendi evimde hissedemediğim aile sıcaklığını hissediyordum.

Yemeğimizi gülüp konuşarak geçirmiştik. Mutfağı toplamak için Gülümser anneyle beraber ayaklandık. Biz mutfağı düzeltirken Araf'ın telefonu çaldı. İçimdeki kim arıyor acaba dürtüsünü bastırmaya çalışırken Araf "ablam görüntülü arıyor!" Dedi sevinçle bu tepkisine gülmek istedim ama kendimi tuttum. Hemen aramayı yanıtladı.

"Ablammmm!" Karşı taraftanda oldukça neşeli bir ses geldi. "Napıyonuzzz" sevinçle konuştu Gülümser teyze, aman anne "hiç, Ege oğlum geldi yemek yedik onları toparlıyoruz."

"Ege mi geldi?! Şu meşur Ege, Araf'ın her gün telefonda iki saat anla-" gerisini duyamamıştım. Telefon kapanmıştı. "internet kötü herhalde"  berbat bi yalandı. "Te-tekrar a-arar mısın?" Bi küfür mırıldandığını duydum. O an ne kadar saçma birşey dediğini düşündüm.

"T-tamam so-sorun yok." Önüme dönüp bulaşıkları körüklemeye devam etmiştim. O an aklıma gelen şey nedensiz bi şekilde gülmemi sağladı. Cidden beni anlatmış mıydı? İyide ben onun neyiydim ki...

"Ben artık gideyim saat geç oldu." Ayağa kalktıp Gülğmser annenin yanına adımladım. "Te-teşekkür ede-rim h-her şey için" Yüzüne kocaman gülümseme kondurdu. "Yine gel yavrum." Gülümsedim. Ayakkabılarımı giyip gidecekken Araf'ın sesini duydum. "Beni beklesenee!" Merdivenlerden inerken üzerine kot ceketini giymeye çalışıyordu. Ayakkabılarımı giyip onu bekledim "hadi gidelim."

"Te-tek gi-giderim." Belimden tutup hafifçe ittirdiğinde kalbimin deli gibi çarpışını duymaması için dua ediyordum. "Hem daha konuşamadık" ah doğru Gülüşan hakkında birşey diyecekti bana. Asansöre girdiğimizde hala eli belimdeydi. Bu kalbimi deli gibi hızlandırırken kalbimin sesini duyabiliyorum. Hemen belimdeki elinden kurtulmak için bi hamle yaptım lakin o dahada kendine çekti.

"Kalbin çok hızlı atıyor..." siktir al işte duymuştu. Sıçtın Ege sıçtın o an aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Ka-kapalı a-alanlar." Dedim sadece oda anlamış gibi kafa sallamış ve rahatlatmak istercesine saçlarımdan öpmüştü.

Hassikdir.

Hayır şu an olmazdı! Yıllardır girmediğim ergenliğe şu an giremezdim! Asansörün açılmasıyla hızla kendimi dışarı attım hayır ilk hiç böyle olmamıştım ne oluyordu böyle ense köküme kadar kızardığımı hissederken arkadan hafif bir kıkırdama geldi. Fazla ilerlediğim için koşarak yanıma geldi. Ve kolunu omuzuma attı. İNADINA YAPIYORDU!

"Tamam ya patron sakin ol. Niye kızardın bu kadar."  Sinirleniyordum. Omzumu hafif çekmemle elini çekti. "T-ta-tamam ha-di u-uzat-ma!"  Kıkırdadı kekemeliğimden böyle ciddi anlarda çok nefret ediyordum. Tekrar kolunu omuzuma attığında cidden sinirlenmiştim. "Y-yı-yılışmasana be a-adam!"  

O an ne dediğimi tam anlamasamda birkaç saniye sonra ne dediğimi algılamıştım. Benden hafif uzaklaşmıştı "özür dilerim." Yüzü gayet düzdü fakat kırılmıştı.  Derin bi nefes aldım. "Ö-öyle de-deme-"

"Sorun değil" sesi oldukça soğuktu. Bu boğazıma bi yumru oturtmasına sebeb oldu. Normalde böyle olmamıştı kaç defa yaşamıştım bu tarz olaylar fakat hiç biri böyle kalbimi acıtmamıştı...

Visâl/25.08.23

Nasıl gidiyor beğendiniz mi kurguyu

KEKEME (BxB)Where stories live. Discover now