11. Bölüm: Aşk-ı itiraf

381 29 30
                                    

🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Medya: PARLA- NORM ENDER

100 yıl, koskoca yüzyıl. Çok değişik ve anlamsız bi mutluluk var içimde.

Nice yüzyılların olsun Türkiye.                🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷


Bu çatı en sevdiğim çatı olmuştu sanırım. Ağır Demir kapıyı ittirip içeri biraz göz gezdirdim. Aradığım bedeni buldum. Buldum bulmasına ama durgundu. Çok durgundu. Niye böyleydi ki şimdi. Öylece boşluğa bakıyordu. "A-Araf!" Boşluktaki bakışlarının hedefi bu sefer bendim.

"Ege, ne işin var burda?" Omuz silktim. "Gü-Gülsüm bu-burada old-olduğunu sö-söyledi."
Az önceki durgun Araf gitmiş, yerine gülümseyen bi Araf gelmişti. "E hoşgeldin o zaman, gel." Dedi yanındaki yeri patpatlayarak.  Yanına doğru ilerledim. Her adımımda kalbimin atışını ağzımda hissediyordum. Derin bi nefes aldım. Yanındaki boşluğa oturdum.

"Hayırdır niye aradın beni?" Çok güzel bir soru ben Seni niye aradım. "H-hiç, ö-öyle." Onaylar mırıltılar çıkarttı. "Bu gün dışarda bişeyler yapalım mı?" Bu bi randevu mu Allahım. "N-ne gibi?"

"Ablam gelecek bu gün, onu alırız. Onu alana kadar beraber takılırız. Hem ablamla da tanışmış olursun."

"Ma-Mabel se-seven?" Kıkırdadı. "Evet Mabel seven." Yüzündeki kocaman gülümsemesiyle söylediklerine bende sevinmiştim. "N-ne za-zaman ç-çı-çıkacağız?" Bi kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. "Okuldan çıktıktan sonra diye düşündüm ama işin yok değil mi? Varsa sorun yok buluşma işini erteleyebiliriz." İki yana salladım kafamı "y-yok" zaten omzumda olan eliyle dahada sarmaladı beni. Şu an resmen sarılıyorduk.

***

"Hadi çıkalım." Kafamı salladım. "Ge-geldim."
Okuldan çıkmış boş boş yürüyorduk. Henüz ikimizde konuşmamıştık. Hoş. Be konuşacağımı bilmiyordum veya nasıl davranacağımı. Eskisi gibi davranamam çünkü oda beni seviyor ama fazla yakın davranamam çünkü o onu sevdiğimi bilmiyor. Off

"Ne yapalım?" Bilmem anlamında Omuz silktim. "Sahile gidelim mi?" Güzel olurdu. "O-olur" kocaman gülümsedi. "Ee anlat. Senin hakkında pek bi' şey bildiğim söylenemez." Şapşik ısırasın geldi şu an. "N-n-ne s-s-söy-lememi is-istersin?" 

'Hmm' diye bi mırıltı çıkarttı. Bi insan nasıl bu kadar yakışıklı ve tatlı olabilir Allahım. "En sevdiğin renk?" Düşündüm. Belirli bi renk yoktu aslında "cı-cırtlak ol-olmayan tü-tüm re-renkler." Dudakları hafifçe iki yana kıvrıldı. "Ama birini seçmen lazım." Düşündüm. Sanırım seçseydim kahverengini seçerdim. Gözlerinin rengi.. "ka-kahve"

Araf'tan

"Ka-kahve" yutkundum. "Değişik bi seçim." Kafasını salladı. Geri kalan yol boyunca çok fazla konuşmamıştık. Ama onun hakkında bir sürü şey öğrendim. Mesela, en sevdiği yemeğin yaprak sarma olması, sert kahve sevmemesi, Mabel Matiz hayranı olması vb.

Şimdi ise sahilde öylece oturuyorduk. O yanımda nefes alırken bile kalbim o kadar hızlı atıyor ki.

"Be-benim bi-bir-bir şey sö-söylemem ge-gerek." Dediği cümle ile kalbim zaten yeterince hızlı atarken daha da hızlandı. "gerildim, ne diyeceksin?" Her ne kadar sesimi sabit tutmaya çalışsam da başaramadım. "B-ben bir-birinden ho-hoşlanıyorum"

duyduğun cümle ile dünyam başıma yıkıldı. Hoşlandığı biri mi vardı cidden. O kalbime saplanan bıçak darbesiyle vücuduma bir acı yayıldı. Aşk acısı bu muydu? "Bi-bir şey de demeyecek misin?"

Güçlükle yutkundum. Boğazındaki yumru gitmiyor aksine daha da büyüyor du. "K-kim?" Sesim titremişti.

Gözlerimin dolmaması için büyük bi savaş veriyordum ama dayanamayacak gibiydim. "S-sen" dedi gözlerini kaçırarak. Bi süre boş boş yüzüne baktım.

Beynim işlevini durdurmuş, kontrolü kalbim ele almış gibiydi. Beynimin yeni yeni idrak ettiği cümle ile gözlerim fal taşı gibi açıldı. Benden mi hoşlanıyordu. Hoşlandığı kişi ben miydim? "Ne?" Ses vermedi. "C-ciddi misin? Be-benden mi hoşlanıyorsun. Şaka yapmıyorsun değil mi?" İki yana salladı kafasını. Allahım sevinçten havalara uçabilirim sımsıkı sarıldım. "Ku-kuzenin b-bana se-se-seninde be-benden hoş-hoşlandığını söyledi." Kocaman gülümsedim. "Doğru söylemiş. İlk gördüğüm günden beri deli gibi seviyorum seni. Klişe gelebilir ama seni ilk gördüğümden beri çok seviyorum seni." Hala Sımsıkı sarılıyordum onunda eli sırtımla buluştuğunda gülümsemem dahada büyüdü. Bu gidişle ağazım yırtılacaktı.

Biraz daha oturduk. Ne kadar oturduk bilmiyorum ama oturduk. "Gidelim mi? Ablamı havaalanından almamız gerekiyor." Kafasını salladı.

Çağırdığımız taksiye parayı uzatıp indik arabadan. "Abi bekleyebilir misin?" Kafasını salladı adam. Elimi omzuna atıp kendime çektim. İçimde artık değişik bi his vardı. Neden bilmem, tarif edemediğim bi his...

***

"Abla!" Beni fark etmesi için elimi salladım. Ablamın bakışları bana döndüğünde kocaman gülümsedim. Bize doğru gelmeye başladı "Evine hoşgeldin." Sımsıkı sarıldık.

KEKEME (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin