"Yüzün..." dedim tuhaf bir tınıyla. Kuzgun Vladimir gece kadar karanlık gözlerini gözlerimde gezdirerek "Ne oldu Ayda Sancaktar? Bu dünyada tek yaralı insanın sadece sen olduğunu mu sanıyordun?" dediğinde gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatıp açtım...
Harika bir bölüm ile karşısınızdayım. Hepinize iyi okumalar bebeklerim ❤️
Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? -Nazım Hikmet
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
13. BÖLÜM
Ben Kuzgun'un bana hazırlamış olduğu kahvaltıyı yemekle meşguldüm. Kuzgun ise yarım saattir telefonda birileri ile konuşuyordu. Kuzgun'u göz ucuyla izleyerek on ikinci zeytini ağzıma atıp çiğnedim ve hemen ardından omletin son kalan parçasını da ağzıma attım. Kuzgun'un yaptığı omlet enfesti. Ve ben sanırım hayatımda ilk defa bu kadar enfes bir omlet yiyordum.
"Siz nasıl emrettiyseniz öyle olacak komutanım."
Kuzgun'un söyledikleri omletten daha çok ilgimi çekerken konuşmalarına kulak verdim. Bu sırada Kuzgun telefonu kapatıp kahvaltı masasına doğru geldi ve ayakta birkaç bir şeyler atıştırmaya başladı.
"Ne oldu? Üstlerinden emir mi geldi?"
Kuzgun ağzına salatalık atıp başını sallayarak konuştu. "Sen kahvaltını yap. Masaya falan dokunma ben gelince hepsini hallederim. Ayrıca tekrardan falan acıkırsan dışarıdan bir şeyler söyle. Sakın sen yemek yapma. Uzan dinlen… Ben eve gelince sana yemek yaparım." Söylediklerinin arasından sadece dışarıya çıkacak olması ilgimi çekerken merakla ona baktım. "Sen dışarıya mı çıkacaksın? Nereye gideceksin?" Gözlerime kısa süreliğine küçük bir bakış atıp omuz silkerek arkasını döndü ve mutfaktan çıkarken konuştu. "Dışarıda işlerim var."
Oturduğum kahvaltı masasından kalkıp peşine düştüğümde Kuzgun merdivenlerden çıkarken konuşmaya devam etti. "Odama geçip üzerimi değiştirmem gerekiyor. Sen kahvaltını bitirdiysen salona geç otur ve kendine bir film aç, izle." Bıkkınca nefesimi dışarıya verip "Telefonumu kırmıştın ya… Acaba ne zaman yeni bir telefon almaya gidebiliriz?" dediğimde Kuzgun merdivenlerin başından tişörtsüz, çıplak bedenini sarkıtarak bana baktı ve elindeki telefonu salladı. "Atıyorum tut…" Ben şaşkınca ona baktığımda o hiç beklemediğim bir anda telefonu bana attı ben ise beceriksizce telefonu yere düşmeden kıl payı yakaladım. "İçinde yeni bir hat ve yeni bir numara var. Ayrıca Burcu'nun numarasını bulup içine kaydettim. Ve ben yokken sıkılırsan Celasun'u ara. O da telefonda kayıtlı."
Söyleyeceğini söyleyip odasına girip kapıyı kapatırken ben elimdeki İPhone 14'ü inceleyerek salona geçip oturdum. İlk önce hemen Gmail'e girip mail hesabımı açtım. Ama tabi bu sırada şifresini değiştirmeyi de unutmadım. Son yaşananlardan sonra yapmam gereken bir şeydi… Üstelik Gmail hesabım benim için çok önemliydi. Tüm işlerimi bazen mail üzerinden yapıyordum. Gmail hesabımı açtıktan sonra adından da hemen kişilerim listesine girip baktım. Sadece üç kayıtlı numara vardı. Biri Burcu, diğeri Celasun ve üçüncü numara ise Kuzgun'a aitti. Fakat kendi numarasını farklı bir şekilde kaydetmiş olması gülümsememe neden olmuştu. Çünkü Burcu ve Celasun'u ismiyle kaydederken kendisini MASKENİN ARDINDAKİ diyerek kaydetmişti. Ve bu benim nedensizce hoşuma gitmişti…
