Vadi

45 4 7
                                    

Burası Beykoz'un deniz gören tepesinde sessiz, huzurlu Vadi konakları. Etrafı kilometrelerce ormanlık alanlarla çevrili, hafif bir esintiyle evinizin yakınındaki ağacın dallarının sesini duyabilir, yapraklarının alkışlarını dinleyebilir, kuşların ötüşü ile müzikal bir şölen yaşayabilirsiniz.

Çevredeki emlakçılara en fazla boş villa olup olmadığı sorulan sitede bizimki. Öyleki ben bile burada oturmak için aylarca sıra bekledim. Gerçi Fırat'ı buna ikna etmem hiç kolay olmadı, ama önemli olan şu an burada oturuyor olmam. İstanbul sosyetesinin kıskançlıkla çevirdiği yüzleri ise hiç umurumda değil.

Şu an karşımda oturan kadın mı?

O Feryal. Şuan bana kocasının ona dün akşam nasıl masaj yaptığından bahsediyor. Masajdan sonra gevşettiği vücudunun iplerini, buradan tutup gerebilirim halbuki. Çünkü bilmediği bir şey var. Kocası neredeyse her akşam, mutlu yuvasına ve biricik karısının yanına, evine gitmeden önce siteye çok da uzak olmayan uluslararası masörlerin çalıştığı bir masaj salonunda masaj yaptırıyor.

Feryal'e gülümsüyorum.

"Çok şanslısın şekerim, Fırat en son ne zaman bana masaj yaptı inan hatırlamıyorum" derken elbette ciddi değilim. Fırat ile yaklaşık üç yıldır evli olmamıza rağmen aslında aynı yatağı dahi paylaşmıyoruz. Ama bunu bizim kızların, özellikle de Feryal'in bilmesine hiç gerek yok.

Feryal, kırmızı ojeli tırnaklarını süzüyor. Üstünlüğün onda olduğunu düşündüğü için gülümsüyorum, ben olsam kendimi benim gibi biriyle kıyaslamazdım.

"Candan'ı duydun mu?" diyor sonra heyecanlanarak. Candan, Feryal'in yanındaki villada oturuyor. Muhtemelen daha bu sabah kulağıma gelen, kocasının Dubaililerle yaptığı iş sözleşmesinden bahsedecek.

"Hayır, ne olmuş?" diyorum, merak ettiğimi göstermek için ona doğru eğiliyorum.

"Kıvanç Dubaililerle anlaşmış. Resmen ortak oldular. Düşünsene Candan her ay Dubai'de. Sürekli resim atıp, nispet yapacak. Şimdi başka bir şeyden de bahsetmez. Dubai aşağı, Dubai yukarı.."

Bir süre sonra Feryal'i dinlemeyi bırakıyorum. Feryal böyledir. Başkalarının hayatlarına o kadar dahil olmuş ki, kendi hayatının farkında değil. Kocasının onu aldattığının farkında değil. Çocuklarının kimlerle görüştüğünün farkında değil. Tek derdi bizimle yarışmak. Yarışta kaybettiklerinin önemi yok, onun için önemli olan kazanan olmak.

"Ama böyle olmaz ki! Beni dinlemiyor musun sen? Bak diyorum sana Fırat'ın da artık bir varise ihtiyacı var. E artık üç senedir evlisiniz. Otuz beşte oldun ya hani. Benden söylemesi, gözü dışarıya..."

Feryal'in ne zaman konu değiştirdiğini yakalayamıyorum. Ama yakaladığım noktada damarıma basmaya yeltendiği pek aşikar.

Gülümsüyorum.

"Feryal" Sözün bana geçtiğini fark etmesi için adı ile sesleniyorum.

Feryal ile göz temasını keserek, oturduğum koltuktan kalkıyorum. Camın önüne geldiğimde karşımda tüm site ışıltısı ile duruyor.

"Feryal, Feryal, Feryal" diyerek tekrar Feryal'e dönüyorum.

"Eğer on dokuzuncu yüzyılda yaşıyor olsaydık inan bana gerçekten bir varise ihtiyaç duyardık. Ama Fırat tüm enerjimi hala ona ayırmamda ısrarcı" diyerek gülümsememi genişletiyorum.

Kocasından istediği ilgiyi her zaman bulamadığı için suratı düşüyor. Ama ona kendini kötü hissettiren ben değilim, kendi zayıflıkları. Mesela hiç bir zaman kendimde zayıf yön bırakmam.

VADİWhere stories live. Discover now