Davet

19 4 7
                                    

Fırat tüm sevimsizliliği ile sesleniyor.

"Bir tanecik karıcığım ben geldim!"

Hazırlığım bittiği için oturduğum tuvalet masasından ona bakış atıyorum.

Yaslandığı kapıdan doğrulup bana doğru bir iki adım atıyor. Düz durmakta zorlanıyor. Yanıma yaklaştığında sebebini anlıyorum.

"Bu saatte içtin mi sen?"

"İçtim. Başka türlü güzel karımla bu akşamı geçiremezdim" komik bir şey söylemiş gibi gülmeye başlıyor. Bakışlarımı ondan gizlemeden, tiksinerek bakıyorum.

"Gel sana kahve yapayım" diyerek oturduğum sandalyeden kalkıyorum. Ayşe çoktan gittiği için kahveyi ben hazırlayacağım. Ayşe olsaydı da yine ben hazırlardım çünkü o Ayşe'nin hazırlayacağı bol köpüklü lezzetli kahveleri hak etmiyor.

Islık çalarak peşimden geliyor.

"Elbise vücuduna çok iyi oturmuş" dediğinde onu duymamazlıktan geliyorum. Siyah, çapraz kesim elbisem gerçekten vücuduma tam oturdu ama konumuz bu değil. Tek derdim bir an önce bir Türk kahvesi hazırlayarak onu biraz sonra katılacağımız davete hazırlamak.

Çok da özenmeden yaptığım Türk kahvesini içmesini sağlıyorum.

"Biliyorsun" diyor bakışlarını elbisemden taşan dekolteme dikerek "Daha eğlenceli bir evlilik geçireceğimizi hayal etmiştim" Ona hayal ettiği gibi bir evlilik yaşatmadığım için üzülmüyorum. Tam ağzımı açacağım sırada elini havaya kaldırıp beni susturuyor. "Ama şimdi boşanacağımız tarih için gün sayıyorum" dediğinde üzülmüş gibi dudaklarımı büküyorum. "Son doksan gün" diyerek cümlesini tamamlıyor.

Ciddileşen yüz ifademle "Git duşa gir, birazdan çıkacağız" diyorum birazda olsa ayıldığını umarak.

Fırat'ta hazır olduğunda evden çıkıyoruz. Aslında her erkeğin kıskanacağı bir fiziğe sahip. Kardeşi gibi o da esmer ve yeşil gözlü. Her sabah hiç bıkmadan kalkıp yaptığı koşuların faydasını görmediğini söyleyemem. Ve şuan da takım elbisesi ile adeta ortalığa ateş saçıyor. Evli, bekar tüm kadınlar yanından geçerken onu süzüyor. Ve benim için ayrılmış koskoca doksan günü daha var. Beni biraz daha fazla rekabete zorladığı doğru ama ben asla rekabetten kaçmam.

.

Fırat toplum arasında her zaman elini belime atıp, beni kendine iyice yaklaştırır. Yine bu şekilde davetlilerin arasında ilerliyoruz. Ona bu kadar yakın olmaktan rahatsız olduğumu biliyor. Bence bunu özellikle beni huzursuz etmek için yapıyor.

Candan ile Kıvanç'ın yanına geldiğimizde Fırat'ın belimi tutsak eden eli bedenimden uzaklaşıyor. Candan'ın yanına giderek yanağına öpücük konduruyorum.

"Her şey çok güzel görünüyor"

"Teşekkür ederim. Sen olmasan yetişemeyebilirdim!" Aslında yaptığım tek şey catering firmasını kontrol etmek olsa da insanlara güven vermek bu kadar kolay.

Fırat "Tebrikler dostum" diyerek yumruk  yaptığı elini Kıvanç'ın omzuna vuruyor. Kıvanç çocukça bir neşeyle gülüyor. Gündüz ciddi iş adamları olan şu insanların çocuklaşmasını artık hayret etmeden izliyorum.

Bir kaç dakika sonra beni şaşırtmayıp kırmızı elbisesi ile yanımıza gelen Feryal "Demek Dubai" diye söze giriyor. Feryal'e bugün çok fazla maruz kaldığım için diğer konuşmaları bilhassa dinlemiyorum. Gözüm Feryal'in geride bıraktığı eşinin üzerinde. Gökhan, geçen gün masaj salonun arkasında onları bir hayli samimi gördüğüm kadın ile sohbete dalmış, gidiyor. Daha önceden de dediğim gibi Feryal, başkalarının hayatlarına müdahil olmaktan, kendi hayatının iplerini kaçırıyor.

VADİWhere stories live. Discover now