Cenaze

16 3 2
                                    

Fırat'ın ince ruhlu olduğundan daha önce bahsetmişmiydim hatırlayamıyorum. Ama öyledir. Dün arabada beni üzdüğünü düşündüğü için bu sabah yine benimle birlikte koşuyor.

Koruyu birlikte bir kaç tur turladıktan sonra "Nil konuşalım mı?" diyor.

Cevap vermeyi geçin, suratına dahi bakmıyorum. Dün anlık da olsa zayıf bir an yaşadım, bu benim utancım. Tempolu bir şekilde yürümeye devam ediyorum. Bu sabahki sporum kesinlikle keyfi değil, içimde oluşan öfke yerimde duramamamı sağlıyor.

Korudaki ağaçların arasından bir silüet belirdiğinde Fırat bir kaç adım arkamda kalmış oluyor. İlerlemeye devam ettikçe silüetin görüntüsü netleşiyor.

Tolga tam karşıma geçip yolumu engellediği sırada Fırat'ta aramızdaki farkı kapatmış bulunuyor. Eşini sahiplenen erkek edasıyla bir kolumu tutarak beni kendine doğru çekiyor.

"Tartışmıştınız sanırım?" diyor Tolga gülümseyerek, Fırat'ın az önce ardımdan gelişine imada bulunuyor.

"Seni ilgilendirmez" diyor Fırat beni daha çok kendine çekerek. Bana, ilkel çağlarda yaşayan avcıları hatırlatan bu ikiliyi izlemekle yetiniyorum. Ellerinde sopalar, üstlerinde deri elbiselerle onları hayal ediyorum. Hayalimdeki görüntüye gülümsememek için kendimi zorluyorum.

Tolga, Fırat'ın cümlesi ile birlikte gözlerimin içine bakıyor, hissedebiliyorum. Ben ise ne Tolga'ya ne de Fırat'a değdiriyorum bakışlarımı. Koruda ki ağaçları seyrediyorum ilginç bir şey görmüşcesine.

"Akşama konserim var, beklerim" diyor tekrar sahte bir gülüş yüzüne oturturken. Fırat belimdeki elini daha da sıkıyor. İçinde bulunduğumuz durumda Tolga hariç kimse eğlenmiyor.

"Akşam işimiz var" diyerek yürümeye başlıyor Fırat. Bir eliyle beni resmen sardığı için mecburen ona eşlik ediyorum.

"Yazık oldu, eski günleri yad ederdik" diye sesleniyor ardımızdan Tolga. Önce ilk tanıştığımız akşam yanımızda Fırat'ın olduğunu hatırlamasına şaşırıyorum. Sonra ise onun bu yüzünü daha önce hiç görmemiş olmama. Resmen göz göre göre evli bir çiftin arasında sorun çıkartmaya çalışıyor. Aklıma tekrar Tolga'ya birinin evliliğimizin sahte oluşuyla ilgili bir şey demiş olma ihtimali geliyor. Oğuz ile yaptığımız konuşmayı hatırlıyorum. Eğer Fırat kimseye bahsetmediyse bu konuyu üçümüzün dışında kimsenin bilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Fırat'ın ağzından ilk defa duyduğum küfürle düşüncelerimden sıyrılıyorum. Çoktan korudan çıktık evimizin bahçesindeyiz.

Aramızdaki mesafeyi daha da açarak ona inanamaz gözlerle bakıyorum.

"Özür dilerim, yanında böyle konuşmak istemezdim ama hak ediyor" diyerek kendini savunuyor. Bir yandan da rahatsızlığını belirtircesine dudaklarını kemiriyor.

Ona cevap vermiyorum. Evin içine girerek diğer günlerde olduğu gibi, aynı evde iki yabancı olarak bulunmayı tercih ediyorum.

.

Etrafımdaki herkes simsiyah giyinmiş. Yüksek topuklu ayakkabılarımla toprak yolda yürümekte zorlanıyorum. Sendelediğimde hemen yanımda Gözde beliriyor. O da siyahlar içinde. Gotik desenleriyle taktığı şalı garipsiyorum. Kafamı kaldırdığımda etrafımdaki herkes siyah güneş gözlükleri takıyor. Gözde ile aramız bozuk ama yine de beni yalnız bırakmamış. Üstelik yürümekte zorlandığımı fark ettiğinde hemen abisine sesleniyor.

"Fırat"

Fırat bize baktığı gibi durumu kavrıyor, anında diğer koluma giriyor. Bir kolumda Gözde diğer kolumda Fırat ile bu kalabalık toprak arazide ne yaptığımı sorguluyorum.

VADİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin