12

266 25 7
                                    

Koltukta uyuyakalan Jimin'e baktım

Onunla aynı odada kalmak beni kötü hissettiriyordu.
Ne yaparsam yapayım eski anılarımızın gözümün önüne gelmesine engel olamıyordum.

İtiraz edemeyeceğimiz bir gerçek vardı,

Ben olmasaydım Jimin iyi bir fotoğrafçı olamazdı.
O olmasaydı ben de iyi bir model olamazdım.

Bu yüzden bu tatil isteğini geri çeviremedim. Ona bu konuda borçlu hissediyorum.

Ayrılmamızdan sonra kariyerime daha çok önem verdim ve daha da ünlendim.
Bunu da Jimin'den ayrılmaya borçluyum aslında.

Her ne kadar acı verse de...

Telefonumun çalmasıyla derin düşüncelerimden sıyrıldım.
Namjoon arıyordu.

"Efendim Joon?"

"Neden telefonunu bu kadar geç açıyorsun Rosé?"

"Özür dilerim meşguldüm."

"Tatilin nasıl? Pr yanında mı?"

Jimin'e baktım hâlâ uyuyordu.

"Evet bu-"

Ona aynı odada olduğumuzu söyleyemem.

"Hayır yani kendi odasında."

"Kaldığınız otele bir gizlilik sözleşmesi imzalattık. Yani seni tanısalar bile gidip sosyal medyada paylaşamazlar. Yine de dikkatli ol."

"Ah Joon! Sen harikasın."

Namjoon güldükten sonra  aniden ciddileşti

"Rosé bir şey soracağım ama lütfen dürüst ol."

"Sor."

"Neden Pr seninle tatil yapmanı istedi? Yani anlamıyorum onun eski bir tanıdık olduğunu söyledin ama bu yine de absürt bir istek."

Bir süre sessiz kaldım.

"Rosé?"

"Burdayım sadece...
Namjoon bilmiyorum o uzun zaman sonra karşılaştığım biri. Bir daha asla görmemeyi umuyordum. Biliyorsun seni menajerden çok bir arkadaş olarak görüyorum ama cidden bu durumu açıklamak benim için de zor."

"Sadece adını söyle bari. Senin için bu kadarını bilmeliyim."

Namjoon'un istediği cevabı alamadığı ses tonundan belliydi.

İç çektim ve sesimi alçalttım
"Park Jimin."

Namjoon bir şey söylemedi
"Joon?"

"Sen emin misin Park Jimin mi adı?"

"Evet. Yoksa onu tanıyor musun?"

Dedim Jimin'e bakarak.

"Hayır. Tanımıyorum."
Dedi soğuk bir sesle.

Çok anlamasam da üstüne gitmedim.

Jimin gözünü ovmaya başladı.

"Kapatıyorum Joon bir şey olursa ara."
Dedim ve telefonu kapattım.

Jimin uykulu gözüyle bana baktı.

"Saat kaç?"

"Bana niye soruyorsun telefonun yok mu?"

Uykulu olduğu için bir şey demedi sanırım yoksa anında bana laf yetiştirirdi.

"Acele etmeliyiz yoksa yarışmayı kaçıracağız."
Dedi telefonuna bakarken.

İkimiz de kalkıp hazırlanmaya başladık.

O suit odayı kazanmalıyız.




Merhaba herkese! Nasılsınız? Lütfen oy verip yorum yapmayı  unutmayın. Beni en çok motive eden sizsiniz.🖤🩷

Ayrıca eğer geç bölüm atarsam
Yazar öldün mü diye sorabilirsiniz bazen cidden unutuyorum. O yüzden yazın lütfen
fjdkskdkslrifidj


Next Date  -Jirosé-Where stories live. Discover now