BÖLÜM 90: "YÜZBAŞININ KARDELEN ÇİÇEĞİ"

15.7K 499 414
                                    

Gölgelenmiş mutluluklar.

"Ahu!" boşluğa düşen bedenimi havada yakalamaya çalıştı. "Ahu hayır! Bayılmanın sırası değil daha yapacak çok iş var." dizlerimin gücü çekilmiş gibi yere değdiğinde kollarım boşa çıkmış Alina ardımda yer edinirken başım göğsüne düşmüştü. "Ahu! Kız kalk hiçbir şey hazır değil ne bayılması." yüzüme küçük küçük tokatlar indiriyordu, harelerimi aralamak öylesine zor geliyordu ki bunu yapmak için delicesine bir çaba sarf etmem gerekmiş gibi hissediyordum. Alina ellerini yüzüme doğru sallayarak hava yapmaya çalışırken saçlarımı bir kenara çekerek yeniden attı tokatlarını. Canımı yakmıyordu lakin biraz daha yaparsa çığlık atacaktım. "Ahu!" durdu, bu kez kendisine hava yapmak için uğraş verdi. "Allah'ım, Allah'ım hiçbir şey hazır değil! Kalkın! Kalkın mahvolduk!" sanırım bayılmak için doğru bir an değildi, ya da öyleydi.

"Alina." ağlamaklı bir tondu, yeşilleri kahvelerime tutundu. "Geliyorlar." yutkundu.

"Ve bizim hiçbir hazırlığımız yok." başımı salladım. Farkına varmışlık ikimize de saniyeler sonra yansıdı, alt kattan gelen neşeli nidaların arasına karışan telaş beni bile bu halde sürünerek yerden kaldırmıştı.

"Ne demek yarın!" Zerrin teyze. Yatağa tutunarak ayağa kalktığımda hareket etmeme engel sunan topuklu ayakkabılarımın ince bandını çözerken dahi ağlanıp sızlanacak haldeyken uğraş vermiş, bir kenara fırlattığımda koşar adım odadan çıkarak merdivenlere yönelmiştim. Öylesine hızlı iniyordum ki yaptığım sesin haddi hesabı olmuyor, evdeki duygu karmaşası dahi net anlaşılmıyordu. "Olmaz! Yarın olmaz hazırlığımız yok!" salonun kapı eşiğinde durmuştu, ardında Nazlı ve Melek var iken adımları buraya yönelen Ata mutfağın oradan yenilgisi ile bakıyordu, omuzlarım düşmüş telaşlı halim çehremin her zerresine yansırken ona tutunmaya çalışıyordum. Parmaklarım omuzlarına kenetlenirken iki basamak yukarıda duruyor Alina tırabzanlara tutunarak salona bakmaya çalışıyordu.

"Ben diyeceğimi dedim, çocukları boş yere bekletmek olmaz." Haldun amca!

"Haldun sen kız babasısın bu kadar istekli olamazsın azıcık ağırdan al!" küçük bir öfke ileydi çıkışı. Elindeki yelpazesi ile kendisine serin hava yapmaya çalışırken üzerindeki ince askılı yere kadar uzanan bahar elbisesi ile bir elini beline yaslamış perçemleri yüzünün iki yanına dağılırken ensesinin biraz üzerinden topladığı sarıya çalan saçları ile hareleri herkeste gezinirken daha hızlı salladı yelpazesini. "Ay ne bakıyorsunuz!" irkildim olduğum yerde.

"Delireceğim! Yarın diyor, yarın olmaz dünürlerime rezil olacağım, Zerrin Sipahi bir işi halledemedi dedirtmem." Nazlı'ya döndü, o başımıza gelecekleri biliyormuş gibi nefesini tutuyordu. "Çabuk bana organizasyon şirketini arayın ilk uçakla buraya gelsinler!" Zerrin teyze pekte sakin olacak gibi değildi.

"Zerrin," dedi Haldun amca ayaklanırken. "hayatım ne organizasyonu hep bir elden yaparız telaş yapma bu kadar." daha hızlı salladı yelpazeyi evdeki herkes suspus haldeydi.

"Yapamayız, neyi yapacağız hangi birisi ile uğraşacağız bu kadar insan nasıl yeteceğiz?" git gide Ata'ya yaslıyordum kendimi, ayakta durmak zor geliyordu.

"Yaparız, ailecek hallederiz her şeyi, en güzeli de bu olur." olmaz mı, olur tabii.

Zerrin teyze, bekledi, nefeslendi, herkes pür dikkat onu izlerken ardında dağınık dizilmiş bize baktı, ve o beklenen Zerrin Sipahi gazabının ilk adımı. "Siz, orada dikilmeye bir son verin ve harekete geçin." hareleri nefesini tutan bana değdi, gülümsedi.

DİLRUBÂOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz