Öfke çok saftı.
Aşkın ise iki gözü kördü.
İhtiras boynuna darağacındaki ipek urganı geçirdi ve şehvetin erotizm kokulu nefesinde can verdi. Çakmak çakmak bakan mavi gözlerimi orman yeşili gözlerine diktim. Buz tutan kalbim, onun taş kalbiyle yarış...
Birisi kana susamıştı, birisi özgürlük için kanat çırpıyordu.
Özgürlük kanadı saka kuşunun kanatlarından yere düşen tüyün hafifliğine benziyordu.
"Heves'in ölümü en çok Talya'ya yarayacaktı. Talya'nın kanı da en çok Heves'e dönüşecekti..."
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Üzerimde duran örtüyü kaldırdım. Sıcaktan vücudum adeta yanarken nefesimi dışarıya verdim. An itibariyle kurt dört dörtlüsünün bütün üyelerinin altına yatmıştım. Burası Kafes'ti.
Ve bende kafesin şeytanı Babür'ün en nadide meleğiydim.
Ben Heves Talya Alaca...
Ben Heves Alaca, Talya'yı ruhumun en derinlerine hapsetmiştim çoktan.
Yediğim naneler bini çoktan aşmıştı. Üzerimdeki geceliği çekiştirip yataktan kalktım. Gecenin bir yarısı olmuştu ve kafesin her yanından müzik sesleri bangır bangır geliyordu. Kulaklarım uğultu yapıyordu adeta kafamın içinde. Yine de hiçbir şey yapmadan sıcak bir duş sonrası uyumuş olmanın verdiği mahmurlukla nemli saçlarımı toparladım. Gözlerimin içi uykusuzluktan yanıyordu.
Bulunduğum odanın kapısı çalındı bir kez. "Evet!" Dememle içeriye Caner'in girmesi oldu. Kapıyı peşi sıra arkasından kapattı. Kapıyı kapatmasıyla müzik sesi biraz da olsa kesildi. "Heves, toparlan Barçalı geldi" gözlerimi devirdim.
"Yine ne istemeye gelmiş? Allah aşkına şu heriften bir kurtulamadık"
"Uraz Kulaçlar'ı öğrenmiş" ofladım. Artık kafesin her noktasında gizli kameralar olduğunu varsaymış bunca tutarsızlığın bilerek yapıldığını düşünecektim. Timuçin Barçalı başka bir dert bilmezdi. Onun için varsa yoksa kurallardı. Kimse Barçalı'ya ihanet edemezdi sanki.
"Caner artık kafese bu adamın gizli kamera taktırdığını düşüneceğim"
"Heves sana kötü bir haberim var. Kafesin her yerinde gizli kameralar var"
"Sen... sen ne dedin? Bunu bana nasıl söylemezsin? Ne yapacağız Caner?" Endişe içinde bedenimi bir korku silsilesi ele geçirdi. Odanın içinde volta atmaya başlamıştım. Yüzümün aldığı şekil, vücuduma basınç uygulayan kara kan, her an patlamaya hazır volkanın ta kendisiydi. Barçalı burayı yakardı, herkesi de içinde ateşe verirdi. Söylediğim yalanlar yüzünden bir çok insanın hayatını ön göremeden ölüp gidecektik.
"Heves telaşlanma kamera görüntülerini sildim" içim rahat etmezken yutkundum ve elimle saçlarımı geriye savurdum. "Allah'ın belası heriften nasıl kurtulacağım?"
