22

645 53 87
                                    

Huzursuz bir şekilde uyandığı için suratını buruşturdu. Kış olduğu için mi emin değildi ancak yine de yatağından çıkmak istemiyordu. Wonwoo yine her zaman olduğu gibi kendisine bol gelen Mingyu'nun sweatshirt'lerinden birini giymişti. Kırmızı sweatshirt'ün patisiyle yüzünü ovuşturdu. Alfanın kokusu hâlâ üzerindeydi. Memnun bir şekilde mırıldandı, yavaşça arkasını döndüğü sırada Mingyu'nun dingin suratını ve çıplak üst bedenini fark etti.

Hiç mi üşümüyordu? Ocak ayında olmalarına rağmen Mingyu hâlâ üstsüz uyumaya devam ediyordu.

Wonwoo elini yavaşça Mingyu'nun geniş göğsüne doğru uzattı. Soğuk olmasını bekliyordu ancak alfa mevsim fark etmeksizin her daim sıcaktı, sıcacıktı. Wonwoo'nun kişisel insan ısıtıcısı olmalıydı. Omega, alfaya yapışmak ve ona sıkı sıkı sarılırken bacaklarını onun beline dolamak istiyordu ancak koca karnı buna engeldi. Avuç içini sert göğüse karşı hissetti, alfanın gergin kaslarını, ritmik kalp atışlarını elinin altında hissedebiliyordu.

Wonwoo elini yukarı doğru kaydırdı ve Mingyu'nun yanağını yumuşak bir şekilde sıktı, zaten uyanık olan alfa gülümserken omeganın elini tuttu ve avuç içine yumuşak bir öpücük kondurdu.

"Günaydın," diye mırıldandı alfa, gözlerini açmadı, sesi uykuluydu ve kulağa hoş geliyordu. "Sabah sabah azgın mı benim meleğim?" Alfa homurdanarak güldü. "Oramı buramı elliyor, özlemiş mi beni?"

Wonwoo ona cevap vermedi. "Açım ben!" Somurttu. "Çok açız biz."

Mingyu anında gözlerini açtı. "Vay canına, ben de çok açım." Hızla dirseğinden destek alarak doğrulurken kendisine bakan omeganın üzerine doğru eğildi.

Wonwoo yanağında hissettiği acıyla suratını buruşturdu. "Yanağımı ısırdın!" Ciyakladı. "Ben de seninkini ısıracağım."

Wonwoo doğrulamak isterken bebeğin tekmesi ile afalladı ve ağzı darbenin etkisiyle aralanırken eli karnına gitti.

"Seni küçük piç," diye mırıldandı sıktığı dişlerinin arasından.

Mingyu endişe ile karışık bir şekilde Wonwoo'ya baktı. "Yine tekme mi atıyor?"

Wonwoo somurtarak sessiz bir şekilde onu onayladı. Bebek fazla hareketliydi, muhtemelen sadece dört hafta kadar kaldığı için yeterince büyümüştü.

Mingyu'nun eli Wonwoo'nun sivri karnını ovuşturarak onu rahatlatmaya çalıştı. Omegaya kısık bir sesle rahatlatıcı sözler söylüyordu.

Kapı çaldığında dışarıdan Joy'un sesi duyuldu. "Çifte kumrular uyandınız mı?!"

"Uyandık!"

Joy, kapının öbür tarafından cevap verdi. "Hadi size kahvaltı hazırladım, çabuk gelin."

Wonwoo kıkırdadı. "Vay canına, Mingyu duydun mu, köle bizim için kahvaltı hazırlamış."

Kapıya aniden vuruldu. "Seni duyuyorum küçük şeytan!"

"Büyük şeytan da kendisi," diyen Wonwoo, Mingyu'dan destek alarak yataktan indi.

Wonwoo somurtuşunu sürdürürken Mingyu ona yarım ağız sırıttı ve ne olduğunu anlamaya çalıştı. "Ne oldu?"

"Artık yatakta istediğim gibi yuvarlanamıyorum, karnım kocaman."

Mingyu hafif bir kahkaha attı ve elini onun ensesine götürüp Wonwoo'nun ağzına hızlı bir şekilde öptü. "Merak etme, bebek doğduktan sonra ikimiz bu yatakta bol bol yuvarlanacak vakit bulacağız."

"Pis, sapık piç." Wonwoo homurdanarak onu itti.

Yine de somurtmayı sürdürdü. Eskiden deli gibi yuvarlanırdı, zıplardı ancak bu artık mümkün değildi. Artık bebek doğana kadar bunları yapamayacaktı, o da bebeği ile birlikte yuvarlanırdı o zaman.

Sweet&Sour/ Meanie [Omegaverse] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin