BÖLÜM 26

260 205 9
                                    

Merhabaaa
Bugün benim doğum günüm 🤭😅
İyi okumalarrrrrr ❣️✨

**********

Kapıdaki adamın konuşmasıyla susmuş kalan iki saatin geçmesini bekliyorduk.
Bu iki cesedin biz gitmeden önce mi yoksa biz gittikten sonra mı dirileceklerini bilmiyorduk. Sadece biz çıktıktan sonra geç olmadan dirilmelerini istiyorduk.
Eğer biz çıkmadan dirilirlerse bizede saldırılardı fakat Boris ve adamları tarafından saldırıya uğramaktansa bu iki zombi tarafından saldırıya uğramayı daha çok istiyorduk.

O kadar çaresizdik ki hayatımız bu iki cesede bağlıydı ya onlar tarafından dönüşüm geçirecektik yada Boris ve adamları tarafından tecavüze uğrayıp sonraki günlerde şiddete maruz kalacaktık.
Eğer Boris ve adamları bize saldırdıktan sonra bu iki ceset dirilirse kurtulmak adına bir savaş verirmiydik bilmiyorum.
Düşünsenize hayatınız sadece zombi olarak dirilecek iki cesede bağlı.
Ne yapardınız?
Biz ne yapıyor muduk? Biz sadece hemen bu kapıdan çıktıktan sonra cesetlerin dirilmelerini istiyorduk. Zamanında dirilmeleri için sadece Tanrı'ya dua ediyorduk.

İzlediğim zombi filmlerinde o başrol oyuncuların yerlerinde olmayı isterdim hep ve şuan onların yerinde olmak isteyen beynime tüküreyim. Cidden şuan onların yerine geçmiş gibi hissediyorum kendimi.
Çünkü yaşadıkları şeylerin aynısını yaşıyoruz.
Bu yaşadıklarımın bir rüya olmasını o kadar çok istiyorum ki. Rüyada mıyım acaba diye aklımdan geçirince kendimi çimdikledim. Ağrıyan kolum yüzünden bağırdım biraz ve Sera ile Rex bana anlamsızca baktı.
"Böcek vardı, öldüreyim derken kolumu çimdikledim ." Dedim. Sera inanmadı ama Rex önüne döndü.
Demek ki rüyada değiliz.
Aslında rüyada olsaydık çok güzel olmaz mıydı Tanrım?
Bu zombileri dirilten kişiyi inşallah zombiler onu kendi aralarında parçalara böler diğer zombilere sadaka niyetine dağıtıp yerler.

Bir kitap vardı ismini hatırlamıyorum, bir katil bir kurbanını parçalayıp küçük hediye paketlerine katıp emniyette dahil insanların evine Noel hediyesi olarak dağıtmıştı. Umarım zombilerde o kişiyi yada kişileri böyle yapar.

Ne düşünüyorum yaa ben kafayı mı yedim acaba saçma sapan şeyler düşünüyorum. Sahi bu durumda kim sağlam kalabilir ki.
"Kafayı yiyicem artık." Diye sitem ettim Sera ile Rex'e karşı.
Sera bana bakıp:
"Kafayı yemenin sırası değil Freya." Diyip gülümsedi.
"Sera haklı, saate bakar mısın etraf kararmaya başlıyor." diyince Rex saate baktım ve siktiri çektim.
Sadece 20 dakika kalmıştı saatin 18.00 olmasına.
Ve cesetlere baktığımızda bir hareketlilik yoktu.

Geç mi erken mi dirilecekler bilmiyorduk. Ne yapacaktık.
"20 dakika kaldı 18.00 olmasına." dedim.
"Ya cesetler dirilmez ise yada erken dirilirse az kaldı bizi burdan çıkarmalarına." diye panikledi Sera.
"Sakin ol Sera, cesetlerde bir hareketlilik yok biz çıktıktan sonra dirilmeleri kötü olur bir çözüm bulmalıyız çünkü işimizi şansa bırakmayız."
Rex haklıydı eğer zombiler Boris'in bize saldırmasından sonra dirilirlerse kötü olurdu.
Bir çözüm bulmalıydık şansın bizim yanımızda olduğunu dahi bilmiyoruz ve bu durumda işimizi şansa bırakamayız.

Sera da Rex de benim gibi bir çözüm bulmaya çalışıyordu bir çözüm bulmak zorundaydık. Tanrım lütfen bize yardım et lütfen, lütfen diye içimde dualar ediyorken kapıdaki adam konuşmaya başladı:

DİRİLİŞ (Zombiler) Onde histórias criam vida. Descubra agora