BÖLÜM 39

243 187 2
                                    

Etrafıma baktığımda Montreal havaalanındaydık ve etraf herzamanki gibi sessiz ve temiz görünüyor du.
Radyodaki duyuru Montreal diyordu ama Montreal in neresi olduğunu bilmiyorduk.

Sırt çantalarını sırtımıza atıp elllerimizdeki silahlarla ilerledik. İlerliyorduk ve hiçbir ses yoktu bu çok garipti çünkü Los Angeles da ki   sessizlik gibi değil di. Sanki virüs yokmuş gibi çünkü insanı tedirgin eden bir hava yoktu.
Temkini elden bırakmamak adına havaalanından çıktık ve nereye gideceğimizi bilmeden  yürüyorduk ama ne bir insan nede bir zombi vardı bu çok farklı bir şey di.
"Hiç kimse yok gibi, ne zombi nede insanlar."
"Bilmiyoruz Sera ama evet  sanki hiçbir şey yok."

Akşamın olmasına bir kaç saat vardı. Biz bir saattir yürüyorduk ve ne bir araç ne de bir canlı görmüştük. Hiçbir şey yoktu evler hariç.

İki saat yürümenin ardından yine bir şeyle karşılaşmadık. Eğer geldiğimiz yerde olsaydık on dakika içinde bir zombiyle dahi karşılaşırdık. Sahi biz ne istiyorduk  zombilerin olmadığı bir yer istemiyor muyduk işte zombi yok ama insanlarda yok ve bu bize tuhaf geliyordu.

Bir kaç saat daha yürümenin ardından bir şey bulamadık ve güneş batmaya  başlamıştı. Biz hala yürüyor bir şeyler bulmaya çalışıyorduk ama yoktu.
Güneş batmaya yakınken bağırma sesleri duyduk.
Çok fazla ses vardı bir yerden değil her yerden di sanki.
Etrafa bakınıyorken  karşıda bir zombi gördük sabahtandır zombi yok diyorduk işte bize zombi! Sokağın başında durmuş bize bakıyordu ve bu çok fazla garipti ama bir kaç adakika sonra bize doğru koşarken önündeki batacak olan güneşin güneş ışınları  vücuduna çarpınca yanıp acıyla geri çekildi. Güneş ışınından kaçıp geldigi yöne dönerek karanlık olan sokağa girip kayboldu.

Biz ise şoktaydık çünkü bu zombi güneşe çıkamıyordu.
"Geldiğimiz yerde böyle bir şey yoktu bu nasıl mümkün olabilir?" dedi Rex. Hepimiz şaşkındık ama batmaya yüz tutan güneşi görünce hemen sığınacak bir yer bulmak zorundaydık.
Üçümüzde konuşmuyorduk ve etrafımıza bakınıyorduk çünkü acilen sığınacak bir ev bulmak zorundaydık.
"Şu eve girelim sağlam bir eve benziyor." Diyip evi gösterince Sera, hemen o eve koşup eve girdik.
Kapının arkasındaki süngüyü çekip kapıyı kilitledik.
Kapı deliğinden sokağa baktığımda kaybolan güneş ışınlarının yerine az önceki zombi vardı ve bir kolu güneşten dolayı yanmıştı. Nerden geldiğini bilmediğim bir çığlık sesi gelince yolun ortasında duran zombi o tarafa koştu evet koştu lanet olsunki hızlı koşuyordu.

Silahları doğrultup evin içinde zombi var mı diye bakındık , temizdi.
Perdeleri çekip koltuğa oturduk.
"Az önce ki zombi çok farklıydı güneşe çıkarmıyordu ve kolu yandı." dediğinde Rex
"Bir insan gibi hızlı koşuyorlar ve sanki anlama duyguları var."
"Nasıl yani?" dedi Sera.
"Az önce görmedin mi Sera bizi gördü ama saldırmadı saldırdıktan sonra güneş ışınları kolunu yakmasıyla geldiği yöne geri gitti ve biz içeri girip güneş ışınları gidince hemen tekrar geldi bizim için ama nereden geldiğini bilmediğim çığlık sesini duyunca o tarafa koştu bir insan gibi, anlayacağınız cehenneme asıl şimdi gelmiş bulunmaktayız."

DİRİLİŞ (Zombiler) Where stories live. Discover now