1

1.1K 37 15
                                    

1'Başlangıç...

Tuğba her ölümün insanlar için ikinci bir şans olduğunu söylerdi, bir gün öleceksin ve tekrardan doğacaksın derdi. Şahsen buna pek inanmıyordum onun için  her insanın bir ikizi olduğuna inanır ,bir gün tanrının bizi kendi cennetine alacağına inanırdı.  Kendince çok fazla inandığı şey vardı bense onun tam aksiydim inancım yoktu, inandığım bir tanrım bile yoktu  o hayat doluydu ama ben her zaman  hayattan nefret eden arkadaş olmuştum.

Bir barda  yere dökülen içkileri temizlerken tanrıya olan inancım daha da köreliyordu, kendi yarattığına reva gördüğün hayat bu mu diye.

" bundan nefret ediyorum."  Kendi kendime söylenmelerime devam ederken canım arkadaşım Tuğba'nın hangi boktan durumun içinde olursa olsun koruduğu gülümsemeyle  bar tezgahında içkileri hazırlıyordu.

" fazla söyleniyorsun, biraz bardağın dolu tarafına bak! "Diye uyardı beni elindeki bardağa bir içki doldururken, saat daha erken olduğu için tek tük insan olan barda gözlerimi gezdirdim. Yerdeki bezi alıp göz devirerek ayağa kalktım, lavabonun içine attığım bezle elimi yıkayıp Tuğba'ya döndüm.

" Evet  bar tuvaletinde insanların dışkılarını ve kusmuklarını temizleyebilirdim de haklısın çok güzel bir dolu taraf." Düşüncesiyle bile midem bulanırken   temiz tahtaya kalçamı yaslayıp kollarımı bir birine doladım.

"Çok karamsarsın." Dedi  söylenerek bana dönerken.

" hayır çok gerçekçiyim."  Yüksek müzikten dolayı ağrıyan başımla  burun kemerimi  sıkıp bir kaç dakika geçmesini bekledim.

"  şimdiden hayatından vazgeçemezsin, daha önümüzde uzun bir yaşam var Elena aşık olacağız, bir çocuğumuz  olacak güzel bir yuva bunlar seni heyecanlandırmıyor mu." Dedi düşüncesiyle gülümserken ,gözlerindeki ışığı seviyordum benim aksime hayattan fazla beklentisi vardı.

" korkutuyor evet,  muhtemelen  bu pisliğin içinde en az benim gibi pislik birisiyle evlenip ve ya gayri meşhur çocuk doğurup bakamayıp  benim gibi sokaklarda sürünmesini sağlayacağım. Kesinlikle heyecandan nefesim kesildi." Şirin bir gülümsemeyle ona baktığımda dediklerime göz  devirip sağ eliyle koluma hafifçe vurdu.

" hayallerimi yıkıyorsun El." Dedi lavabonun içine attığım bezi suya tutup temizlerken, sesinin  heyecanı düştüğünü fark ettiğimde suçluluk hissetim. Kendi karamsar gerçekliğimle onu da mahkum etmek zorunda değildim.

Gülmeye çalışarak  omzumla omuzuna  vurdum ,   yüzü bana dönünce haylaz bir gülümsemeyle  göz kırpıp " belki de senin de dediğin gibi görsel ikizimi doğururum  ve bu dünyada tek olmadığımı kanıtlarım ne dersin?"

" hep bir ikiz çocuğum olsun isterim biliyor musun." Dedi gülümseyerek,    cebimden sigara paketini çıkarıp içinden bir dal alırken hayallerine gerçek bir gülümseme bahşettim.

" senin gibi Bir anneleri olacağı için çok şanslı olacaklar Tu."  Avutmak için değildi sözlerim tamamıyla samimi olduğum hislerim üzerineydi,  Tuğba bezi sıkıp kenara koyduğunda tekrar bana döndü.

" Annem öyle düşünmüyor." Dedi zoraki bir gülümsemeyle, Tuğba benim aksime aile bağına aile sıcaklığına inana birisiydi bense buna zere inanmazdım. Belki de hiç görmediğim içindi bilmiyorum ama  Tuğba hep  özlemini çektiği aile duygusunu yaşamak istiyordu tek hayali buydu evlenip güzel sıcak bir yuva yapmak. Bazıları için çok banal ve saçma gelen bu hayal onun için her şeydi, özelikle annesine saçma gelen hayal yüzünden bahsederken hep çekinirdi. Ortamda koca meraklısı barda çalışıp erkeklerin parasını yiyip gezen kızlar gibi görünürdü çünkü .

ikizler Kde žijí příběhy. Začni objevovat