34

44 9 2
                                    


34

Koca bir 4 hafta geçmişti, bu hafta sürecinden düşünmek ve Sanrı'nın yanında olmak dışında pek fazla bir şeyler yapamamıştım. Sanrı'nın yanında olmadığım zamanlar dışında da Tuğba'nın yanına uğruyor öyle ki Tuğba'nın yanından çıktığımda bazen Afra'yı görüyorum. Onunla olan her konuşmamız bizi yaralasa da bir o kadar da sarıyordu, bir brimizden ayrı geçirdiğimiz zamanlarda neler yaptığımızı bilmemek aslında bakarsanız bir olması gerekn yaşamların ayrı ve benzer olması tuhaftı.

Bu 4 hafta boyunca çok spontane geçmişti, bir şeyler olduğunun farkındaydım Sanrı'nın gecenin bir yarısı yataktan kalkıp çalışma odasında bütün gecesini harcaması gizli telefon görüşmeleri bir şeyler sakladığı kesindi. Bunların işle alakalı olduğunu ise gördüğüm şeylerden biliyordum ama her şeyin yolunda gitmediğini biliyordum. Sanrı sadece bir kez yanıma üstü kanlar içerisinde gelmişti, ilk defa o kadar korktuğumu hissetmiştim. Bütün gece yatağında onun gelmesini beklerken asla öyle göreceğimi hesaba katmamıştım iyi bir haber varsa o da yaralanmamış olmasıydı ama üstündeki kanın başkasına ait oldupu gerçeği bütün akşam boyunca beni buz gibi etmişti.

Neler yaptığını biliyordum ama bilmek ve görmek arasındaki farkı daha yeni yeni kavrıyordum. Bir diğer iyi haberse bu haftalar boyunca Nehir'i bir kez bile görmemiştim, aslında bakarsanız bir şeylerin ters gittiğini buradan da anlayabilirdim. Ara sıra gördüğüm Güray ve Elif'te bu aralar kayıptaydı ev oldukça boştu bir İpek vardı ama o da çoğu zamanlar dışarıdaydı, eskisi kadar enerjik olamıyorum yorgun argın eve gelip yanıma uğruyor sonra hemen yatıyordu, Asır'ın da ondan aşağı kalır yanı yoktu ikisinin arası çok güzeldi ama hala Seyran Karal'a tanışma konusunda aralarında bir gerginlik olduğunu biliyordum.

Yine koskocaman evde yalnızdım, bahçede sandalyeye oturmuş bacaklarımı kendime çekmiş gecenin soluğundan kendimi korumak için ince bir şalı kendime çektiğin dizlerime kadar sarmıştım. Başımı yama yatırmış ağaçları izlerken içimdeki uzun süredir var olan boşluk canımı sıkıyordu , kötü hissediyordum sanki bir şeyler olacak gibi bu yüzden bazı geceler bahçede sandalyede korkuyla Sanrı'yı bekliyordum. Geç gelse de geliyordu, bu ise benim tek avutumdu.

Haftalarca yalnızken tek yaptığım düşünüp daha da kendimi delirtmekti, ne çıkardın derseniz hiç bir şeydi hayatım koca bir Arap saçına dönmüştü ve asla açılmıyordu. Biyolojik babamdan korkuyordum, beni bulmasından korkuyordum ama Afra'dan duyduğuma göre durmuştu şu sıralar bu beni rahatlatırken Afra'yı daha da korkutuyordu. Benden daha iyi tanıyordu ve asla hiç bir sesizliğin masum olmadığını biliyordu, onu da bu aralar çok yıpranmış görüyordum ihtiyarı bir kez bile görmeöiş olsam da her geldiğinde bana selamını söylüyordu.

Artık ne düşünüp ne hissetmem gerektiğini de bilmiyordum, sanki iyileşme sürecinde olan bir hastanın daha da kötü hale gelişini izliyormuş gibi hissediyordum kendimi. Hasta olan bendim ama sadece kendimi uzaktan izleyebiliyor hiç bir ley yapamıyordum, içimdeki çıkmaz beni yoruyordu kafam artık hiç bir şeyi kaldıramayacak kadar bile doluydu.

" burada beklememeli sana çok kez söyledim." Sıcak koların beni sandığını hissetiğimde nefesini boynumda hissetim, derin bir nefes alırken bir elim saçlarının atasına girip kendime daha da yaklaştırdım.

"Geç kaldın?" Dedim yine aynı soruyu sorarak, cevap almayacağımı biliyordum ve yine tahmin ettiğim gibi oldu. Sanrı bir elini bacaklarından geçirip diğerini de sırtıma yaslayıp beni kucağına kaldırdığında boynuna doladım kolarımı.

"Hava çok soğuk güzelim." Dedi beni azarlayarak, kokusunu solurken gülümsedim beni rahatlatan tek şey oydu. Umursamazlar omuz silktim.

"İpek ve Asır nerede?"Dedim bu sefer ben sorusunu görmezden gelerek.

ikizler Where stories live. Discover now