23

9.1K 754 101
                                    

bir şeyleri yoluna sokmak için her şeyi hayatımdan siktir edip kendime odağımı verdiğim dönemlerin sonunun böyle biteceğini bilsem başa dönüp kendimi öyle bir gazlardım ki. hevessiz ve çaresiz bir bedende sıkışıp kaldığım günler hayatımın hep böyle süreceğini düşünürdüm. yine de söylesem de anlamazdım.

tıpkı yukarıdaki ilk cümleyi okurken başa dönüp anlamak için bir kez daha okumak gibi.

şimdi hayatımdaki geldiğim noktaya bakılırsa bunca şeye değmiş gibi duruyordu, kabul.

güç, kariyer, para, fizik.

ve kim taehyung. yaşadığım en güzel hayat kuşkusuz taehyung'du. benim en güzel çağım.

şimdi de balkonun demirlerine kalçasını yaslamış bana bakıyordu göğsünde bağladığı kolları ile. rüzgâr hafiften saçlarının arasından sıyrılıp gidiyordu. arkasındaki orman zifiri karanlık olsa da dolunay sayesinde gözle seçilebilir bir görüntüydü. ve ay ışığı, giydiği bol gömleğin altındaki tenine dek süzülüyordu.

ben ise koltukta yayılarak oturmuş ağzımdaki küstah sigara ile öylece onu seyrediyordum. her defasında onu baştan aşağı süzmem ve istediğini vermem hoşuna gidiyordu. bunu, o yüzündeki bilmiş gülüşü çok fena belli ediyordu zaten. ve ben de istediğini vermekten çekinmiyordum.

bu yüzden ayaklandım. adımlarım tam önünde durduğunda ellerimi belinin yanından balkon demirlerine yasladım. sigaradan aldığım son nefesten sonra demirlere bastırıp söndürdüğüm izmarit boşluğa düşerken dumanı ise taehyung'un boynuna doğru süzüldü ay ışığına inat. ellerini omzuma koyduğunda hafif eğilip açıkta kalan boynundan kokusunu ciğerlerime empoze ediyordum yavaş yavaş. fakat bunu yapmaktan üçümüzün de şikâyeti olduğunu sanmıyordum pek.

benim için ihtiyaç, ciğerlerim için şölen ve taehyung için sıcak bir sızı.

yüzümü yüzüyle aynı hizaya getirdiğimde demirler ile arama sıkıştırdığımdan keyifli bir gülümseme sundum. sarı saçları ara ara alnıma çarpıyordu rüzgâr sayesinde. sevgilim ay ışığından bile parlaktı karşımda. uzanıp dudaklarına bastırdım dudaklarımı uzun uzun. karşılığında elleri en yakıştığı yeri, saçlarımı buldu. demire dayalı olan elimden birini beline sardım. altında şort olduğundan uçuşan gömlek çoğu kez tenini açıkta bırakıyordu. ve bu açıklığı elimle kapatıp üzerine iyice kendime çektim. fakat değildi. yeterince yakın, yeterince sıcak.

geri çekildiğimde o arsız bakışlarına şahit oldum o an.

"sevgilim, bu gece benden istediğin her şeyi vereceğim sana." dedim yarı fısıltı gibi çıkan sesimle. dilini dudaklarının üzerinde gezdirirken bir müddet sustu.

"aşkım," dedi. kan akışımın vücudumun dengesini yerle bir etmeye yetti tek bir kelimesi. ama yeterli gelmemiş olacak ki devam etti cümlesine.

"bu gece istediğin her şeyi alacaksın benden."

yan bir gülüş yayılırken yüzüme, diğer elimi de kalçasına yasladım. belindeki elimin rotası da aynı yer olurken bu kez dudaklarımızı kavuşturan o oldu. ensemdeki saçları hafifçe çekiyor, ara ara boğuk mırıltılar bırakıyordu ağzımın içine. ortamın konforu yeterli gelmediğinden ellerimi baldırlarına sarıp kucağıma aldım bedenini. nefes almak için geri çekildiğinde çoktan içeriye doğru yürümeye başlamıştım. yatak odasının cam kapısını ayağımla aralayıp içeri girdiğimiz anda da hemen yanındaki duvara yasladım kucağımdaki bedeni. biraz sert olmuş olacak ki taehyung inler gibi ses çıkardı. gözlerim gözlerini bulduğunda bacaklarını belime dolayıp bütün mesafeleri eksiye indirdiğinde kendimi sertçe bastırdım bacaklarının arasına.

smoke symphony |tkWhere stories live. Discover now