Aşk Kuşları

69 30 31
                                    

Sürprizzz bölüm Emirin ağzındann

Bu en çok güldüğüm bölüm oldu

Hep gerilip heyecanlanacak mıyız? Birazda gülelim.

İyi okumalarr.

🦉🦉🦉
Emirden
Stres ve korku içimizdeki her güzel şeyin katiliydi çoğu zaman, ellerinde kızgın demirlerle en zayıf noktamızdan yaralamak onlar için kurgulanan görevin nacizane sonu oluyordu istisnalar dışında. Ve herkesin bildiği gibi istisnalar kaidenin o karmaşık zincirini bozacak kadar mühim değillerdi.

Kızıl belam ateşle oynamayı seven, tehlikeli ve zor görevlere hiç tereddüt etmeden katılan cesur bir kadındı.

Bu da beraberinde çokça çatışma ve kayıp getirebiliyordu.

Özel eğitilmiş bir ajan olduğunu bilmeme rağmen onun için endişeleniyorum. Ne kadar güçlü ve tehlikeli bir kadın olsa da o benim için her zamanki küçük kızıl belamdı.

Ve kendine bile itiraf edemese de o Arisi seviyordu. Bunu dışarıdan bakan herkes anlayabilirdi çünkü kendimize bile kabul ettiremediğimiz duyguları saklayamazdık.

Şöyle bir düşününce birinin her anında yanında olsaydınız elinizde olmadan ondan etkilenmeniz büyük bir olasılık olurdu.

Aradan bir saat geçmesine rağmen kızıl belamdan hâlâ bir haber yoktu ve bu beni biraz endişelendiriyordu.

En son Arisin kaçırıldığını bildirip büyük bir öfkeyle onu kurtarmaya gitmişti.

Aslında öfkesinin temelinde bulunduğunu hissettiren kaybetme korkusu bile Aris'e ne kadar değer verdiğini kanıtlayabilirdi.

Fakat o öfkeyle adamlara neler yapabileceğini düşünmek bile ürpermeme yetiyordu. Boşuna söylemiyorum her şey olabilir.

Beklemek bu saatten sonra dayanılmaz hâle gelmişti. Zaman akrebinin endişe zehrini her saniye damarlarıma akıtırken daha fazla habersiz beklemem olanaksızdı. Her görevin konumu mutlaka bende de olurdu. Hislerimin ağırlığına daha fazla dayanamayıp kendimi arabada bulduğumda yaptığım şeyin kurallara aykırılığını düşünmek en son yapacağım şeydi.

Bulundukları depo benzeri yere yaklaşınca yerde gördüğüm kan izleri Black Angel'ın iş başında olduğunun göstergesiydi.

Pek iç açıcı bir görüntü olduğunu düşünmüyordum. Bu kızıl bela sinirlenince gerçekten çok korkunç birine dönüşebiliyordu.

Yerde ki bu kan izleri kim bilir nasıl olmuştu?

Tövbe bir daha kızıl belayı kızdırmazdım. Aslında bu sözü birkaç dakika sonra unutacağımı biliyordum ancak şu an konumuz bu değildi.

Hemen içeri adımladım. İçeride bana zarar verecek adam kalmadığını biliyordum çünkü Black Angel işini tam yapardı.

Hemen gördüğüm ilk kapıdan içeri girdim. Keşke girmeseydim.

Bir ağaçkakanla bir baykuşu resmen birbirini yerken gördüm.

Ve bu ağaçkakan benim evcil ama hırçın ağaçkakanımdı.

Ben endişeden yerimde duramazken onlar burada işi pişiriyordu. Kızıl belam an olarak kabul etmediği o aşkın ateşlerinde eriyiveriyordu. Şimdi ben kime cinnet geçirtecektim?

"İnanamıyorum sana kızıl belam bir saatte düşmüşsün aşkın çöllerine, süzülmüşsün birilerinin kalplerine" diye konuşmamla ikiside ayrılıp şaşkın gözlerle bana bakmaya başladılar.

"Emir? Senin burada ne işin var?" diye kendini ilk toparlayan hain kuşum.

"Sen hani bu beyefendiyi sevmiyordun kızıl leydiciğim? Ben senden o kadar yumruk boşuna mı yedim?" diye sordum hafif imayla renklenmiş bir sesle.

Onu Arisi sevdiğine ikna etmeye çalıştığım çoğu anda aldığım karşılık sert bir yumruk olmuştu.

Aklıma gelen şeyle "Ben şimdiden söyleyeyim düğünde altın takmam attığın yumruklara say." diye önceden bilgilendirmemi yaptım.

Biz durmuş tartışırken Aris hiçbir şey anlayamadığını belli eden bir tüz ifadesiyle bize bakıyordu.

"Burada ne oluyor?" hafif bıkkın ve öfkeli bir sesle sormuştu bunu Aris.

"Size sormak lazım bir saatte kim bilir neler yaptınız?" diye sordum iğneleyici bir şekilde.

Sanırım kulağıma bir ses geliyor şey gibi...
Birileri benim Selamı okuyor sanki.

Karnıma yediğim sert yumrukta bir kanıt niteliği taşıyordu büyük ihtimal.

Öyle ki resmen kum torbası gibi yere serilmiştim. Sana dövüşmeyi öğreten eğitmene hayranım, tek yumrukla iki katın olan beni yere nasıl serdin Ceyran?

Karşımdan bir ışık geliyor sanki, gidiyorum sanır beni iyi anın güzel okuyucular...

Koldan tutulup çekilmemle duygu sömürüsü yapmaya başladım.

"İç kanamam var sanırım, öleceğim mezarım deniz görsün." diyip gözlerimi yumdum.

Bir süre gözlerim kapalı bekledikten sonra tek gözümü açtım ve aşk kuşlarına baktım.

İkisi de komik bir yüz ifadesiyle bana bakıyorlardı. Bu durum fazla komikti ve ben kendimi tutamazdım.

Koca bir kahkaha kopuverdi dudaklarımdan. Sonra da yavaşça ayağa kalktım. Bir süre hepimiz birbirimize boş boş baktık. En sonunda kızıl belam konuşmaya başladı.

"Hadi eve gidelim. Aris yaralarını hallettikten sonra sana her şeyi anlatacağım."

Ceyrandan🍷
Oyalanmadan hepimiz arabaya binmiş Emirin evine gitmiştik. Fakat ben hâlâ şaşkındım.

O beni öpmüştü, yıllardır koruduğum deniz gözlü adam beni öpmüştü!

Eve geldiğimizde hemen Arisi bir koltuğa oturtup, banyodaki ilk yardım çantasını almak için ikinci kata çıkmıştım.

Emire yakalanmıştık daha doğrusu Emir tamda böyle bir anda gelmişti. Utanmış ve bolca ima dolu sözlere maruz kalmıştık.

Bunları düşünürken arkamdan boynuma dolanan kollara hazırlıksız olduğumdan hemen elin bileğini büküp yere devirdim.

Ben birçok kez yanlışlıkla Emire zarar verebileceğimi söylemiştim.

Resmen yere yapıştırmıştım canım kuzenimi...

Yere düştüğünde çıkan ses ve ağzından fırlayan bir "ahh" nidası ile hayırlı olsun sanırım Emirin belini kırmıştım.
😅😅😅

Bölüm biraz kısa ama ne yapalım bu kadar oldu ve sizi bölümsüz bıraak istemedim.

Sizce bölüm nasıldı?

Bir sonraki bölümde görüşürüz canlarımm 🍷

🌻

Sonsuz Bahar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin