Özel Bölüm

65 29 33
                                    

Söyleyecek sözüm yok bu bölümde bana peçete bağışı yapmak isteyenler gönderebilir :,(

İyi okumalar daha doğrusu iyi ağlamalar
🍂🍂🍂
~Yazarın Anlatımıyla~
_6 Yıl önce_
Söyle kaç bahar oldu?
Penceremde gül soldu
Belki de zaman doldu
Sevdiğim dönmüyor

Ve son sözleri de söyleyip gitarla bitirdi şarkıyı Ceyran. Kafasını kaldırıp baktığında Melodi hocasının hayran bakışlarını gördü. Bu bakışlar onu çok mutlu ediyordu. İleride başarılı bir müzisyen olmak en büyük hayallerinden bir tanesiydi.

Başarılı bir öğrenciydi de, notları hep tamdı istese çok kolay tıp fakültesi kazanıp doktor olabilecekken o yeteneği olan müziğe yönelmek ve hayallerini gerçekleştirmek istiyordu.

Annesi de sesini çok seviyordu Ceyranın, oturup saatlerce dinleyebilirdi sesini.

Mercan Gülsoy başarılı bir savcıydı ancak her zaman ailesine ayıracak zamanı vardı. Fakat bu aralar bir dava yüzünden başı dertteydi.

Bu gece abisinin evine akşam yemeğine davetlilerdi. Abisi Erdinç Alyazın da Ceyrandan bir yaş büyük bir oğlu vardı. Mercan yiğeni Emiri de çok seviyordu.

Ceyran bugünlük derslerini bitirmiş sırtında gitarıyla evine doğru yürüyordu. Şoförü eve göndermiş ve yürümeye karar vermişti.

Havada güzeldi zaten, eylülün başlarındalardı. Sonbahar mevsimini çok seviyordu Ceyran, doğanın renklerinin kırmızıdan kahveye dönmesi ve yağmur yağması ona huzur verirdi.

Bu mevsim huzur ve ilham dolu bir mevsimdi.

Annesinin arayıp akşam yemeğinde dayısının evine misafir olacaklarını söylediğinde sevinmişti.

Kuzeni Emir de hukuk okuyordu. Küçük yaşlarından şimdiye kadar hep avukat olmak istemişti halası Mercan onun en büyük rol modeliydi. Her zaman onu örnek alırdı.

Ceyranda son zamanlarda onu az görmeye başladığından özlemişti kuzenini.

Kısa bir sürede evine yetişmişti Ceyran. Babası çalışma odasında olmalıydı bugün evden çalışacaktı çünkü... Kardeşi Alpte arkadaşlarıyla basketbol oynamaya gitmişti.

Çalışırken yorulmuş olacağını düşünüp kahve yapmıştı babasına.

Ferman Gülsoy kızıl saçlı güzel kızını görünce bütün yorgunluğunu unutmuştu. Kızıl saçlarını babasından almıştı Ceyran. Gözleri ise aynı annesinin gözleriydi.

Ferman Gülsoy kızının elindeki kahveyi görünce yüzüne tatlı bir tebessüm yer etmişti.

Ceyran elindeki kahveyi masaya bırakıp babasına sarılmıştı.

Ferman Gülsoy'da kızını sarmıştı kaybetmişti kolları arasında, güzel çiçek kokusunu içine çekiyordu.

Çok güzel kokuyordu meleği sevdiği kadını hatırlatıyordu ona.

Ceyran, Mercana benziyordu ve bu Ferman Gülsoyu mutlu ediyordu.

Mercan Gülsoyun saçları kahverengiydi gözleri ise ela...

Bir süre daha sarıldıktan sonra Ceyran kalçasını masaya yaslamış ve konuşmaya başlamıştı.

"Bugün dayımların evine davetliyiz haberin var mı?"

Ferman Gülsoy gülümseyerek başını sallamıştı.

Bir süre daha sohbet ettikten sonra birden çalışma odasının kapısı açıldı.

İkiside irkilerek kapıya yöneltti bakışlarını.

Karşılarında ıslak kahverengi saçlı siyah gözlü yakışıklı bir genç vardı.

Biraz asi bir genç...

Alp altında siyah bir eşofman üstü çıplak karşılarında duruyordu.

Gelen şampuan kokusundan yeni duştan çıktığını anlamışlardı.

Alp gelip ablasına sarıldı ve boynundan öptü. Bunun üzerine Ceyranda ellerini bu asi beyefendiye doladı.

Ferman Gülsoy ise bu görüntüye gülümsüyordu. Ailesi onun her şeyiydi.

Aradan geçen zaman sonunda hepsi hazırlanmaya gitmişti.

Ceyranın üstünde beyaz günlük bir elbise vardı.
Herkes hazır olunca arabaya binip Erdinç Alyazın evine doğru yola çıkmışlardı.
🍂🍂🍂
Yemekler yenmiş sohbetler edilmeye başlanmıştı. Tam bu sırada bir cam kırılma sesi gelmişti sonra bir sürü silah sesi...
Herkes korkmuş hem kendilerini hem sevdiklerini korumaya çalışıyordu.

Silah sesleri kesilmişti Mercan Gülsoy çocuklarını kontrol etmek için olduğu yerden çıkmıştı.

Hemen Ceyranla Alpin yanına koşmuş onlara sarılmıştı. Çok korkmuştu onlara bir şey olacak diye sonra beş el silah sesi yankılandı salonda...

Ceyranın gözü önünde kanlar içinde yere yığıldı Mercan Gülsoy.

Ceyran hemen Alpin gözünü kapattı titreyen elleriyle. Fakat fazla duramadı elleri orada.

Ne olmuştu az önce idrak edemiyordu. Bu ağır metalik koku nereden geliyordu bilmiyordu. Annesinin açık mavi elbisesini süsleyen bu kırmızı sıvının ne olduğunu anlayamıyordu.

Onun annesi ölemezdi ki. Herkes Mercanın başında toplanmıştı. Peki neden toplanmıştı. Bu çığlık ve göz yaşları niçindi?

O niye hareket edemiyordu. Niye sanki dünyası durmuş gibi hissediyordu. Ona sarılan kollar ve adını söyleyen bir ses...

Emirin sesi, Emirin kolları, Emirin kokusu

Peki neden annesinin sesi değildi? Annesinin kolları, annesinin kokusu...

O an idrak etti olayı Ceyran gözünden bir damla yaş aktı rehber olmak istercesine diğer yaşlara.

Boğazından bir feryat koptu Ceyranın

"Anne"

Dizlerinin üzerine düştü taşıyamadı bedenini Emirde yanına çöküp ona sarılıyordu. Sakinleştirmeye çalışmıyordu sadece ağlıyordu o da.

Bir süre sonra ambulansın o acı sireni duyuldu fakat Mercan Gülsoy sedyeye değil ceset poşedine koyuldu.

Beş kurşun, beş kanayan yara, bir beden ama çokça ruh...

Bir daha açılamayan yeşile yakın ela gözler...
Bir daha söylenmeyen onlarca şarkı...
Biten çocukluklar ve bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak bir hayat.

En acısıda bu kanlı evde ölen bir çocuk ve bir daha bu eve giremeyen ruhu ölü kadın...

Artık eylül ayı kaybetmek demekti. Artık sonbahar huzurlu değildi. Yapraklar annesinin kanla ıslanan mavi elbisesini hatırlatıyordu Ceyrana.

Ceyranın hayallerini annesinin kanında boğmuş, sesini kesmişlerdi ve onun söylediği en son şarkı da yalancı bahar olmuştu...
🍂🍂🍂

Ben bittim.

Bir insan kendi kendine saydırır mı?

Benim canımın acıması normal mi?

Ben gidiyorum.

Bölüm hakkındaki yorumlarınızı buraya alıyorum 👉

Bir sonraki bölümde eğer kahrımdan ölmezsen görüşürüz canlarım🥺

Sonsuz Bahar Where stories live. Discover now