2. KURTULUŞ

4.6K 87 69
                                    


t.A.t.U - all the things she said

.

Yarını beklemek istemedim, hemen attım bölümü. Seviyorum sizi ❤

.

Cennet tam olarak neydi?

Dinsel olarak yapılan tasvirlerini dinlerken insanın içini huzur kaplıyordu. Mutlu oluyordu. Güvende hissediyordu.

İnsanlar bunları hissettikleri her yeri cenneti kabul edebilir miydi?

Bana kalırsa edebilirdi.

Yaşadığım hayatın cennet mi cehennem mi olduğuna karar vermek için düşünmeme dahi gerek yoktu ancak cennetin nasıl bir yer olduğunu bilmeden hayatıma cehennem demek ne kadar doğruydu, tartışılırdı.

Korkuyor muydum, hiç olmadığı kadar.

Gitmek istiyor muydum, bu hayatta hiçbir şeyi istemediğim kadar.

Başıma daha kötü ne gelebilir diye sormaya çekiniyordum çünkü her şey olabilirdi.

“Ne oldu Şahin Efendi? Bir dondun kaldın.” yabancı adam alayla gülümsediğinde babamın sağ gözü sinirden seğirdi.

“Bana maddi açıdan destek verecek misin?” yabancı adam bu kez gözlerini devirdi.

“Paraya ihtiyacın mı var?” babam göz ucuyla anneme bakıp yutkundu. Kaşlarımı çattım. Bir işler karıştırıyordu.

“Elbette var. Yaşadığım yere bakar mısın?” yabancı adam yine alayla güldü. Elini dudaklarının üstüne kapatıp gülüşünü gizledi.

“Tamam. Her ay hesabına bir milyon dolar yatırırım.”

Bu adamın dolar dışında parası yok muydu?

“Bir milyon çok değil mi?” bütün gözler bana dönünce yutkundum. “Üstelik henüz kabul ettiğimi söylediğimi hatırlamıyorum.”

Babam bana hâlâ öldürecekmiş gibi bakarken kocaman gülümsedim. Belki de hayatım boyunca bu kadar büyük gülümsememiştim.

“İsminiz neydi acaba?” adam bana baktı. Gülümsememden geleceğimi anladı. O da gülümsedi.

Ayağa kalkıp yanıma geldiğinde ben de ayağa kalktım. Buruşmuş elini bana uzatırken, “Agâh,” dedi ardından soyadını da ekledi. “Agâh Çakır.”

“Memnun oldum Agâh Bey. Ben de Elmas. Elmas Arıcı.”

“İsminin anlamını taşıyor gözlerin. Safir gibi parlıyor.”  utanıp gözlerimi onun karamel rengi gözlerinden ayırdım.

“İstersen şimdi hazırlan, hemen götüreyim seni İstanbul'a.”

Babam heyecanla ayaklandı. “Al götür senin olsun. Çok bir parça kıyafeti de yok zaten.”

Annem dolu gözleriyle yüzüme bakarken yutkundum. Gözlerimi açıp kapatarak sorun olmadığını belli ettim ve elimi Agâh Bey'in elinden çektim.

TUTSAK Where stories live. Discover now