NOEL GÜLÜ 3

79 7 39
                                    

GÜNÜMÜZ

"Sana inanamıyorum Charles! Gerçekten burada mı uyudun?"

Pencereden yansıyan güneşi arkasına alarak gölgesi yüzüme düşen Lydie'ye bakabilmek için gözkapaklarım ağır bir şekilde aralandığında başımı masadan kaldırarak arkama yaslanmış ve tutulan belimi geriye doğru germiştim.

"Bu günlükte ne var bu kadar anlamıyorum ki! Gece yalnız uyumama izin verecek kadar ne var? İlk defa tek başıma yatakta uyudum. O da bu aptal günlük yüzünden!"

Uyku mamuru bakışlarımı sinirden gözleri kocaman açılmış Lydie'ye çevirdiğimde ayağa kalkmıştım. Tam karşısında durduğumda ellerini tutarak, "Haklısın sevgilim, gece yatakta seni yalnız bırakmamın hiçbir bahanesi olamaz, özür dilerim."

Lydie'nin bana olan bakışları yumuşadığında olduğu yerde hafif sallanmaya başladı. "Bir daha olmasın." diye uyarısını yapmıştı.

"Olmayacak." diye yemin edercesine konuştuğumda başını beni onaylarcasına sallayarak kollarını boynuma sardı. Şu hayatta en korktuğum şey sevdiğim kadının kalbini kırmaktı.

Kollarını boynumdan çektiğinde başını hafif çekerek gözlerini kıstığında, "Cezalısın." Dedi oldukça ciddi bir yüz ifadesiyle. "Bu yüzden kahvaltıyı sen hazırlayacaksın ve bende sana yardım etmeyeceğim."

Bir adım gerileyip elimi karnıma yaslayarak önünde eğildiğimde, "Cezanız başımın üstüne leydim." Doğrulduğumda iki elimi karnımın üzerinde birleştirdim. "Siz nasıl isterseniz." Bu davranışım onun kıkırdamasına sebep olmuştu.

Çalışma odamdan çıktığımızda Lydie kahvaltıdan önce kahve içeceğini söyleyerek yanımdan ayrılmış bende yatak odasının banyosuna girerek hızlı bir duş almıştım. Bugün evden çalışacağım için eşofman takımlarımı giyerek odadan çıkmış mutfağa girmiştim. Lydie de mutfağa bağlı kış bahçesinde kahvesini yudumluyor arada da bana kaçamak bakışlar atıyordu. Onun sevdiği peynirli omleti yaptığımda daha fazla kış bahçesinde kalamayarak minik adımlarla sallanarak yanıma geldi.

"Peynirli omlet mi o?" parmaklarının ucunda yükselerek başını ocağın olduğu tarafa çevirdiğinde sırtımla görüşünü kapattım. "Hıh!" diyerek sitemde bulunduğunda,"Göremesem de kokusunu alıyorum." diye de bilmiş bilmiş konuşmuştu.

Bu hali gülümsememe sebep olduğunda, "Sırtın bana dönük olabilir ama güldüğünü de biliyorum!" dediğinde yüzümdeki gülümsemeyi silerek başımı Lydie'ye çevirdim.

"Hayır gülmüyorum." Gözleri yine sorgularcasına kısıldığında içinde omlet olan tavayı alarak hazırladığım masaya doğru ilerledim. Peynirli omletin hepsini Lydie'nin tabağına koyduğumda Lydie fazla acıkmış olmalı ki hemen sandalyesine oturarak omletini yemeye başladı. Bende karşısındaki sandalyeye oturduğumda tabağıma kahvaltılıklardan almaya başlamıştım.

"Yumurta yemeyen bir insan nasıl olur da bu kadar güzel omlet yapabilir?"

"Sevdiğin her şeyi lezzetlendirebilirim. Çünkü sen seviyorsun ve konu burada bitiyor. Sen yeter ki iste, çamuru bile dünyanın en lezzetli yiyeceği haline getirebilirim."

Cilveli bir şekilde kıkırdadığında bende onun mutluluğuna karşılık gülümsedim. Bu kadın beni aşktan öldürecekti.

^^

Lydie arkadaşlarıyla birlikte alışveriş yapmak için evden çıktığında bende kendime kahve yaparak çalışma odama çıktım. Bilgisayarı alarak çalışma masamın karşısındaki büyük deri koltuğa oturup ayaklarımı önümdeki cam masaya uzattım. Bilgisayarı da kucağıma koyup açtığımda sade kahvemden bir yudum alarak gelen mailleri kontrol ediyordum. Evlilik ve taşınma olayları derken şirketle çok fazla ilgilenememiştim ve bir ton iş birikmişti.

NOEL GÜLÜWhere stories live. Discover now