NOEL GÜLÜ 4

66 6 28
                                    

NOEL GÜLÜ 4

GÜNÜMÜZ

Kapım tıklatıldığında Alex içeri girmişti. Elimdeki günlüğün kapağını kapatıp masaya koyduğumda başımı kaldırıp Alex'e baktım.

"Efendim, toplantı için herkes hazır sizi bekliyorlar."

Alex, sabah getirdiği dosyalara göz ucuyla baktığında dosyalara hiç dokunmadığımı anlamıştı. Ayağa kalktığımda, Alex bakışlarını dosyadan çekip bana çevirdi. Dosyaların kapağını bile açmadığım için şaşırmıştı ama belli etmemeye çalışıyordu. Şaşkınlığını görmezden gelerek ona doğru yaklaştığımda gözlerini kaçırarak bedenini dikleştirmişti. Gerilmiş miydi o? Yanından geçip odadan çıktığımda, tuttuğu nefesini dışarı verdi. Ona yaklaştığımı düşünerek gerilmiş olmalıydı? Saçma.

Gireceğim toplantı çok önemliydi ama benim aklım günlükteydi. Kafamı toparlamam, konsantrasyonumu arttırmam gerekiyordu. Toplantısı odasına on adım vardı. dokuz, sekiz... Noel gülü, Ashle'yi görünce ne düşündü acaba? Ah kahretsin! Toplantı kapısının önündeyim. 

Derin sessiz bir nefes aldığımda kapıyı açarak içeri girdim. Büyük otuziki kişilik masa tamamen doluydu ve baş köşedeki sandalye benim için boştu. Yavaş adımlarıma tezat zeminde çıkan sert adım sesleri ortamı daha da gergin bir hale sokuyordu. Sandalyemi çekip oturduğum da Alex de sol tarafımdaki boş sandalyeye oturmuştu.

yokluğumda şirkette olaylar olmuştu ve bunu benden saklayabileceklerini düşünmüşlerdi akıllarınca. Ama olayın daha ilk saatinde her şeyin farkına çoktan varmıştım. Ve sevgili çalışanlarım bunu bilmiyorlardı çünkü söylememiştim. Hepsiyle yüz yüze hesaplaşabilmek için. Ve büyük gün sonunda gelmişti, hepsinin canını okuyacaktım. Bakışlarım herkesin yüzünde tek tek gezdirdiğimde hepsinin gerginliğini bizzat şahit olmak ise beni daha çok tatmin ediyordu. Toplantı hepsi için çok zor geçecekti.

^^

Arabayı evin garajına çektiğimde başımı geriye doğru yaslayarak gözlerimi kapattım. Saat gece yarısına geliyordu ve tahmini iki saat süreceğini sandığım toplantı altı saat sürmüştü. Bu süre zarfında Lydie ile  de konuşamamış sadece toplantımın uzadığını dair mesaj atmıştım. Lydie şaşılası bir şekilde tepki vermemiş onun yerine "Tamam aşkım, seni seviyorum." yazmıştı. Sanırım o da işlerimin bu aralar sıkıntılı olduğunun farkındaydı ve beni üzmek istemiyordu.

Arabadan indiğimde evin kapısının önüne gelerek anahtarı cebimden çıkarttım. Işıklar kapalıydı, büyük ihtimal uyumuştu. Zile basarak onu uyandırmak istemiyordum. İçeri girdiğimde kapıyı kapatarak anahtarları konsolun üstündeki tabağın içine koydum. Aşağılarda hiç oyalanmadan adımlarımı merdivenlere yönlendirdiğimde tırabzanlara tutunarak yukarı çıktım. Odaya girdiğimde karanlığa alışmamış gözlerimle adımlarıma dikkat ederek banyoya girdim. Üzerimi çıkartıp duş kabinine girdiğimde suyu ılığa ayarlayarak önce saçlarımı ardından bedenimi ıslatarak hızlı bir duş aldım. Kapıya asılı bornozu üzerime giydiğimde banyodan çıkarak giyinme odasına girdim. Altıma siyah eşofman üzerime beyaz tişört giydiğimde onun üzerine de fermuarlı sweatshirt giyerek giyinme odasından çıkmıştım. Kendi tarafıma geçtiğimde yorganı kaldırarak yatağın içine girdim. Gözlerimi kapatarak yatağın içinde Lydie'ye doğru dönerek kolumu ona doğru atmıştım ki boşluğa düşen kolumla kapanan gözlerim açılmıştı. Yatakta doğrularak yanı başımdaki gece lambasını açarak Lydie'nin olduğu tarafa bakmıştım ama Lydie yatakta yoktu ve  onun olduğu taraf hiç bozulmamıştı! Yani bu yatağa hiç girmemişti? Işıklar kapalıysa Lydie'nin yatakta olması gerekiyordu! Peki ama ışıklar kapalıysa Lydie niye yatakta değildi? 

NOEL GÜLÜWhere stories live. Discover now