NOEL GÜLÜ 10

56 6 30
                                    

GÜNÜMÜZ

"Ben korku filmine gitmek istiyorum Charles! Ayrıca günlerce filmi aklımdan çıkaramayıp korktuğum falan da yok."

Lydie ile sinemaya gitmek, benim için artık bir travma sebebi olmuştu. Her gişe sırasında muhakkak kavga ediyorduk. Çünkü inatla korku filmine gitmek istiyordu ama korku filmine gidince de bir süre kendine gelemiyordu. Gece tuvalete giderken bile beni uyandırıyor, evde yalnız kalmak istemeyerek benimle işe geliyordu. Benimle birlikte işe gelmesinde hiçbir sakınca yoktu; personellerimi güzel oldukları için kovmadığı sürece.

"Ya komedi ya da romantizme gideceğiz. Aksi taktirde tek başına girersin sinema salonuna."

Lydie kırılmadığı halde sanki ona çok kötü bir şey söylemişim de hayatının sillesini yemiş gibi bana baktığında bakışlarımı yukarıya kaldırarak onu görmezden geldim.

"Karını kırıyor musun Charles?"

"Koruyorum diyelim ona."

Gişe sırası bize geldiğinde Lydie kollarını önünde bağlayarak suratını asmıştı. Gişeci çocuk bize baktığında, "İki tane şu aksiyon filmine bilet alabilir miyiz lütfen." dediğimde gişeci çocuk bize iki tane bilet kesti.

Biletlerle beraber gişe sırasından çıkıp mısırcının yanına geldiğimizde bile Lydie'nin yüzü asıktı. "Hadi artık asma şu yüzünü." Baş parmağımla çenesini tutarak başını kaldırdım. "Aksiyon da bir nevi korku sayılır."

"Çocuk mu kandırıyorsun? Aksiyonla korku çok farklı şeyler." Çenesini parmaklarımın arasından çekti.

"Senin de çocuktan bir farkın yok aslında." Lydie büyük boy patlamış mısır ve içeceğini aldığında bana arkasını dönerek sinema salonuna ilerledi. Bende mısır ve içeceğimi alıp ücretini ödedikten sonra arkasından ilerledim. Sinema salonu tıka basa doluydu. İnsanların önünden geçerek Lydie'nin yanına geldiğimde koltuğuma oturarak arkama yaslandım.

Lydie boş beyaz perdeye bakarak mısırını yiyordu. "Pişt." diye seslendiğimde bile bakışlarını perdeden ayırmadı. Kulağına yaklaştığımda kıkırdak kısmını hafif ısırdım. "Ya!" diyerek beni iteklediğinde güldüm.

Işıklar söndüğünde film oynamaya başladı. Arkama yaslanarak filmi izlemeye başladığımda arada da Lydie'yi kontrol ediyordum. Filmin ilk kısmı çok kendisini cezbetmemişti ama ilerleyen kısımlar öyle bir dikkatini çekmişti ki mısır için aralanan dudakları ve elinde birkaç mısırla dikkatle karşısındaki beyaz perdede oynayan filme bakıyordu.

"Ah tanrım!" diye sessizce sitem ettiğinde elindeki mısır sonunda ağzının yolunu bulmuştu.  "Charles!" diye bu sefer fısıldadığında kolumu cimcikledi. "Ay düşecek."

Başımı iki yana salladığımda gülümsedim. "Düşmez merak etme." diye bende ona doğru fısıldadım.

"Oh düşmedi." diye rahat bir nefes verdiğinde gülmemek için yumruğumu ısırdım. Herkesin içinde öpecektim şimdi onu.

Film bittiğinde ışıklar yandı. Gözlerim ışığı yabancıladığı için gözlerim kısılmıştı. Herkes yavaş yavaş ayaklandığında bende ceketimi alarak ayağa kalktım. Lydie'ye de kalkması için elimi uzattığımda elimi tutarak ayağa kalktı. 

"Beğendin mi filmi?" o önden ben arkadan ilerliyorduk.

"Eh işte fena değildi." Beraber dışarı çıktığımızda Lydie karşıma geçerek başını kaldırdı. Başımı eğip ona baktığımda, "Acıktım." dedi.

"Ne yiyelim?" diye sorduğumda omuzlarını kaldırıp indirdi.

"Dışarıda yemek istemiyorum."

Kaşlarımı çattım. "Nerede yemek istiyorsun?"

NOEL GÜLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin