2-Okulun İlk Günü

1K 97 131
                                    

Selamlar, söylememe gerek yoktur herhalde beğeni ve yorummm

İyi okumalar 💗

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●

"Gir!" İçeriden erkek hocanın sesi geldiği zaman önce Berfin'e yol verdim. Berfin kapıyı açıp girerken ben de Berfin'in arkasından girdim. Herkesin gözleri bizi bulduğunda hoca gülümsedi ve tahtayı göstererek bizi yanına çağırdı.

"Evet gençler. Bunlar yeni arkadaşlarınız. Kendinizi tanıtın." Kısa kesmesiyle Berfin bana baktı ve konuşmaya başladı.

"Adım Berfin Gül, soyadım Gök. Mardin'den buraya ikizimle geldik. Umarım anlaşırız." Berfin'in sözünü bitirmesini bekledim ve ben de konuşmaya başladım.

"Baran Gök. 18 yaşındayım." Dedim ve hocaya baktım. Hoca tebessüm edip boş sıraları gösterdi. Yerimize geçerken birisi,

"Teröristsiniz yani." Gülerek dediği şeyi anlamaya çalıştım. Ben anlayana kadar Berfin direkt ağzını açmıştı. Onu durdurdum.

"Boş ver Berfin." Sessiz çıkan sesimle Berfin durakladı ve derin nefes alarak yanıma oturdu. Çantasını sıranın köşesine astı ve saçlarını topladı.

"Ve bunun sonucu böyle bulunur çocuklar." Başımı anlarmış gibi salladım. Zilin sesi kulağıma dolarken hoca da eşyalarını toplayarak sınıftan çıktı.

"Terörist." Dediler arkadan. Derin nefes alıp Berfin'e baktım. Kısık sesle,

"Sakin ol Berfin. Boş ver." Dedim. Berfin önce sırıttı sonra gülmeye başladı. Yerinden kalktı ve arkaya doğru gitti. Hareketlerini tek tek izliyordum.

"Ayağını denk al. Ben Türküm." Dedi Berfin çocuğun yakasını tutarken. Yakasını düzeltip geri bıraktı.

"Doğulu değil miydin?" Dedi pencere yanındaki çocuk.

"Doğu, Türkiye'de değil mi?" Berfin'nin çatık kaşlarla sorduğu soruya güldüm. Haklıydı. Berfin tekrardan yanıma geldi fakat oturmadan önümdeki çocuğun sırasına oturdu. Gri kapüşonlu çocuk kafasını korkarak çevirdi. Berfin gülerek elini uzattı. Böyleydi Berfin. Saniyesi saniyesine uymazdı. Birkaç dakika sonra da tekrar sinirlenirdi.

"Ben Berfin." Dedi. Çocuk korkarak eline baktı.

"Korkutma çocuğu." Dedim elimdeki kalemi oynatarak. Parmaklarımla döndürerek bir ritim tutmaya çalışıyordum.

"Ona pek bulaşma doğulu. İbneliği sana geçmesin." Dedi yine aynı ses. Berfin arkasına doğru baktı ve tekrar önüne döndü.

İbne nasıl bir tabirdi? Böylesine iğrenç bir tabir olabilir miydi? İnsanların yönelimlerine niye hakaret ediyorlardı?

"Ee? İsmini söylemeyecek misin?" Berfin'in hiç sıkılmadan elini tutuşuna baktı çocuk. Kesik nefesler verip Berfin'e baktı.

"A..Araz." dedi çocuk zorlukla. Berfin gülümsedi ve elini tuttu.

"Bak bu da Baran." Dedi bana doğru döndürerek. Çocuk bana doğru dönmedi ve kapüşonunun ipini çekerek sıraya doğru başını uzattı.

"Sıkma çocuğu." Dedim tekrardan. Berfin insanlarla sohbet edene kadar bırakmazdı.

"Peki." Dedi Berfin ve ayağa kalkarak sıramıza oturdu. O da kafasını sıraya koydu.

"İyi misin?" Sorumla beraber Berfin kafasını salladı. Üstelemeyerek bir daha sormadım.

İnsanların çoğu Kürtlere karşı ırkçılığı bıraksa bile hâlâ öyle insanlar vardı. Sanki hepimiz Kürdistan'ın varlığını kabul etmişiz gibi düşünüyorlardı. Türk topraklarındayken niye böyle bir düşüncede olalım ki?

Sıradan kalkıp kapıya doğru ilerledim.

"Nereye?" Dedi Berfin merakla.

"Lavaboya." Dedim kısa bir cevapla.

Mardin'in Yüreği - Gay - MpregWhere stories live. Discover now