3-Kan

1K 96 130
                                    

Umarım hepimizin keyfi iyi ve güzeldir. Yorumları ve oyları unutmayın. Dediğim gibi yorumlarınız beni mutlu eden şeyler. Hepinize cevap vermeye çalışıyorum ve hepinizin yorumlarını tek tek okuyorum :)

Çok uzattım, İyi okumalar 💗💖

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Kapının kulpunu aşağıya doğru indirdiğimde sesler sınıfın dışına bile geliyordu. Bağırışmaları duyduğumda sınıfa girdim. Birkaç gündür yeni sınıfımız  alışmaya çalışıyorduk. Diğer insanların ırkçı davranışları pek umrumda olmasa da Berfin'n umrundaydı. Çünkü annem ve babam bizi böyle yetiştirmişti.

"Aha Kürtümüz de gelebilmiş." Dedi ismini hatırlayamadığım çocuk. Hiçbirinin hatırlayamıyordum açıkçası. Pekte umrumda değildi.

"Kardeşin nerede Kürt?" Gözlerimin içine bakıp patavatsız bir şekilde gülen çocuğa bakıp derin nefes çektim.

Hiçbir işe yaramayan insanların ismini hatırlamamak açıkçası hiç üzmüyordu beni.

Dediklerini umursamayıp yerime doğru geçerken gözlerimi yerdeki Araz'a diktim. İsmi hatırladığım kadarıyla Araz'dı.

"Niye dövüyorsunuz çocuğu?" Dedim hepsinin gözünün içine bakarak. Birbirlerine bakarak gülüştüler. Bu yaşa gelmişlerdi ve hepsi de zorbalığı komik buluyorlardı. Gerçekten zorbalık komik bir şey miydi?

"Çünkü o muhallebi." İçlerinden birinin iğrenç lakabıyla yüzümü buruşturmamak için zor durmuştum.

"Ne alaka?" Dedim tek kaşımı kaldırarak. Çantamı alıp sıraya bıraktım. Krem rengi masaya kalçamı dayadım ve gözlerimi kısarak onlara bakmaya devam ettim.

"İbne işte. Hani top olanlardan." Dedi bir tanesi.

"Gay mi deniliyor onlara? Ondan işte." Diğeri ise lafa atladı. Sıradan kalkıp Araz'ın yanına doğru ilerledim. Tek elimi ona verip kalkmasına yardım ettim ancak o benim elimi tutmaya dahi korkup kendisi kalkmaya çalıştı. Seken bacağıyla hızla sınıftan çıktı.

"Kürt çocuğumuz topumuza yardım mı ediyor? Oy yerim." Dedi az önce muhallebi lakabını takan kişi. Derin nefes alıp verdim.

"Neden çocuğa böyle lakaplar takıyorsunuz size bir şey mi yaptı?" Dedim yüzümü tekrardan ekşitip.

"Top olması yeter." Çocuğun bahanesi bile komikti. Kendi hâlinde gaydi işte. Size ne zararı vardı ki?

"Size ne zararı var?" Sorduğum soruyla gülmeye başlamışlardı.

"Bizden falan hoşlanmasın diye. Anladın?" Dedi gözlerini kısarak. Aynen tüm gayler sizden hoşlanıyor. Derin nefes verip yerime doğru ilerledim. Zaten zil de çalmıştı.

Hoca sınıfa girmişti fakat Araz hâlâ girmemişti. Elimi kaldırdım.

"Hocam lavaboya gidebilir miyim?" İznimden sonra arkadaki angutlar tekrardan gülmeye başladılar.

"Parmak kaldırmak mı kaldı ya?" Gülüşleri tekrardan canlandığında onları takmamaya çalıştım. Cidden ne salak insanlardı ya. Benim gibi sakin bir insanı bile çıldırtacak güçtelerdi.

Ayağa kalkıp dışarıya çıktım ve lavaboya doğru yürüdüm. Cidden niye gelmemişti bu çocuk?

Kapıyı açıp içeri girdiğimde karşımdaki bedene baktım. Gözleri ağlamaktan kızarmıştı. Kafası yavaşça bana doğru döndü.

Yanına gidip onun gibi yavaşça eğildim.

"Bir yerin mi ağrıyor?" Diye sordum. Kafasını yavaş bir şekilde salladı. O zaman neden bu kadar çok ağlamıştı?

"O zaman niye böyle ağlıyorsun?" Dedim kaşlarımı çatarak. Ağlaması şiddetlendi ve göğsüme doğru vurmaya başladı.

"Sende onlar gibisin. Benimle dalga geçmek için geldin değil mi?" Dediklerini anlamaya çalışıyordum.

"Hayır neden seninle dalga geçeyim? Kalk yüzünü yıkayalım." Bana vuran elleri durdu ve gözyaşlarını sildi. Elinden tutmaya çalıştığımda hemen geri çekti.

"Tutma bırak. Benim gibi iğrenç birisinin ellerini tutarsan kirlenirsin." Dedi. Bir saniye ne yaşamıştı o? Neden kendisine iğrenç diyordu?

"Onlar seninle gay olduğun için mi dalga geçiyorlar?" Dedim hızlı bir şekilde. Bana baktı aynadan.

"Sana da mı söylediler?" Derken burnundan kan akmaya başlamıştı. Farkında bile değildi.

"Kan.." dedim yaklaşarak. Hemen uzaklaştı.

"Bana yardım etme." Dedi. Suyu açıp önce burnunu sonra da yüzünü yıkadı. Neden kendine bunu yapıyordu?

"Zor durumda olan birini gördüğümde yardım ederim. Kendine böyle davranma. Hem senin cinsel yönelimin beni niye ilgilendirsin?" Günlük konuşma kotamı doldurmuştum belki de. Az konuşurdum. Az ve öz.

"Senin acımana ihtiyacım yok. Bu zamana kadar dövüldüm. Hiç kimse çıkıp yardım etmedi. Senin yardımına da acımana da ihtiyacım yok!" Sona doğru bağırdı ve gitmek için yanımdan geçti.

"Ah!" İki büklüm yere doğru eğildi. Ona doğru bakıyordum. Yardım etmeli miydim?

"İyi misin?" Kafasını olumsuzca salladı. Derin nefes vererek yanına doğru eğildim.

"İnat etmeseydin yardım edecektim. Neden izin  vermiyorsun ki?" Kürtçe bir şekilde kendi kendime konuşurken bana baktı anlamayarak.

"Senin için ne yapabilirim?" Dedim gözlerine bakmaya çalışarak. Utanarak gözlerini kaçırdı.

"Çantamı getirir misin?" Dedi utana sıkıla. Yanakları çoktan kızarmıştı.

"Şey çabuk ol tamam mı?" Dedi. Kafamı sallayıp yerimden kalktım ve kapıya doğru ilerledim.

Hızlıca sınıfa doğru yürüdüm ve kapıyı çaldım. Sınıfın kapısını açıp hocaya doğru baktım.

"Hocam çantayı alıp geri gideceğim. Velim gelmiş." Dedim ufak bir yalan atarak. Normalde yalan söylemezdim ama tuvaletten gelen bir ergenin çantasını alıp gitmesi ne kadar mantıklıydı? Sigarasını koyabilirdi veya çakmağını.

"İyi peki." Dedi hoca. Sıramın önündeki çantayı aldım ve sınıftan çıktım. Aynı hızla lavaboya doğru gittim. Biraz önce yerde duran Araz'ı aynı yerinde göremeyince,

"Araz?" Diye seslendim. Çantası çok hafifti.

"3. Kabindeyim." Dedi o da benim gibi seslenerek. Oraya doğru ilerledim ve kapıyı çalıp açmasını bekledim. Kapı açıldı ve hızla çanta elimden çekildi. Küçük bir tebessüm etmiştim. Cidden çok tatlı hareketleri vardı.

Mardin'in Yüreği - Gay - MpregHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin