6.Bölüm

16 7 1
                                    






















İyi okumalar canımın içleri. 











.
















Bir orman yine benim etrafımı saran. Her tarafı kaplayan sis görüşümü değil sanki hayatımı da kapatıyordu. Hayatım zaten elimden gitmek üzereydi, ben onu tutmaya çalışıyordum. İçimdeki korkuya engel olamıyordum. Burası çok soğuktu, üşüyordum. Neden sürekli bu ormana geliyordum ben? Neresiydi bura? Annem ve babam hep burada beklerdi beni ama şimdi yoklardı. Sessizdi, çok sessizdi. Bu sessizlikti beni korkutan. Etrafımda dönüyor sisten birşeyler görmeye çalışıyordum, göremiyordum. Bu orman yutuyordu sanki beni. Beni alıyordu sanki, annem ve babamın yanına itiyordu. Peki ben gitmek istiyor muydum?
Aslında herşeyden çok istiyordum onların yanına gitmeyi. Ama şimdi değil, şimdi zamanı değil. Benim onların büyüttüğü kızı ortaya koymuşken değil. 

"Hadi kızım." Babam'ın sesi geldi uzaklardan bir yerden. Ses yankılanıyor, nereden geldiğini göremiyor duyamıyordum. Sis inadına artarken onların bir yerden çıkmasını bekliyordum sadece.

"Kızım sen bizi herşeyden çok istemiyor muydun?Bizden vazmıgeçtin?" Sesindeki kırgınlığı hissettim. Bende yok oldum burada. İki aradaydım, araftaydım. Burası soğuktu ama ben içimdeki çölde yanıyordum. İçimde yanan bu acı yeni alev almıştı ve söneceğe benzemiyordu. Şimdi hangisini tercih edecektim bilmiyorum. Ortadaydım. Ne görebiliyor ne de konuşup birşey diyebiliyordum. Dilim sanki tutulmuş, sanki olduğum yere çakılmıştım. 

"Biz gidiyoruz ve sen artık tek başınasın İklim. Artık annen ve baban yok."

Ağzımı araladığımda konuşamadığımı farkettim. Koştum. Önüme çıkan o yol boyunca koştum. Bulamadım, yetişemedim onlara. Bırakmışlar mıydı beni sahiden? Onlar bunu yapamazlardı. Beni yalnız bırakmazlar, bensiz duramazlardı. İçim soğuktu, üşümüştü yine. Yoklukları sanki daha ilk saniyelerden işlemişti bedenime. Yoklardı. Koştuğum, koşabildiğim yol boyunca yoklardı. Bu ormanda saatlerce çağırdım onlara. Bağırdım bu ormanın tam ortasında. Onlara dair hiçbir ses yoktu.
Gitmişlerdi tekrar benden. Bu sefer rüyalarımdan dahi gidip uçmuşlardı.

"Bunu yapamazsınız bana."

Gözlerimi korkuyla açtığımda komidinin üstünde duran telefonun alarmı da çalıyordu. Kapatıp tekrar sırt üstü yattım. Gözlerim boş boş tavanı izliyordu ve aklım gördüğüm kabustaydı. Bu bir kabus muydu onu bile bilemiyordum. Kabuslarım neredeyse her gün beni daha da içine çekiyordu. Her gün görüyordum ve beni çok yoruyordu. Onların gittiğini görmüştüm. Bu her seferkinden çok farklıydı,çok daha acı vericiydi. Beni bitirmesine izin vermeyecektim bu kabusların. Beni kurmaya çalıştığım hayatın ortasına engel olarak atmayacaktım. Sadece bir kabustu ve geçmişti. Daha fazla düşünmemen gerek İklim. 

Kalktığımda bir duşun iyi geleceğini bilerekten kendimi ılık suyun altına atmıştım. Bu sabah kahvaltı yapmadan çıkmam gerekecekti, duş beni fazlasıyla oyalıyordu. Saçlarımı iki taraftan yarım bir şekilde örüp arkasını salık bıraktım. Kulaklarıma nadiren taktığım küçük halka küpelerimi ve onun takımı olan kolyemi de takmıştım. Sude'nin yanında bunlar soluk kalıyordu tabi. Onun taktığı aksesuarların haddi hesabı yoktu ve o kadar aksesuarlarla hocalara yakalanmaması konuşulmazdı bile.  Ardından gözlerime eyeliner ve rimelimi de abartmadan sürdüğümde bu kadarının kafi olduğunu düşünmüştüm. Dolabımdan havanın soğuk olduğunu düşündüğüm için örme hırkamı aldım.
Dışarı çıktığımda dün başlayan rüzgarın daha da arttığını görmüş elimde olan hırkamı giymiştim. Üşümüyordum aslında, üşüyen içimdi ve bir hırkayla ısıtmak istemiştim. Olumlu olmamış aksine o hırka içimi inadına üşütmüştü sanki. Düşünmek istemediğim o kabusun yine içine itiyordum kendimi. Ne anlama geliyordu ve gerçekten gitmişler miydi? Hissedemiyordum içimde hiçbir duyguyu. Gittiklerini hislerimle anlayabilirdim ama içime işleyen tek şey hiçlikti. Kos koca bir hiçlik. Ben düşüncelerle hiçlikte buldum kendimi. 

KÖRDÜĞÜMWhere stories live. Discover now