26

368 13 2
                                    

Ben geldimmm💖 Keyifli okumalar, lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin🥺💖

Media: Matteo Romano

🍃

"Matteo..." Fısıldayışım yüzünün bana yaklaşmasını sağlarken devam etti. "Gözlerin...
Gülüşün... Kalbin... Her şeyinle başımı döndürüyorsun. Aramızda bir çekim bence de var... Hatta benim için... Bundan fazlası bile olabilir. Bilmiyorum. Kafamı allak bullak ediyorsun." Sesi hem sitemli hem de öyle duygu yüklüydü ki nefesimin kesildiğini hissettim. Söyledikleri...

"Matteo..." Bu sefer daha yoğun çıkan sesim onu da duraksatırken kendimden emin bir şekilde fısıldadım. "Öp beni."

🍃

Sözlerim sanki içindeki son sağlam parçayı da yıkmış gibiydi. Ela gözlerinden bu sefer bir karartı geçti ve dudaklarını benimkilerle birleştirdi.

Dudakları sıcak ve... Kahveden dolayı aromalıydı. Kendime tam olarak itiraf edemesem de bir süredir bunun hayalini kuruyordum ve düşündüğümden çok daha güzeldi.

Ellerimi tuttuğu ellerinden kurtardım. Birini boynuna dolarken diğeriyle de yanağını avucumun içine aldım. Yeni çıkmaya başlayan sakalları avucuma batsa da umursamadım. Hatta garip bir şekilde hoşuma gitmişti.

O da adeta ateşten oluşan ellerini belime yerleştirdi ve beni daha da kendine çekti. Onun teni her zamanki gibi bana nazaran sıcacıktı. Parmakları tenimde alev alıyordu.

Ben çoktan anın içinde kaybolmuşken birden dudaklarını benden ayırdı. İçimdeki hayal kırıklığını durduramadım.

Neden durmuştu?

Matteo nefes nefese kalmış bir şekilde bana baktı. Elimle yüzünü okşarken fısıldadım. "Ne oldu?"

"Ben..." Sıkıntıyla iç çekti. Alnını alnıma yaslarken boynundaki kolumla onu daha çok sardım. Benden uzaklaşsın istemiyordum. Sıcaklığını hissetmek istiyordum.

"Bir şeyler... Fazla gelirse söyle. Çünkü şu an aklımdan geçenler hakkında hiçbir fikrin yok."

Sözleri adeta alev almama neden olmuştu. Benden bu kadar... Etkileniyor muydu? Belimdeki parmakları tenime saplanmış gibiydi ve bunları düşünmek sadece daha da heyecanlanmama neden olmuştu.

"Fikirleri olan tek senmişsin gibi konuşuyorsun." Bunu gerçekten ben mi söylemiştim? Pekala şu an mantığımdan çok duygularım devredeydi ve akışına bırakmıştım.

Sözlerim onu daha da ıstıraba sürüklemiş gibi inledi ve dudakları bu sefer kelimenin tam anlamıyla dudaklarıma yapıştı. Dili dudaklarıma baskı yaparken dudaklarımı araladım. Anında alt dudağımı dudaklarının hapsine aldı. İkimiz de birbirimizi, bir şeylere hasret kalmış gibi açlıkla öpüyor gibiydik. Sanki bir şeyler o kadar birikmişti ki şimdi şiddetli bir sazan gibi esiyorduk.

Kanımın ani yükselişi vücudumda bir alarm etkisi yaratırken kendimi tutamayarak hafifçe inledim.

Ensesindeki elimi yukarı çekip saçlarını yumuşakça çekiştirdim. Ondan küçük ama erkeksi bir inleme daha dudaklarından ruhuma akarken şefkatla yanağındaki sakalları okşadım.

Beni öyle öpüyordu ki ruhumdan bir parça ona akıyormuş gibi hissediyordum. Sıcaklığı baş döndürüyordu ve bu anda sonsuza akıp gitmek istedim.

Nefes nefese dudaklarımızı ayırdığımızda alınlarımızı birleştirdik. Nefesini içime çekerken fısıldadım. "Vay canına."

Bir şey söylemeden belimdeki elleriyle beni daha çok kendine çekti ve yanağında asılı olan elimi tutup üzerini öptü. Parıldayan gözlerle ona baktım.

Roma'daki SözWhere stories live. Discover now