1-KAN KAYBI

16.4K 661 212
                                    

Herkese merhabalar. Bu benim yazdığım ilk kitap. Dolayısıyla ilk askeri kurgum. Ve de gerçek aile kurgusu.

Bölümler kesinlikle düzensiz gelecek. Öylesine yazıyorum, düzenli bölüm atamam maalesef. Belki bir ay sonra atarım, belki de iki bölüm ard arda atarım, o anki hevesime bağlı. Lütfen bunun bilincinde okuyun. Zaten kitap tamamlanırsa ✔ işaretini kitabın isminin yanına koymuş olurum.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, iyi okumalar!

♥︎♥︎♥︎

"Çekil oradan asker!" Diye bağırsam da duymayan askere içimden en yaratıcı küfürlerimi ederek saklandığım binanın arkasından geçip çatışmanın içine girdim.

Aklımda hâlâ bana atılan DNA testinin sonuçları varken dikkatim dağılıyordu ama yine de bütün itleri temizlemeyi başardım.

Tabi sol omzumdan bir kere vurulmuştum. Birşey olmaz. Sıyırdı geçti zaten.

"Komutanım, iyi misiniz?!" Diye telaşla bana koşan askere öfkeyle baktım.

"Sen sağır mısın asker!" Asker korkarak yutkunduğunda telefonuma bildirim geldi. Ani gelişen bir görev olduğu için hazırlıksız yakalanmıştım. Dün görevden geldikten sonra ailemin mezarın gitmiştim. Oradan da telefonuma gelen bildirimle DNA testi için hastaneye. Sonuçların bugün açıklanacağını söylemişlerdi. Son bir saat kala albaydan telefon almış ve evinde saldırıya uğramış bir askere yardım için görevlendirilmiştim. Ve işim bitmişti.

Telefonu elime alarak bildirime baktım. Sonuçların açıklandığı yazıyordu. Askere birşey demeden sokağın sonundaki 1960 model klasik arabama doğru ilerleyip gidebildiğim kadar hızlı gittim hastaneye. Yaralarım sızlıyordu ama umursamadan dün gittiğim odaya girdim.

Herkes çoktan gelmişti. Beş dakika gecikmiştim. Gecikmekten nefret eden biriyimdir, saniyesini bile geçirmemeye çalışırım. Karşıdaki aile de benim gibi dakik olsa gerek buradaydı. Dünün aksine üç adam daha gelmişti. İçlerinden sadece doktor olanı biliyordum. O da dün benden kan alan kişi olduğu için. Dün sadece anne, baba ve kızları vardı. Bir de doktor. Ancak onu işi bu olduğu için saymıyorum.

"Evet, Akay hanım da geldiğine göre test sonuçlarını artık açıklayabiliriz." Elindeki beyaz zarfı dikkatle açarken ben çoktan aileden en uzak köşeye oturmuştum. Doktor zarfı açıp içinde sonuçların yazdığı kağıdı okudu. Durdu, yutkundu ve göz bebekleri titredi. Bunu birilerinin fark etmesi imkansızdı ancak benim işim imkansızı oldurmaktı.

"Akay Gürgen %99.94 Alkan Dinçer'in kızıdır." Bana bakma gereksinimi duyan olmadı. Herkes yanlarındaki ağlamak üzere olan kıza baktı. Teselliler ve onu bırakmayacağına dair sözler havada uçuştu. Ben ise odadaki fazlalıktan ibarettim. Hiçbirşey olmamış gibi kalktım, onlara bakma zahmetine girmeden odadan çıktım.

İnsanlara çarpa çarpa dışarı çıkıp arabama bindim. Gazı kökleyip kendimi Hakkari'nin en ıssız yerine attım. Burası bütün şehri görebileceğim, ancak bağırsam da kimsenin beni duyamayacağı bir yerdi. Arabayı gidebileceği yere kadar götürdükten sonra indim. Nefes alamıyordum.

Dudaklarımda tuzlu bir tat hissedene kadar ağladığımı anlamamıştım. Göğsümden bir hıçkırık kaçtı, titremeye başladım. Titreyerek ve ağlayarak çıktım tepeye. Tam tepede iki mezar vardı. Anne ve babamın mezarı.

"Yalan!" Diye inledim yüksek sesle. "Herşey yalan! Hayatım yalan!" Avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Kurşun yediğim kolum kanıyordu. Ve hatta kolumdan elime, elimden koluma damlayan kan yere akıyor, ufak bir birikinti oluşturuyordu. Fazla kan kaybetmiştim. Artık gözlerim kararıyordu. Ağlamaktan bitkin düşmüştüm.

LAKAYITHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin