7. Bölüm

37 6 4
                                    



"Pişmanlık, affediş, kırgınlık ve aşk"

Masada oturmuş, Mavi nereye kayboldu diye bakınırken telefonuma bir bildirim düştü

Mavi : hemen ikinci bloktaki laboratuvara gel !

İki dakika önce buradaydı laboratuvarda ne işi vardı ki ?

Endişelenip eşyalarımı toplayıp kalktım. Kafeteryadan çıkarken bir yandan da Maviyi arıyordum ama telefonu kapalıydı. İyice merek etmiştim. Koşar adımlarla ikinci bloğa girdim ve alt kata inen merdivenlere yöneldim. Bu katta kullanılmayan laboratuvarlar  ve küçük sınıflar vardı.  Hızlıca laboratuvara girdim. İçerde Maviye bakarken arkamda kapı açılma ve kapanma sesi duydum. Mavin geldiğini düşünerek arkama döndüm.

Gelen Mavi değil Emreydi ben daha üzerimdeki şaşkınlığı atamadan kapının kilitlenme sesini duyduk.

"Mavi seni öldüreceğim !" diye fısıldadım.

Emre gülümseyerek

"Maviye teşekkür etmem gerekiyor ben ettikten sonra öldürürsen sevinirim" dedi

Sinirden güldüm. Bana destek olması gereken durumda yaptığı şey için Maviye güzel bir nutuk konuşmam olacaktı.

Emre arkasındaki tezgaha yaslandı, ben de karşısındaki masanın üzerine oturdum.

"Anlaşılan bir süre buradayız"

Hiçbir şey demeden sadece yüzüne baktım

"Güneş konuşmayacak mısın benimle ?"

"konuşacak bir şey mi var Emre"

Bunları söylerken ve yüzüne bakarken çok soğukkanlıydım ama içimden koşup boynuna sarılmak ve kucağında saatlerce ağlamak geliyordu.

Ne kadar sulu göz bişey olmuştum ben böyle

"konuşacak çok şey var, beni biraz dinlesen biraz açıklasam kendimi"

Konuşmak istemiyorum dercesine suratına baktım.

Derin bir nefes aldı

"Sadece dinlesen de olur"

Büyük bir beklentiye gözlerini gözlerime dikti o an acaba çok mu acımasızca davranıyorum diye içimden geçirsem de duygusuz bir şekilde

"dinliyorum" diyebildim

"Ben seni üzmek istemedim Güneş, gerçekten. Lisedeyken de sana çok değer veriyordum hala da çok değer veriyorum. Senin neye kırıldığını da senin gözünde nasıl bir insan olduğumu da tahmin edebiliyorum"

Derin bir nefes aldı, birkaç adım bana yaklaşıp tam karşımda durdu.

"Bak 11. Sınıfta kafam çok karışıktı benim. Sen vardın bana iyi geliyordun. Sonra-"

Kendimi daha fazla tutamayıp "sonra Ece geldi dimi sen de ona "çok aşık" olduğun için beni bir kenara çöp gibi fırlatıp, beni istemediğini söyledin !" dedim.

Burnum sızlamaya başlamıştı, ağlamak üzereydim.

Hızla masadan fırlayıp kapıya doğru koştum. Çok şükür ki mavi kapının kilidini açmıştı. Koşarak binadan ve bahçeden çıktım. Bir yandan da ağlıyordum. Pişman oldum diyip özür dilemek ne kadar kolaydı öyle. Benim boşa giden onca zamanım, boşa giden sevgim ne olacaktı. Etrafıma bakmadan yola atmıştım, bir araba tam bana çarpmak üzereydi ki arkamdan biri belimden kavrayıp beni kenara çekti.

Emre beni sıkı sıkı tutmuş korkuyla yüzüme bakıyordu.

"iyi misin !"

Onu görünce ve az önce yaşadığım korkudan dolayı daha çok ağlamaya başladım. Beni göğsüne çekip iyice sarıldı. Orda öylece dakikalarca ona sarıldım. Ondan kaçıp ona sığınmıştım resmen, sarılışı o kadar sıcak o kadar güven vericiydi ki o an sadece kendimi bırakıp sakinleşmek istedim. Ona çok kızgındım, çok kırgındım ama hala çok seviyordum. Bunun için kendimden nefret etsem bile.

YENİDENTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang