Sabahın Körü(18. Bölüm)

15 4 5
                                    

Gözlerimi araladım. Gördüğüm saçmalıkların rüyadan ibaret olduğunu fark edince mutlu olmuştum. Anında başım cama döndü. Hava daha koyu lacivertti. Güneş doğmamış mıydı? Saat kaçtı? Hemen telefonuma baktım. Saat 6 buçuktu. Eee niye ben bu kadar erken uyanmıştın? Telefon saatinin altındaki bildirimler gözüme takıldı. Celal beni birçok kez aramış ve bana mesajlar göndermişti. Kaşlarımı çatarak onu geri aradım. Anında açtı. ''Alo Melodi, uyandın mı?'' İç çektim. ''Sayende canım.'' Telefonun ardından mutlu olmuşça sesler çıkıyordu. ''O zaman hemen üstünü giyin, üstüne ceket vari bir şeyler al ve in aşağı.'' Ne? ''Celal ne diyon be? Nereye?'' Celal bana güldü. ''Motosiklet seni bekliyor. Hele İzmir, sabırsızlıkla.'' İzmir mi? Cidden ne yapacaktık? ''Celal ne diyorsun cidden, İzmir'e niye gidelim?'' Celal kısa kesmeye çalışıyordu sanırsam, oflarca iç çekti çünkü. ''Küçük bir görev yapmaya çalışıyorum, müzik notalarından nefret eden birine müziğin büyüsüyle dans ettirmek.'' ''Celal hayır! Sana demişti-'' Telefon yüzüme kapanınca kaşlarımı çatarak telefona baktım. Sevmediğim bir şeyi bana zorla sevdirmeye çalışıyordu ona. Kabul etmeyecektim. Yine de, aramalarımı açmayacağı için üstümü giyinip aşağı inmem gerekiyordu.

Hızlıca giyinip, ayrıca Celal'in geçen bana verdiği hırkayı da elime alarak asansör ile inmeye başladım. 3 dakika sonra inmiştim.  O da beni kapının orada, şık bir motosiklet ve motosikletçilerin giydiği o klasik kıyafetlerden giyiyordu. Kollarının arasında da iki tane kask vardı. Bana gülümsedi. ''Oooo, sağol getirmen iyi olmuş.'' Hemencecik  Celal'in üstüne atıp eve doğru döndüm. ''Önemli değil, şimdi eve dönüyorum.'' Celal, hızlı hareketle kasklardan birini kafasına taktı, ardından boşta kalan eliyle benim bileğimi tutup kendine çekti. ''İzmir'i merak etmez misin?'' Kaşlarımı çattım. ''Ama müziği falan sevmek istemiyorum!'' Sırıttı. ''Sen nasıl istersen!'' 

Dediği şeyden sonra hemen motosiklete bindi. Bana da beni beklerce baktı. ''Eee sindirella? Davetiye mi bekliyorsun?'' Kollarımı birleştirdim. ''Hayır tabi ki de! Sadece nasıl bineceğimi düşünüyorum..'' Motosikletini az daha bana yaklaştırdı. ''Ondan kolayı mı var? Bir bacağını geçireceksin öyle oturacaksın ve bana sarılacaksın.'' İğrenircesine bir kusma hareketi yaptım. ''Sana mı?'' Bana sırıtışı daha da genişliyordu. ''o zaman düşersin.'' Celal'e garipser bir şekilde baktım. ''Tamam her şeyi geçtim ben evden kaçmam, kusura bakma beyefendi!'' Celalse gülümsüyordu. ''Git izin al ana kuzusu.'' Sinirlendim ve apartmana doğru yürüdüm. Fakat Celal motorundan inip beni tuttu. ''Sence habersiz İzmir'e gidersem ailem ne düşünür? Mantığını yürüt az!'' Koşarak apartmana girdim. Fakat Celal arkamdan geldi. ''Ne istiyorsun sen!'' Celalse sırıtarak yüzüme bakıyordu. ''O zaman sen izin alana kadar kapında beklerim.'' Celalden kurtuluş olmadığını anlayıp beraber asansöre bindik. Zili çaldım. Kapıyı annem açtı. ''Kız ne işin var senin dışarıda!'' Anneme baktım ve düşünceli düşünceli olayı yarım bir şekilde anlattım. ''Biz Vera, Celal, ben falan İzmir'e gidecektik de..'' Annemse garip bir ifadeyle gözlerimin içine bakıyordu. ''Hay şimdi bu çıktı başımıza!'' Erkenci kuş olan Vera'da annemin sesine uyandı. ''Vera biz İzmir'e gidiyoruz dimi?'' Vera ise duruma ayak uydurmaya çalıştı. ''Evet anne, biz İzmir'e gideceğiz. Şimdi hazırlanıyoruz.'' Ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim. Bu durumdan kurtuluş yoktu. Annemde kapıda bekleyen Celal'i fark etti. ''İçeri gir oğlum çekinme.'' Annemin iyi niyeti hep zaten yabancılara karşıydı. ''Gel madem.'' Celalde ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Üçümüz benim odamda toplandık. Vera ise saçmaladığımızı anlayarak suratımıza bakıyordu. ''Nereden çıktı bu İzmir?'' Bense durumu ifade etmek istemedim. ''Sonra anlatırım sen hazırlan.'' Vera odasına koştu. Bense dolabımı açtım. ''Ooo ne kadarda çok kıyafetin var böyle.'' Başımı salladım. Ardından çok sevdiğim bir kaç kıyafetim ve bir geceliğimi çantama yerleştirdim. Fakat Celal masum bir gözlerle bana bakıyordu. ''Melodi motor 2 kişilik, onu ne yapacağız?'' Sinirli bir şekilde Celal'e döndüm. ''Vera'yı istemiyor musun sen!'' Fakat o da üzgün gözlerle bana bakıyordu. ''Saçmalama, ama şey... Bence Vera sonradan gelse. Onu istemediğimden değil.'' Arkamı dönüp çantamı hazırlamaya devam ettim. İçine en son okuduğum kitabımı ve makyaj çantamı koydum. ''Al hazırlandım ben.'' Vera'da odama geldi. Erken kalkmayı çok seviyor olsa bile uykulu bir hali vardı...

O an Vera'yı uykusundan mahrum etmemek istedim. Ayrıca motor konusunu da halletmem lazımdı. ''Vera istersen sen uykunu al. 1-2 saat sonra babam bırakır seni. Vera'da durumdan mutlu olmuş gibiydi. ''Oleey!'' Vera hemen babamın odasına koştu. ''Hadi siz gidin, anlatırım ben babama olayı.'' Bizde kapıya koştuk. Fakat önüme bana ağlamaklı gözlerle bakan Yuna çıktı. ''Üzülme Yuna, annen gelecek.'' Yuna'yı da atlatıp kapıdan çıktık. ''Celal, yuh sana. Sabahın 6'sında bana Celal ile İzmir'e gideceksin deseydiler gülmekten ölürdüm!'' Acele ile asansöre bindik. Aşağı indiğimizde ise halimden memnun olmayan halimle yürüdüm. Celalse koşarak motoruna bindi. ''Hadi gel arkaya.'' İğrenerek Celal'e bakıyordum. ''Düşsem daha iyidir!'' Celalse gelmem konusunda ısrarcıydı. ''Hadi, kaçış yok artık.'' Midem bulana bulana motora bindim. Fakat asla içimden sarılmak gelmiyordu. ''Acaba Nasreddin Hoca gibi ters falan mı binsem?'' Celalse bir kahkaha patlattı. ''Düşmeyi mi tercih ediyorsun cidden?'' Motorun bir anda hızlanmaya başladığını fark ettim. Düşmemek için elimden geleni yapıyordum. Fakat en sonunda öyle bir hal almıştım ki. Maalesef sarılmak zorunda kaldım.. ''Aaa hani düşecektin sen.'' ''Sus, zaten zor bir haldeyim.'' Celal ise bir şey hatırlamaya çalışıyordu. ''Eyvah! Asya'nın kulaklığını vermeyi unuttum.'' Ne kulaklığı? Şimdi motora da Asya'yı bindirmesin! ''Ya da neyse sonra veririm. Sabahın 6'sında rahatsız etmeyeyim kızı.'' Celal'e bağırdım. ''Beni daha gün aydınlanmadan uykumdan ediyorsun da onu mu edemiyorsun?'' Celal'in bunu beni sinirlendirmek için dediğini düşündüm. Ayrıca Celal konuşmuyordu. ''Kendini boşuna yorma, uzun bir yolculuk var daha önümüzde!'' Celal'e iyice sinirlendim yolu düşündükçe. ''4 saat yolu motorla nasıl çekeceğim ben!'' 

Gitgide acıkıyordum. Fakat söylemeye çekiniyordum. En sonunda dayanamayıp söyledim. ''Celal ben acıktım.'' Celalse bana güldü. ''Mola veremeyiz cadaloz. Ama o kadar açsan duralım bir kenarda o zaman. Ama doyar mısın bilmiyorum.'' Celal pastanenin önünde durdu. Bende o sırada Vera'yı aradım. ''Vera yolda mısınız?'' Vera ise yolculuktan sıkılmış bir şekilde oflayarak cevap verdi. ''Babamın da 2 gün sürecek imza töreni varmış, olmasaymış götürmezmiş. Zaten sizden 1 saat geç gelirim ben. Siz ne yaptınız?'' Bense sıkkın bir şekilde cevap verdim. ''Karnım acıktığı için Celal yolda durdu. Bir şeyler alacak..'' Vera ise halime güldü. ''Sizin yolculuğunuzu düşünemiyorum.''  Bende gerçekten halime acıyordum. Aslında hiç mi hiç istemiyordum bu yolculuğu. Yaptığı adam kaçırma gibi bir şey bence! Kısa bir süre sonra Celal telefondan beni aradı. ''Melodi içeride yesek olur mu?'' Bende telefonu kapatıp pastaneye doğru ilerledim. Kapı açılınca çapraz masada oturan Celal'in yanına gittim. ''Adam kaçırmak hiç iyi bir şey değil bence.'' Celal neler düşündüğümü anlamış olmalı ki özür dilercesine bana bakıyordu. ''Boş ver artık İzmir'i de görmüş olalım.''

Bayıcı bir yolculuğun ardından değişik bir nemli atmosferle İzmir bizi karşıladı. Celal'in arkasında ona sarılarak gitmekten yorulmuştum. Evet, arada mola vermiştik tabi ama yol gene de yorucuydu. Celal en sonunda, bizi Alsancak sahilinde indirdi. ''Evet, yolculuğumuzun sonuna gelmiş bulunmaktayız. Sancak kara yollarını tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz, yine bekleriz!'' Celal karşımda sanki otobüs kaptanıymış edasıyla  davranınca ayağımın altındaki küçük taşı ona attım. O ise halinden memnun bir şekilde kıkırdıyordu. ''Hadi bakalım cadaloz, Vera'yı beklerken sahili gezmeye ne dersin?'' Başımı sallayarak onayladım. Dua ediyordum da Vera umarım hızlı gelir! ''Demek benden kurtulmak istiyorsun ha?'' Bütün bunları sesli mi söylemiştim? ''Hayır, ikizim olmadan olmaz da şey..'' Celalse hızlı hızlı yürümeye başladı. ''Seni üzdüm mü?'' Celalse hüzünlü bir şekilde bana baktı. ''Sanırım bende biraz abartmış olabilirim bu İzmir olayını.'' Celal'in sonunda pişman olduğuna sevindim. ''Ama şunu bil ki senle bir daha 1 hafta görüşmem okul harici. Kafamı dinlemeye ihtiyacım var!'' ...

Yansıma(Tamamlandı)Where stories live. Discover now